Sektörel konuların değerlendirilmesi amacıyla İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı gerçekleşti. Beşiktaş'taki bir otelde İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan'ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya Merkez Bankası Başkanı Dr. Hafize Gaye Erkan da katıldı. Burada konuşan Erkan, enflasyonun yüksek ve oynak olduğu durumlarda, amacın doğru politika tasarımlarıyla, kararlı bir şekilde dezenflasyon sürecini devam ettirmek ve sürdürülebilir büyüme için gerekli olan büyüme kompozisyona ulaşmak olması gerektiğine dikkat çekti.

İNDİRİMLER GÖRÜLMEYE BAŞLANDI

Toplantıda konuşan Erkan, 'Ortalaması yüksek, sürdürülebilir ve oynaklığı düşük milli gelir büyümesinin olmazsa olmaz koşulu olan düşük enflasyon, tek başına fiyat istikrarından çok daha geniş anlamda bir istikrara tekabül eder hale gelmiştir ve ülkemizin artık bu istikrardan taviz verme lüksü kalmamıştır. Enflasyondaki yükselişten sonra, politika kararlarımızın etkilerinin devreye girmesiyle birlikte beklentilerde ve beklenti dağılımında iyileşme işaretleri belirmeye başlamıştır. Gelecekte enflasyonun ne olacağına dair beklentilerdeki düzelme, fiyat oluşumuna da yansımaktadır. Nitekim, fiyatlama davranışlarında da olumlu bazı gelişmeler yaşanıyor. Otomobil, beyaz eşya ve mobilya gibi, para politikasından daha çok etkilenen ürün gruplarında fiyat artış hızı azalmakla birlikte, uzun bir süreden sonra ilk kez indirimler görülmeye başlandı. Firmaların talepteki aşırılığın geri çekildiğini görerek fiyat indirimlerine başlamaları hem tüketiciler hem de rekabet ortamı için oldukça sevindiricidir' dedi.

MAYIS AYINDA TEPE NOKTASINA ULAŞTIKTAN SONRA GERİLEYECEK

Erkan, 'Attığımız adımlarla birlikte, özellikle büyükşehirlerde, kiralık ev ilanlarındaki fiyat artışlarında belirgin yavaşlama sinyalleri alıyoruz. Parasal aktarım sürdükçe bu gözlemler daha da yaygınlık gösterecektir. Özetlediğim bu görünüm altında, enflasyonun ana eğiliminde de bir gerileme başladı. Kasım ayı öncü göstergeleri de aylık enflasyondaki gerilemenin devam edeceğine işaret etmektedir. Enflasyon Raporu'nda da belirttiğimiz gibi yıllık enflasyon mayıs ayındaki baz etkisiyle tepe noktasına ulaştıktan sonra 2024'ün ikinci yarısında gerileyecek. Baz etkilerinin ötesinde, enflasyondaki düşüş süreci birçok kanalla kendini gösterecek. Dayanıklı mal gibi finansal koşullar ve beklentilere daha duyarlı ürün fiyatlarında şimdiden hissetmeye başladığımız yavaşlama genele yayılarak devam edecek. Örneğin, otomobil ve beyaz eşyada son aylarda uzun zamandan sonra tekrar talebi canlandırmak için indirimler yapıldığını görmekteyiz. Bu süreç esnasında, mal gruplarına ek olarak, maliyet gelişmelerini daha hızlı yansıtan ulaştırma ve yemek hizmetleri gibi hizmet gruplarında da fiyatlama davranışları normalleşecek. Firmaların haftada veya iki haftada bir fiyat değiştirildiği bir dönemden, dezenflasyon sürecinde fiyatların daha uzun süre geçerliliğini koruyacağı bir döneme geçeceğiz. Bu da enflasyonun ana eğiliminde hissedilir bir gerilemeye yol açacaktır. Son olarak, yapısı gereği yılda bir kere fiyatın güncellendiği kira ve eğitim gibi kalemlerde de manşet enflasyon geriledikçe daha kademeli bir yavaşlama göreceğiz. Bu tür kalemlerde dezenflasyon 2024 yılı sonu ve 2025 yılında daha hissedilir hale gelecektir' diye konuştu.

REESKONT KREDİLERİNİN YÜZDE 75'İNİN FİRMALARA İLAVE TEMİNAT MALİYETİ OLUŞTURMADAN VERİLMESİNİ HEDEFLİYORUZ

Bireysel ve reeskont kredilerle ilgili de açıklamalarda bulunan Erkan, bireysel kredilerde normalleşme başladığına dikkat çekti.

Erkan, 'Politika adımlarımızın kredilerde yeterli finansal sıkılığı sağladığını değerlendiriyoruz. Bu noktada, aldığımız son karar sonrasında bireysel kredi kartı azami faiz oranlarında ve üye işyeri azami komisyon oranlarında bir değişiklik olmayacağını sizlerle paylaşmak isterim. Reeskont kredilerinin yüzde 75'inin firmalara ilave teminat maliyeti oluşturmadan verilmesini hedefliyoruz. Bu konuda önemli bir mesafe kaydettik. Eximbank'ın sermayelendirilmesi ve teminat niteliğinin çeşitlendirilmesi üzerinde ilgili taraflarla çalışmaktayız. Ayrıca, ticari bankalarımızın reeskont kredilerindeki payının artırılması üzerinde de duruyoruz' diye konuştu.

