Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fenerbahçe Kulübü Yüksek Divan Kurulu Olağan Toplantısına katıldı. Erdoğan buradaki konuşmasına, 'Son günlerde Türkiye sınırında tarihi önemde gelişmeler yaşanıyor. Suriye'den ülkemize yönelen PKK, YPG ve DEAŞ saldırılarını önlemek için bir güvenli bölge tesisi için çalışıyoruz. Hamdolsun, bu hedefimize büyük ölçüde ulaştık. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarımızla Suriye sınırlarımızın Batı tarafında 4 bin kilometrekarelik bir alanı güvenli hale getirmiştik. Barış Pınarı Harekatı ile de orta kısımda ilave 4 bin 220 kilometrekarelik bir alanı daha kontrol altına alarak güvenli bölge haline getirdik. Rusya ile yaptığımız anlaşma ile de yaklaşık 340 kilometrelik genişlikte ve 30 kilometre derinliğinde bir alanı teröristlerden arındırıyoruz. Bu 30 kilometrenin sınırlarımıza bitişik 10 kilometrekarelik kısmında Rusya ile ortak devriye yaparak, bize verilen sözlerin yerine getirilip getirilmediğini yerinde takip ve teyit edeceğiz. Süre bir hafta, 150 saat. 150 saat sonunda eğer burası teröristlerden temizlenmezse ondan sonra bu işi biz ele alacak ve bütün temizliği biz yapacağız' diyerek başladı.
'KOSKOCA DEVLETLERİN BAŞKANLARI TERÖRİST BAŞLARIYLA MASADA OTURUP KONUŞUYORLAR'
Erdoğan, 'Bizi üzen bazı şeyler oluyor. Bakıyorsunuz koskoca devletlerin başkanları bunların terörist başlarıyla masada oturup konuşuyorlar. Bize de bunlardan arabulucu olmalarını istiyorlar. Biz bu teröristlerin başında veya farklı yerde, asla bunlarla masaya oturmayız ve bunların arabulucu olmasını da kabul etmeyiz. Peki ne yaparız? Sen Amerika'sın. Seninle gel masaya oturalım, bunu seninle konuşalım. Nitekim yardımcısı Pence'i ve Dışişleri Bakanı'nı bir heyet olarak bize gönderdiler, oturduk, konuştuk, anlaştık. Dedik ki 120 saatte temizlediniz temizlediniz, temizlemediğiniz takdirde ondan sonra bu alanları bize bırakacaksınız, biz bu işi yürüteceğiz. Temizlediklerine dair bize yazılı metin gönderdiler ama ne yazık ki temizleyemediler. Şu anda da diğer bölgelerde Rusya ile aynı şeyi yürütüyoruz. 150 saat. Bitti bitti, bitmediği takdirde oralarda da yine bölgeyi biz kontrolümüze alıp temizliği biz yapacağız' diye konuştu.
'KÖTÜ KOMŞU BİZİ EV SAHİBİ YAPTI'
Erdoğan, 'Suriye'de faaliyet gösteren diğer tüm güçler, rejimin ve terör örgütlerinin aksine biz her ne sebeple olursa olsun bölgede tek bir damla masum kanı dahi dökülsün istemiyoruz. Bunun için bıçak kemiğe dayandığında elbette güç kullanmaktan çekinmiyoruz. Ama ilk tercihimiz daima meselelerimizi suhuletle çözmekten yanadır. Amerika ve Rusya ile vardığımız mutabakatların sebebi budur. Yoksa Türkiye, terör örgütünü bulunduğu her yerde ezip geçecek güce, imkana ve kararlılığa sahiptir. 'Bundan sonra size silah vermeyeceğiz' denildi. Verme. Zaten kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Nasıl oldu? İnsansız hava aracı istiyorduk. Bize 'Bugün git yarın gel', ondan sonra 'Kongre izin vermedi'. E ne oldu? Şimdi biz insansız hava araçlarını kendimiz üretiyoruz. Silahlı insansız hava aracı, aynı şekilde... Vermediler. E ne oldu? Şimdi biz üretiyoruz ve ihraç ediyoruz. Geldiğimizde yüzde 20'sini karşılıyorduk biz savunma sanayimizde, şimdi yüzde 70'ini karşılıyoruz. Buraya ulaştık. Sayın Obama döneminde Antalya'daki G20 toplantımızda, ben kendilerinde akıllı bomba istedim. 'Tabii veririz.' Aylar geçti, vermediler. Akıllı bombayı şimdi biz üretiyoruz. İçeride ve dışarıda bütün çalışmalarımızın altında bu kadar rahat hareket edebiliyorsak, bunun sebebi nedir? Artık imkanlarımız çoğaldı. Maliyetler mukayese edilemeyecek derecede çok daha düşük. Uluslararası toplum bizi bununla tehdit ediyor. Fransa'sı bunu yapıyor, Amerika'sı bunu yapıyor, diğerleri bunu yapıyor. Biz de kendilerine açık ve net söylüyoruz, Ne yaparsanız yapın siz bunları yaptıkça biz çok daha güçleneceğiz. Bu milleti sindiremezsiniz' şeklinde konuştu.
