Buğdacı, Çin'in Wuhan kentinde çıkan koronavirüsün kısa süre dünyaya yayıldığını ve bugüne kadar 65 milyona yakın insanı etkilediğini söyledi.
Kovid-19'un SARS ve MERS virüslerine benzese de daha bulaşıcı özelliklere sahip olduğunu hatırlatan Buğdacı, 'Kovid-19, grip virüslerinden farklı olarak daha stabil bir genetik yapıya sahiptir. Bu nedenle Biontech, Moderna, Astra Zeneca gibi firmalarca üretilen geçen yılın virüsüne karşı oluşturulan aşı bu yılın virüsüne uygulanmaktadır. Ancak dünyada reinfeksiyon yani Kovid-19'a tekrar yakalanan vakalar duymaya başladık. Birlikte çalıştığım onkoloji doktoru, keza bir dahiliye uzmanı meslektaşımız şu son 2-3 günde öğrenmiş olduğum olgular. Dünyada ilk olarak geçen yaz sonlarına doğru Hong Kong'da reinfeksiyon vakası bildirildi. Daha 25 vaka bildirisi oldu. 26ı yaşında ünlü bir sporcunun 2. kez Kovid geçirdiği Wall Street Journal'da haber konusu olmuştu. Yani olgu bildirileri düzeyinde bilgimiz mevcut, çok merkezli büyük ölçekli çalışmalar şu an mevcut değil.' diye konuştu.
Virüsün mutasyona uğradığına vurgu yapan Buğdacı, şöyle devam etti:
'Virüs Çin'deki virüs değil artık. Dünyada G kladının yaygın olduğu bildirilmektedir. Reinfeksiyona maruz kalan hastalarda immün (bağışıklık) sistemde yetersizlik olduğu ifade edilmektedir. Bunun yanı sıra virüsün genetik haritasında farklı kladların reinfeksiyonda rol aldığı gösterilmiştir. En önemli kaygı tabii virüste aşının hedefi olan RBD yani reseptör bağlanma bölgesinde mutasyon ortaya çıkmasıdır. Bu konudaki veriler şimdilik olumsuz gelişme olmadığı yönünde olsa da, zamanın aleyhimize işlediğini ve aşıya onay verilmesinin, ABD'de bulaşıcı hastalıklar uzmanı Dr. Anthony Fauci'nin, 'İngiltere'nin Pfizer'ın koronavirüs aşısını onaylayarak acele ettiği' iddialarının aksine daha erken davranılması kanaatindeyim.'
Buğdacı, aşının virüsle mücadeledeki önemine değinerek, yapılan aşı çalışmalarının faz raporlarının bilimsel dergilerde yayınlandığı, bu aşıların 1 ay sonra etkisini göstereceğini ve virüsün yapısal değişime uğramaz ve aşı uygulamasında doğru stratejiler izlenirse başarısızlık için bir neden görünmediğine vurgu yaptı.
'Bizzat kendi ailem için de aşının çıkmasını bekliyoruz'
Geçen yüzyılda 300 milyon ölüme neden olan çiçek virüsünün 1980 yılında dünyada ortadan kaldırılmasının aşı sayesinde olduğunu hatırlatan Buğdacı, 'Toplumsal çekincelerden biri aşının yan etkileri, bir diğeri de genetik yapıya mRNA aşılarının entegre olması. Aşı gibi yan etkileri faz çalışmalarıyla ortaya konmuş bir tedavi var. Yan etkilerini hiç bilmedikleri bitkisel kürler alan bazı kişilerden aldığımız hayvan-gönüllü insan çalışmaları ile yan etkileri ortaya konan ilaçlara tepkilerini anlamak güç doğrusu. Bence aşıya karşıt olanlar 1 milyonu aşkın ölüme yol açan bir hastalık için daha iyi bir çözüm önerileri varsa onu sunmalıdırlar. Aşı karşıtlarının ortaya koydukları gerekçeler doğru değil. Bir uçak düştüğünden dolayı uçağa hiç binmemek, bazı araç kazaları oluyor diye arabaya, otobüse binmemek ile bazı yan etkileri var, aşı olmamak ve ilaç kullanmamak aynı kategoridedir. Bizzat kendi ailem için de aşının çıkmasını bekliyoruz.' ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Buğdacı, aşının uygulanmasından çok lojistik sorunların daha öne çıkacağını kaydederek, aşının seri üretiminin, depolanmasının ve uygun bir şekilde dağıtımının yapılmasının muhtemel problemler olduğunu belirtti.
'Çin'den temin edilen vektör aşının doğru bir tercih olduğu kanaatindeyim'
Aşının üretildiği yerden çok etkisinin önemli olduğuna dikkati çeken Buğdacı, 'Bir aşı için 70 derece kapasiteye sahip soğutucu dolapların olması gerekiyor. 70 derece saklama dolapları pek çok yerde sınırlı ve az sayıdadır. Bir çok ülkede bunlara sahip değil. Bu nedenle Çin'den temin edilen vektör aşının böylesi bir soğuk zincir ihtiyacı duymaması nedeniyle doğru bir tercih olduğu kanaatindeyim. Aynı sorunla muhtemelen Batı ülkeleri de karşılaşacaktır. ' şeklinde konuştu.
Sonbaharda olumlu sonuçlar almak mümkün olabilir
Kovid-19'un MERS ve SARS virüsleri gibi en yüksek zirvelerini sonbahar ve ilkbaharın başında yaptığını anımsatan Buğdacı, dolayısıyla ilkbaharda salgının zirveye ulaşmasının engellenebilmesi halinde yazın dip sayılara ulaşılabileceğini ve 2021 sonbaharında ise çok daha olumlu sonuçlar elde edilebileceğini sözlerine ekledi.