Diyarbakır'da anne Hacire Akar, oğlunun HDP'liler aracılığıyla dağa kaçırıldığını iddia ederek, HDP İl Başkanlığı binası önünde 22 Ağustos 2019'da oturma eylemi başlattı. Oğlunu teröre kurban vermemek için başlattığı oturma eylemi sonuç veren anne Akar, kararlı mücadelesiyle 24 Ağustos'ta oğluna kavuştu.

Hacire Akar'ın oğlu için gösterdiği mücadele, benzer acıyı yaşayan diğer ailelere de örnek oldu. Akar'ın mücadelesini örnek alan ailelerin 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemine katılan ailelerin sayısı günden güne artarak 140'a yükseldi. Oturma eylemine katılan 13 ailenin çocuğuna kavuşması, yüreği evlat hasretiyle yanan ve bekleyişini sürdüren annelere moral oldu.

Toplumun tüm kesimlerinden destek geldi
Tek arzuları terör örgütü tarafından kendilerinden koparılan evlatlarına kavuşmak olan ailelerin sesini tüm Türkiye duydu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın desteğini her fırsatta ifade ettiği Diyarbakır annelerini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Avrupa Parlamentosu üyesi Tomas Zdechovsky ve büyükelçilerin yanı sıra siyasetçi, sanatçı, gazeteci, yazar, sporcu, sivil toplum kuruluşu temsilcisi, kanaat önderi, din adamı, şehit ailesi, gazi, esnaf, muhtar, öğretmen ve gurbetçiler olmak üzere toplumun her kesiminden binlerce kişi ziyaret etti.

Acıların paylaşıldığı, desteklerin iletildiği ziyaretlerde kimi zaman dualar okundu kimi zaman da duygusal anlar yaşandı, gözyaşı döküldü. Çok sayıda sanatçı, gazeteci, yazar ve televizyon sunucusu da ailelerle görüştü, yaşadıklarını dinledi, desteklerini iletti.

Sivil toplum kuruluşlarının desteği sürdü
Hak-İş, Memur-Sen, 15 Temmuz Derneği, Türkiye Gençlik Vakfı, Kadın ve Demokrasi Derneği, Uluslararası İnsan Hakları ve Demokrasi Derneği, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Anadolu Yayıncılar Derneği, Hukukçular Derneği, Türkiye Kardeşlik Birliği ile Yedi Renk Tek Yürek Platformunun aralarında bulunduğu çok sayıda sivil toplum kuruluşunun temsilcileri ve üyeleri, oturma eyleminin ilk gününden bu yana ailelere desteğini sürdürdü.

Şehit aileleri ve Srebrenitsa anneleri de ailelere güç verdi
15 Temmuz Derneği üyelerinden, şehit Prof. Dr. İlhan Varank'ın eşi Saadet Varank, ablası Ayşe Arslantürk, Mahir Ayabak'ın annesi Muteber Ayabak, Askeri Çoban'ın kızı Zehra Çoban, eşi şehit edilen ve kamuoyunda 'Yıldız hemşire' olarak bilinen Yıldız Namdar ve ülkenin birçok ilinden şehit yakınları, annelerin yanında yer aldı, ziyaretleriyle onlara güç verdi.

Bosna Hersek'in Srebrenitsa şehrinde 11 Temmuz 1995'teki soykırımda çocukları şehit edilen annelerin kurduğu Srebrenitsa Anneleri Derneği üyeleri de aileleri yalnız bırakmadı.

Avrupa'dan destek
Avrupa Parlamentosu üyesi Tomas Zdechovsky, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Denetim Komisyonu Türkiye eş raportörleri Jakob Wienen ve Yoomi Renström, Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Andrii Sybiha, İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Dominick John Chilcott ve Hindistan'ın Ankara Büyükelçisi Sanjay Bhattacharyya'nın da yer aldığı 9 ülkenin büyükelçisinin bulunduğu heyet ile Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, İsviçre ve Avusturya'dan gelen gurbetçiler, annelerle görüştü.

TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu üyeleri, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Rıdvan Duran ve Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanı Köksal Toptan aileleri ziyaret etti, desteklerini bildirdi.