'BUNLAR ÇOK DA YALANCI'
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Türkiye'nin uluslararası toplumdan beklentisi, sınırlarının güvenliğiyle ilgili hassasiyetlere saygı gösterilmesi ve Türkiye'deki Suriyelilerin geri dönüşüyle ilgili projelere destek verilmesi. Bunlar çok da yalancı. Onu da söyleyeyim. Dürüst değiller. Maalesef Avrupa Birliği 2015'te, 3+3 milyar euro destek sözü verdi. Vermediler. Bize gelen ne? Sadece 3 milyar euro. Biz ne kadar harcama yaptık? 40 milyar dolar. Görüştüğümüzde soruyoruz, verdiniz mi? İşte 'Hazırlıyoruz, konuşuyoruz, projelere bakmamız lazım.' Hangi projeye bakacaksın? Biz projede değiliz, biz işi bitirmişiz. Gelin, yaptığımız yerleri görün.'
'AÇARIZ SINIRLARI, YÜRÜSÜNLER AVRUPA'YA'
Erdoğan, 'Güvenli bölgeyle ilgili plan ve projeleri BM'de sunduk. Bakıyorlar 'çok güzel'. Güzelse o zaman bize, size de katkıda bulunun, destek verin, burayı beraberce yapalım. İnanın yoklar. Hep yalan, doğru konuşmuyorlar, dürüst konuşmuyorlar. Konuşsalar da konuşmasalar da biz gerekirse, Tel Abyad ile Rasulayn arasında icabında bir güvenlik bölgeyle beraber mültecilerin yaşayabileceği konutları, sosyal donatı alanlarını, altyapı ve üstyapısıyla yapacağız, dünyaya da bunu ispat ederek göstereceğiz, 'İşte Türk milleti budur, görün.' diyeceğiz. Terör örgütü 30 kilometrelik hattın içinden veya dışından saldırılarını sürdürürse, nereye kadar kaçarlarsa oraya kadar kovalayıp gereğini yapacağız. Aynı şekilde ülkemizdeki 3 milyon 650 bin Suriyelinin ilk etapta 1 ile 2 milyon arasındaki kısmının geri dönüşü için geliştirdiğimiz projelere destek verilmezse, sınırlarımızı açmaktan başka çaremiz kalmaz. Açarız sınırları, yürüsünler Avrupa'ya. Her iki konuda da kimseye şantaj yapmıyoruz. Sadece içinde bulunduğumuz durumu söylüyor, çözüm yolunu ortaya koyuyor ve meşru destek talebimizi ifade ediyoruz. Teröristlerin veya masum insanların hayatlarını kullanarak sinsice siyaset yapmak bizim değil, diğerlerinin tarzıdır. Türkiye, mertçe konuşur, mertçe icraatını yapar. Biz sadece ve sadece hem kendi vatandaşlarımızın hem de milyonlarca masum Suriyelinin haklarını korumanın peşindeyiz. Uluslararası toplumdan beklentimizin her bakımdan insani duyarlılığa uygun bu çabalarımıza destek vermesi olduğunu tekrarlamak istiyorum' dedi.