Çeber, Çaykur Genel Müdür Vekili Yusuf Ziya Alim tarafından bu yıl ki yaş çay sezonunda başlatılan 'Hayde Çaya Bakalım' kampanyasını çok beğendiğini ve tüm kampanya ekibini tebrik ettiğini belirterek bu tür kampanyaların çokça yapılması gerektiğini söyledi.
Çeber çay ile arasının nasıl olduğuna ilişkin soruya: 'Ben tam bir çaycıyım. Her iki dedemin de sabahları namazlarını kıldıktan sonra ilk işleri göbekli semaveri yakmak olurdu. O demlikte taze çay hiç eksik olmazdı. Şimdi benim evimin balkonunda da göbekli semaverim var. Gittiğim yerlerde de sorduklarında 'çay mı, kahve mi?' diye, ben çaycıyım derim' şeklinde yanıt verdi.
Çeber sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bana göre Rize çaydır, çay da Rize'dir. Sosyal ve ekonomik yaşam anlamında çay buranın temel olgusudur. Rize şehrimiz de çaya çok yakışmıştır. Bugün çay ile alakalı bazı sorunlarımız olsa da görünen tablo o ki, Rize çaysız, çay da Rize'siz olmaz. Öyle ki, sadece burada yaşayanlar değil, çay Rize'de yaşamayan Rizelilerin de hayatının bir parçasıdır. Çünkü bizim İstanbul, Ankara gibi yerlerde yaşayan hemşerilerimiz tatillerini bile çaya göre planlıyorlar.
Burada 9 aydır bulunan bir Vali olarak ben, ilçelerimizde, köylerimizde, akşam ve gündüz programlarımızda konuştuğumuz her iki konudan biri çay olduğu için, çay ile ilgili belli bir bilgi birikimi edindim. Çayımızla ilgili bazı sorunların olduğunu görüyor, ancak bunların altından kalkamayacağımız sorunlar olmadığını biliyorum. Çayımızın ekiminden tutun yetiştirilmesine; gübresi, toplanması, işgücü gibi konularla ilgili problemlerimiz var. Yaşlanan çaylıklarımızın yenilenmesini konuşuyoruz. Aslında çayın kendisinin ortaya çıkardığı bir problem yok. Bizim yapmamız gereken çalışmalar var. Son zamanlarda gerek bizler gerekse Çaykur tarafından verilen demeçler, yapılan bilgilendirmeler neticesinde olumlu anlamda gelişmeler olduğunu görüyorum. Bu şekilde kendi üzerimize düşeni yaparak aşamayacağımız sorun yok. Çay tüketiminde kendimize özgü şeylerimiz var. İnce belli bardağımız, semaverimiz, demleme usulümüz; bunların hepsi bize özgüdür. Bu saydıklarım bu işin seremonisidir. Bize özgü olan bu değerleri muhafaza ederek bahsettiğimiz sorunların üstüne gitmemiz, devamında da dünyaya açılmamız gerekiyor ve esas olmamız gereken yerde bulunmamız gerekiyor. Sürekli konuşulan sorunlardan başka problemler de var: mesela özellikle 20'li yaşların altındaki gençlerimizin özellikle kahve ile daha çok ilintili olduklarını görüyorum. Gençlerimize, çocuklarımıza çay içmenin bir avamlık olmadığını anlatmamız, onlara çayı sevdirecek faaliyetler geliştirmemiz gerekiyor. Çaya bakmak demek, Rize'ye bakmak demektir. Çaya iyi bakmak demek kendimize iyi bakmak demektir: geleceğimize, henüz doğmamış evlatlarımıza bakmak demektir. Bu nedenlerle bu kampanyayı çok önemsiyorum ve devamını diliyorum. Gerek Sayın Yusuf Ziya Alim ile, gerekse de gerçekleştirdiğim fabrika ziyaretlerinde yaptığımız istişarelerde bu yıl geriye dönüşün sinyallerinin alınmaya başlandığını görüyorum. Bu nedenlerle büyük bir keyifle ben de 'Hayde Çaya Bakalım' diyorum. Bu anlamda Devletin tüm kurumları olarak bizlere düşen neyse yapalım ve çayımıza sahip çıkalım.'