Osmanlı'nın özellikle son zamanlarında çıkan gazeteler sansür memurlarının kontrol ve denetiminden geçtikten sonra yayınlanıyordu. 24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra bu uygulamaya son verilmesi günümüzde 'Sansürün kaldırılması' olarak adlandırılmaktadır. Bunun için de 24 Temmuz tarihi, Gazeteciler ve Basın Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Ülkelerin gelişiminde çok önemli bir yere sahip olan basının, halkı bilgilendirme, bilinçlendirme ve kamuoyunda gerekli hassasiyetleri oluşturma gibi çok önemli işlevleri bulunuyor.
Bu nedenle çağdaş ve demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarından biri olan basın, kamuoyuna tarafsız, doğru ve hızlı biçimde bilgi ve haber vererek, toplumu aydınlatıp, meslek ilkelerine, kişilik haklarına saygı çerçevesinde çalışmalarını sürdürmelidir. Bu çalışmaların sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi 'İletişim Özgürlüğü' ile mümkündür. Şüphesiz 'İletişim özgürlüğü' şeffaf yönetim anlayışının da temel yapı taşlarındandır.
Basının meslek ilkeleri doğrultusunda ilkeli, tarafsız, sorumlu ve bilinçli gazetecilik anlayışıyla yapılan çalışmalarının devamını dileyerek, bu çalışmaların her zaman özgür, sansürsüz bir ortamda yürütülmesini temenni ediyoruz. Unutulmamalıdır ki düşünce ve ifade özgürlüğü en önemli haklarımızdandır. Fikirlerin sansürsüz bir ortamda özgürce dile getirilmesi gelişime atılan adımları kolaylaştıracaktır. Benim kişisel gözlemlerimde, hali hazırda Türkiye'de yazılı ve görsel basına karşı her hangi bir sansürün olmadığıdır. Fakat kanun, kural, kişisel haklar, aile mefhumu, devletin mahremiyeti, kişinin mahremiyeti vs. gibi hak ve hukukuk noktalarında ve ya ülkenin bölünmez bütünlüğü, birliği, dirliği gibi toplumsal barışa yönelik yayınlar yapan yazılı ve görsel medyaya yönelik kanunlar çerçevesinde yapılan yasal uygulamaları basına sansür olarak adlandırmakta yanlıştır.
Bu vesileyle 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın bayramını tebrik ediyorum. Meslektaşlarıma, sağlıklı ve mutlu yaşamlar diliyorum.