Kovid-19, evlat nöbetine engel olamadı
Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını döneminde bile aileler, evlatları için oturma eyleminden vazgeçmedi. Evlat nöbetindeki anne ve babalardan yaşlı ve kronik hastalığı olanlar getirilen kısıtlamalar nedeniyle oturma eylemine ara verdi. Geriye kalanlar ise maske takarak, temizlik ve sosyal mesafe kuralına dikkat ederek eylemlerine devam etti.

Dağa 6 yıl önce kaçırılan oğlu Roşat için Hakkari'nin Şemdinli ilçesinden gelerek oturma eylemi yapan anne Necibe Çifçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, evladına kavuşmak için mücadele ettiğini belirtti.

Yıllardır evladını her yerde aradığını, diğer oğlu Sami'nin ise 2017'de kardeşini terör örgütünden istediği için şehit edildiğini vurgulayan Çifçi, şöyle devam etti:

'Bir oğlumu götürdüler, dağda tuttular. Bir oğlumu da benim, çoluk çocuğunun gözünün önünde şehit ettiler. Niye bu acıyı bana yaşattılar? Çocuğumu HDP ve PKK'dan almadan bu çadırdan gitmeyeceğim, mücadeleye devam edeceğim. Allah'ın izniyle devletimizin gücüyle çocuğuma kavuşacağım. Kefenimizi boynumuza sararak Diyarbakır'da eyleme geldik. Bizi tehdit ediyorlar. Kapıyı bizim yüzümüze çarpıyorlar. Onlardan sadaka değil, evladımızı istiyoruz. Evladımızı bize versinler biz de çekip eve gidelim.'

'Evladımı bana getirsinler'
Eylemin ilk gününden beri nöbetini sürdüren annelerden Songül Altıntaş da oğlunun 6 yıl önce vatani görevini yaparken birliğine teslim olmak için gittiği sırada terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını anlattı.

300 günün kolay geçmediğine işaret eden Altıntaş, 'Yaz geçti, sonbahar geldi. Kış geçti, ilkbahar geldi. Ayaklarımız titriyordu. Burada ne sıkıntılar çektik. Küçük çocuklarla anneler bekledi. Ailelerimiz evde biz burada ayrı perişan oluyoruz.' diye konuştu.

Geçen 6 yılda çocuğuna kavuşmak için çalmadık kapı bırakmadığını, bu acının bütün aileyi etkilediğini anlatan Altıntaş, 'İsrail'e Amerika'ya uşaklık yapıyorsunuz, çocuklarımızı da çürütüyorsunuz. Bu çocukların bu kızların üzerinden elinizi çekin. Oğlum Müslüm'süz her günüm bana zehir ve zindan oldu. Yavrumun sesini, kapıyı çalmasını, bana 'anne' demesini özledim. Yavrumu bıraksınlar. Bize 'Niye burada oturuyorsunuz.' diyorlar. Biz PKK'dan, HDP'den evladımızı istemeyelim mi? Ben evladımı istiyorum, evladımı bana getirsinler.' diye konuştu.

'Sonuna kadar mücadele edeceğim'
Diyarbakır'dan 9 yıl önce 14 yaşında dağa kaçırılan oğlu Mehmet için eylem yapan Ömer Tokay, 2014'te Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde başlatılan eyleme de katıldığını aktardı.

Sonuna kadar mücadelesini sürdüreceğini belirten Tokay, '300 gündür eylemdeyim. 2014'te de 120 gün eylem yaptık. Oğlum gel, askere teslim ol. 13 arkadaşın geldi, annesiyle babasıyla beraber. Gel bu Kurban Bayramı'nı birlikte geçirelim.' dedi.

'Başkasının canı yanmasın'
Siirt'te 6 yıl önce kaçırılan oğlu Sedat için eyleme katılan baba Aydın Dağtekin, üniversite öğrencisi oğlunun dönemin BDP'li Siirt Belediyesinde staj gördüğü sırada dağa kaçırıldığını belirtti.

Evladını almadan HDP il binası önünden ayrılmayacağını vurgulayan Dağtekin, 'Oğlum gelsin, devlete adalete teslim olsun. Evladımı HDP'li'lerden başka kimse kaçırmadı. Bizim canımız yandı, başkasının canı yanmasın.' ifadesini kullandı.

Editör: Haber Merkezi