Kendimden ailemden fedakârlık yaparak İstanbul’da bütün sahafları, müzayedeleri takip ediyor, ilimizin geçmişine dair izler bulmak için efor sarf ediyorum. Rize ilimizi anlatan 22 kitabı hayata geçirdim. Her gün siyasi duruşuna hayata bakışına takılmadan Rizeli bir değerimizin hayatını kaleme alıp insanlarla paylaşırım… Hiç bir çıkar menfaat gözetmeden. Ya Rize? Rize için bir avuç gönüllü insan dışında hiçbir oluşumla karşılaşmadım. Aksine insanları bıktırmak, yıldırmak için ne gerekiyorsa yapılıyor. Rize’de yapılan 1. Kitap fuarına üç gün kala davet edildim. Gelebilirsen gel denilerek. Bu yıl yapılan kitap fuarına 10 gün kala davet edildim. Davet edilenlere “bugüne değin eserlerinde bir kelime Rize’ye yer vermeyen yazarları nasıl davet ettiyseniz o şekilde gelirim” dedim. “Yok onları Lıkapa isimli ajans davet etmiş. Onun sağladığı imkanlarla geliyorlar. Seni kendi imkânlarınla gelebilirsen seviniriz” dendi. Konu Rize olunca kalp atışım değişir. Her şeye rağmen gitmeyi düşünürken davet edilen yazarlara baktım. Hayat tek pencereden bakan isimler seçilmiş. Kültürün siyaseti olur mu? Dedim ve katılmadım.
Şimdi bakıyorum da Atatürk'e hakaret eden, Rize’nin kurtuluşu yok diyerek verilen milli mücadeleye, kurtuluşa dil uzatana verilen değer kadar değerimin olmadığı yerde ne işim olur? İyi ki gitmemişim…