Dünyada yoğun bir kentleşme eğilimi olduğunu aktaran Yılmaz, 'Birleşmiş Milletler (BM) 2016 yılında 'Dünyada Kentler' raporunu yayımladı. Raporda 476 kentin nüfusunun 1 milyondan fazla olduğu aktarıldı. Bu kentlerde 2000'den 2016 yılına kadar nüfus 2 kat artmış. 2030 yılına gelindiği zaman ise bu sayının yüzde 50 daha artması bekleniyor. Yani artık insanlar kentlerde yaşıyor. Yoğun nüfusu karşılamak için kentler plansız büyüyor. Altyapıların yeterli olmadığı plansız büyüyen kentlerde doğal yağan yağışlar bile sel felaketine neden olabiliyor' diye konuştu.

'MEVSİM NORMALLERİNİN ÜZERİNDE YAĞAN YAĞIŞLARI KENTLERİN ALTYAPISI KALDIRAMIYOR'

Küresel iklim değişikliğinin beraberinde aşırı yağış, sel, sıcaklık, kuraklık ve dolu getirdiğini vurgulayan Yılmaz, 'Dünyada farklı kentlerde de benzer sel felaketleriyle karşılaşıyoruz. Mevsim normallerinin üzerinde yağan yağışları kentlerin altyapısı kaldıramıyor. Bilinçsiz kentleşme de sellere neden oluyor. İklim değişikliğinde kentleşmenin büyük etkisi var. Özellikle fosil kaynaklı yakıtların kullanılması, bilinçsiz arazi kullanımı, ormansızlaştırılma, atmosfere salınan sera gazları, bilinçsizce tüketilen atıklar gibi beşeri kaynaklı çevresel tahribatlara baktığımız zaman bu nedenlerin iklim değişikliğini tetiklediğini görüyoruz' ifadelerini kullandı.

KENTLERİ NASIL İNŞA ETMELİYİZ?

Kentlerin risk analizlerinin yapılması gerektiğini söyleyen Serhat Yılmaz, 'Kent planlamasının olması gerekiyor. Risk analizine göre kentleri inşa etmeliyiz. Sadece jeolojik değil meteorolojik riskleri de dikkate almak zorundayız. Meteorolojik riskleri de günümüze göre değil gelecekteki iklimi göz önünde bulundurarak hesaplamalıyız. Şehirlerin altyapısını mutlaka buna göre oluşturmalıyız. Şehirleri kurarken metrekareye düşen yağış miktarını bugüne göre hesaplarsanız ileride bu miktar artar ve benzer sorunlar yaşanır' uyarısında bulundu.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ ÖNLEMEK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER

İklim değişikliğini tetikleyecek unsurlara karşı da çözüm üretmek gerektiğini belirten Serhat Yılmaz, 'Karbon salınımını azaltmak, yenilenebilir enerjiye yönelmek, insanların bilinçlenmesi, çevresel tahribatları önlemek, ormanları korumak, betonlaşmayı engellemek, kent içerisindeki suyun toprakla buluşabileceği yeşil alanları korumak gibi önlemleri acilen almalıyız' dedi.

'PLANLI KENTLEŞMEYE EVRİLMELİYİZ'

Kentsel dönüşüm çalışmalarının da planlı olmasını öneren Yılmaz, 'Önlem almak için geç kaldık, yoksa bu selleri yaşamazdık. Ama tabi ki çözüm üretebiliriz. Öncelikle planlı kentleşmeye evrilmeliyiz. Özellikle İstanbul'da deprem riskinden dolayı kentsel dönüşüm çalışmalarına önem veriliyor. Bu dönüşümlerin mutlaka planlı olması gerekiyor. Sadece yapıları değil yaşam alanlarını da dönüştürmeliyiz. Kentin üzerinde esen rüzgarın yönünü bile hesaplamak lazım. Eğer bu önlemleri almazsak sorunlar aratacak' diye konuştu.

YEŞİL ALANLAR İKLİMİ DENGELİYOR

Okullarda mutlaka afetlere yönelik eğitimlerin verilmesi gerektiğinin altını çizen Yılmaz, 'Uluslararası kuruluşlar, iklim değişikliğiyle mücadelede yaptırım uygulanması kararlarını hayata geçirmelidir. Yeşil alan iklim için dengeleyicidir. Ormanları korumalıyız, yangınlar risk oluşturuyor. Her vatandaş bu bilinçle hareket etmeli, bunu öğretmeliyiz. Okullarda afetlerle ilgili bir eğitim yok. Yapılan eğitim çalışmaları proje kapsamında gerçekleşiyor. Biz bu eğitimlerin sürdürülebilir olmasını sağlamalıyız. Temel eğitimden başlayarak lise sona kadar afetleri, iklim değişikliğini kapsayacak şekilde eğitim planlaması olmalıdır' dedi.

Editör: Haber Merkezi