Avrupa Birliği Denizcilik, Balıkçılık ve Su Ürünleri Fonu programı dahilinde EMFAF-2023-PIA-FLAGSHIP başlıklı çağrısıyla hazırlanan 'Karadeniz'in Kuzey, Batı ve Güney Bölgelerindeki Kıyı Şeridi, Nehirler ve Lagünlerdeki Sivil ve Askeri Kaynaklı Kirliliğin Sürdürülebilir Yönetimi ve Önlemlerin Alınması İçin Uygun Stratejilerin Belirlenmesi' projesi, Avrupa Birliği'nden destek almaya hak kazandı. Türkiye, Romanya, Bulgaristan, İtalya ile Ukrayna'dan 7 partnerin yer aldığı ve 750 bin euro toplam bütçesi olan projenin Türkiye'deki yürütücülüğünü Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi üstlenecek. Proje kapsamında mevcut ya da oluşmakta olan deniz kirliliğine müdahale kapasitesini; silahlı çatışmalardan kaynaklanan kirlilik araştırılacak. Karadeniz'in batı, kuzey ve güney bölgelerindeki kıyısal alan kirliliğinin önlenmesi üzerine yapılan projenin sonuçları kamuoyuyla paylaşılıp gerekli tedbirlerin alınmasında öncü olacak.

'UKRAYNA- RUSYA SAVAŞI SONRASI ÇIKAN KİRLETİCİLER ORTAYA KONACAK'

Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özkan Uğurlu, projeyle Ukrayna-Rusya savaşının Karadeniz'deki olumsuz etkilerinin araştırılacağını söyledi. Projede Türkiye, Romanya, Bulgaristan, İtalya ve Ukrayna'dan toplam 7 partnerin yer aldığını belirten Prof. Dr. Uğurlu, 'Proje, Karadeniz'deki kirliliği araştırmak üzere oturtturulmuş bir altyapıya sahip. Fakültemizde alanında uzman 5 öğretim üyesiyle bu projede yer alacağız. Projenin amacı, Karadeniz'deki 90 bin metrekarelik alanda denizi kirleten kirleticileri ortaya koymaktır. Bununla ilgili birçok çalışma yapılmış fakat bizim bu çalışmada asıl amacımız, yeni kirletici türleri ve özellikle de Ukrayna ile Rusya arasındaki savaş sonrasında çıkan kirleticileri ortaya koymaktır. Projenin Türkiye ayağında biz Karadeniz ile bağlantılı olan Kızılırmak Nehri üzerinde ırmağın bağlantı noktalarında ve ırmak ağızlarında, hem denizden hem ırmaktan su, sediment, bir de deniz canlılarından numuneler alarak Karadeniz'deki kirliliğin deniz ve canlılar üzerindeki etkisini değerlendirmeye çalışacağız' diye konuştu.

'SAVAŞIN GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİNİN YUNUSLARDAKİ ETKİSİ DE ARAŞTIRILACAK'

Prof. Dr. Uğurlu, çalışmalarını anlatarak, 'Aynı zamanda projede yer alan diğer ekipteki arkadaşlar da bu savaşın oluşturmuş olduğu gürültü kirliliğini, Karadeniz'deki deniz canlıları, özellikle de yunuslar üzerindeki etkisini değerlendirmeye alacaklar. Yaklaşık araştırmalarımız 2 yıl sürecek. Bu araştırmalar kapsamında 3 adet sempozyum tarzı oturumlar olacak. Bunlardan biri de Türkiye'de gerçekleştirilecek. Bunun haricinde 8 de eğitimimiz olacak. Açıkçası bu Karadeniz'i yeni kirleten kirleticiler hakkında toplumun farkındalığını yaratmak istiyoruz' dedi.

Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Aydın da 'Çalışmalara eylül veya ekim ayında başlamaya planlıyoruz. Şu anda prosedürleri gerçekleştiriyoruz. En kısa zamanda çalışmalarımızı gerçekleştireceğiz. Güzel bir çalışma olacak' ifadelerini kullandı.

'KİRLİLİK ÜLKEMİZİN KARA SULARINI ETKİLEYECEKTİR'

Proje koordinatörü Dr. öğretim üyesi Refik Özyurt da Karadeniz'in kapalı deniz olmasından dolayı herhangi bir kirliliğin Türkiye kara sularını etkileyeceğini söyleyerek, 'Romanya, Ukrayna, İtalya ile birlikte denizlerimizde olan savaş ve sivil kaynaklı kirlilik üzerine bir çalışma teklifinde bulunduk ve projemiz Avrupa Birliği tarafından kabul edildi. Malum Ukrayna'da Rusya'dan kaynaklı bir savaş olmakta. Bunun çevreye olan etkilerini aslında biz öğrenmeye çalışıyoruz. Bunu kıyılarımızda çok fazla hissetmesek de Karadeniz kapalı bir deniz olduğundan dolayı denizin kuzeybatısında olan herhangi bir kirlilik, ülkemizin kara sularını etkileyecektir. Bir savaş durumunda halihazırda süre gelen bir rota değişimi oluyor. Bunun etkisi çok daha fazla hissedilebiliyor' dedi.

'KARADENİZ'İN EKOSİSTEMİNE DAHİL OLMAYAN CANLILARI GETİRİR'

Savaş gemilerinin olaya dahil olmasıyla, denizlerdeki kirliliğin artabileceğini ifade eden Özyurt sözlerini şöyle sürdürdü:

'Eğer o gemiler farklı yerlerden gelmişlerse Karadeniz'in ekosistemine dahil olmayan canlıları birlikte getirir. Bu da o ekosisteme zarar verir. Bunun da çevresel ve ekonomik çok büyük anlamda maddi zararı olabilir. Buna örnek olarak Rapana Venosa dediğimiz bir tür var. Bu tür balık larvalarını yiyor. Bu da hamsi gibi ticari değeri olan birçok balığın Karadeniz'deki stoklarını düşürme yönünde eğilimler göstertiyor.'

Editör: Haber Merkezi