Birinci ve ikinci sürgün dönemlerinde ÇAYKUR toplamda 484 bin yaş çay alımı yaptığını açıkladı. ÇAYKUR tarafından geçtiğimiz yıllarda büyük çoğunlukla 300 ile 350 kilo olarak uygulanan üçüncü sürgün kotası bu yıl 400 kiloya çıkartıldı. Üçüncü sürgün çay sezonu Doğu Karadeniz'de yoğun ve hararetli bir şekilde başladı. Özel sektörün geniş çaplı bir ekonomi oluşturarak çay fiyatını bin 600 liraya çekmesi üreticiler tarafından fırsat avcılığı olarak görüldü. Üreticiler, devletin belirlediği taban fiyatın bir hayli altında fiyat veren ve ödeme takvimini uzun bir döneme yayan özel sektörün bu tutumunu bir nevi 'terör' olarak adlandırdılar.
Üreticiler, paralarının ve emeklerinin çalındığını belirtirken devlet ve hükümetten bu kurumlara karşı en acı dersin verilmesini talep ettiler. Özel sektörün 'serbest piyasa koşulları' bahanesi ardına gizlenerek taban fiyatın altında çay almasının suç olduğunu savunan üreticiler aynı zamanda Türkiye'de mevcut dolar ve euro kurlarının durumu göz önündeyken Gürcü işçilerin günlük ücretlerinde artışa gidilmesine anlam veremediklerini dile getirdiler.
ÜRETİCİLER UMUTSUZ
Üreticilerin üçüncü sürgün döneminde dert yandıkları bir diğer konu ise müstahsillerin sorunların çözümü, bir araya gelip konuşması ve tartışması noktasında yetersiz kalmaları. Üreticiler, 'Bölgede çaydan gecinen 250 bin müstahsil avlaktaki bir av gibi avlanmaktadır. Özel sektör bu durumu ganimete konmuş bir tavırla ranta çevirmektedir.
Üretici mutsuzdur, rahatsızdır ve rahatsız olmasına rağmen kendi ifade edemeyişin, sesini duyuramayışının ezikliği altında kalmaktadır. Devlet ricalinden talepimizdir. Tarımsal anlamda ekmeğinin peşinden koşan üreticilerin sorunlarına acilen el atılması. Tarım politikalarında sil baştan üreten, ürettiğinin karşılığını alan ve Ülkemize büyük bir hareketlik kazandıracak olan Tarım ürünlerinde ülkemizin kazandıran hamleleri bir an evvel başlatmak olmalıdır' ifadelerini kullanarak sorunlarından bahsettiler