SALVADER Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, 'Çaykur yetkilileri kotayı artırdı, üreticiyi özel sektör ezmesin diye kendince önlem aldı, üretici lehine ciddi adımlar attı. Üreticiye 'çayınız alınacak' güvencesi verdi. Özel sektör ise üretici psikolojisini çok iyi biliyor ve de güzel tahlil ediyor. Çaykur'un kota yükseltme kararına karşılık, devletin verdiği fiyattan peşin para ile açılışı yaptı. Bu durum üreticiyi öylesine cezbettiki üretici bir an düşünmeden, ileriye dönük hesaplar yapmadan bir taraftan cebinde bayram harçlığı yok, bir taraftan çalıştıracağı işçinin parasının hesabı, giderek zorlaşan hayat şartları, ayrıca nakit paraya olan ihtiyaç, diğer taraftan 4 gün sokağa çıkamayan, işini bırakan, dükkanını kapatan, işyerinden izinli olanlar gibi durumlardan bu 4 günü iyi değerlendirdi, tereddüt etmeden özel sektöre yöneldi. Öylesine yöneldi ki, hızını alamayan özel sektörün önlem ve hesaplarını alt üst etti. Bunun sonucunda özel sektör alımlarını durdurmak zorunda kaldı ve sistemini kapattı.' denildi.
'Örgütlü ve güçlü üretici olmanın yolunu birlikte bulalım'
Açıklamanın devamında bu süreçte atılması gereken adımlar hakkında şu tavsiyelerde bulunuldu:
'ÇAYKUR kotayı artırdı ancak aynı oranda kapasiteyi de artırmalıydı. Diğer şekilde ya çayın kalitesini düşürürsün ya da üreticiyi oyalar, kısmen mağdur edersin. Üreticinin çayını zamanında elinden alamaz, günlük düşük kontenjana mahkum edersen, sonuç: bugüne kadar 'çayını erken topla' derken şimdi 'çaya girme' çağrısı yaparsın. Bu sonuç da Çaykur lehine değildir. Burada kuruma yakışır önlemleri Çaykur almalı ve hayata geçirmeli, yakışanı yapmalı. Politikacılarımız da ÇAYKUR'a tam destek vermeli, üretici lehine tekraren ciddi adımlar atılmalıdır.
Çay Kanunu çıkmalı ancak 'altı doldurularak' çıksın söylemi çok ciddî bir konudur. Öylesine ince eleyip sık dokunmalı ki hiç kimse mağdur olmayacak şekilde dengeler kurulmalıdır. Özel sektör sistemin içinde saygın şekilde yerini alırken günlük fırsatçı anlayışla üreticiyi mağdur etmemeli, bunu aklından bile geçirememelidir. Çaykur öylesine denge sağlamalı ki; üretici halinden, özel sektör üretiminden ve işletmeciliğinden, politikacı da sonuçlardan memnun olmalı. Böylesine bir sistemin olması ve işlerlik kazanması ise üreticinin de süreçte etkin ve söz sahibi olmasından geçmektedir. Üretici bu süreçte etkin ve söz sahibi olamaz, ne yaptığını/yapacağını bilemezse daha çoook 'üç gün güler bir ay ağlar', her zaman dert yanar, bazen politikacının, bazen Çaykur'un, bazen özel sektörün gözüne bakmaya ve aleyhine sonuçlarla yüzleşmeye devam eder.
Bunun için gelin birlik olalım, örgütlü ve güçlü üretici olmanın yollarını birlikte bulalım. Altın değerindeki ürünümüze hep birlikte sahip çıkalım, heba etmeyelim, değerine değer katalım, kıymetini daha iyi anlayalım ve anlatalım. Günübirlik değil ömür boyu hep birlikte altın yıllar yaşatmayı başlatalım. Çaykur da bizim, özel sektör de bizim, üretici de bizim.'