TÜRK LİRASINA GEÇİŞ ZAMANI GELMİŞTİR

Erkan, 'Türk lirasına geçiş zamanı gelmiştir. Bunun en doğrudan yansımalarını mevduat gelişmelerinde görüyoruz. Türk lirası tasarruf araçlarına ve özellikle vadeli mevduata olan talep artmıştır. 17 Kasım itibarıyla, sadece 12 hafta içerisinde, Türk lirası mevduat 1,7 trilyon Türk lirası artmış, kur korumalı mevduat 601 milyar Türk lirası gerilemiş ve döviz cinsi mevduat da yaklaşık 3 milyar ABD doları gerilemiştir. Türk lirasına geçişi kuvvetlendiren sadeleştirme adımlarımız, milli paramız ile tasarrufu özendirerek para politikamızın etkinliğini artırmaktadır. Türk lirası mevduat güçlenirken ve kur korumalı ile döviz cinsi mevduat gerilerken, rezervlerimiz de çok güçlü bir artış göstermektedir. 17 Kasım itibarıyla, brüt uluslararası rezervler, mayıs sonuna kıyasla 36 milyar dolar artmış, 134 milyar doların üzerine çıkmıştır. Aynı zamanda son 9 yılın da en yüksek seviyesidir. Yakın dönemde rezervlerde gözlenen artışta batılı fon girişlerinin de etkisi görülmüştür. Son dönemde uygulamaya koyduğumuz politikalarla kısa zamanda önemli bir aşama kaydettik. Piyasalarda öngörülebilirlik artmaya başladı. Sıkı parasal duruş ve makroihtiyati sadeleşmeyi içeren politika normalleşmesi, CDS primini önemli ölçüde etkilemiştir. Mayıs ayında 700 baz puan seviyesinde olan 5 yıllık CDS primi, yakın coğrafyamızı çevreleyen jeopolitik gelişmelere rağmen, 339 baz puanlara kadar gerilemiştir. Türkiye'ye olan yatırımcı güveni finansman koşullarında belirgin bir iyileşmeye yol açmakta, bu da döviz kurundaki istikrara önemli bir katkıda bulunmaktadır' ifadelerini kullandı.

İÇ VE DIŞ İLGİ ÖNEMLİ ÖLÇÜDE ARTMIŞTIR

Erkan, 'Beklentilerin iyileşmesi sürecinin bir parçası olarak, döviz kuru oynaklığında kayda değer bir düşüş gerçekleşmiştir. Bir ay vadeli ABD doları Türk lirası opsiyonların ima ettiği oynaklık, mayıs ayında kaydedilen yüzde 60 civarından, keskin bir düşüşle yüzde 10 seviyesinin altına gerilemiştir. Gerek parasal sıkılaştırma gerek sadeleştirme adımlarımız sayesinde getiri eğrisi normalleşmiş ve sabit getirili Türk lirası varlıklara olan iç ve dış ilgi önemli ölçüde artmıştır. Türk lirasına geçiş zamanının geldiğine uluslararası yatırımcıların da inanmaya başladığını rapor, beklenti, ilgi ve girişler üzerinden izlemekteyiz. Ülkemiz varlıklarına olan talebin artmasıyla fiilen girişlerin de artmaya başladığını görüyoruz. Girişlerin makro finansal istikrarı güçlendirerek, zamana yayılarak gerçekleşmesini öngörüyoruz. Önümüzdeki dönemde de rezervlerimizdeki artışı kalıcı kılarak Türk lirası varlıklara olan dış talebin gelişimini ülkemiz için en iyi şartlarda tesis eden bir anlayışla destekleyeceğiz' dedi.

POLİTİKAMIZ ENFLASYONU TEK HANELİ RAKAMLARA DÜŞÜRMEYİ HEDEFLİYOR

Erkan, geçiş dönemi yaşandığına ve enflasyonda geçici bir yükselişe şahit olduklarına da değindi. Erkan, 'Dezenflasyon dönemini, öngörülebilirliğin artacağı, enflasyonun tek haneli rakamlara ulaşacağı ve kaliteli büyümenin yanı sıra, enflasyondaki düşüşün kalıcı olarak sağlanacağı istikrar dönemi takip edecektir. Kapsamlı, güçlü, üzerinde iyi çalışılmış ve başarmak için çok çalıştığımız bir program uyguluyoruz. Politikamız, mümkün olan en kısa sürede enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmeyi hedefliyor. Aynı zamanda, bu süreçte toplumsal maliyetleri de dikkate alıyor ve uygulanan politikanın maliyet kısmını en düşük düzeyde tutmayı hedefliyoruz. Dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaştığımızı değerlendiriyoruz. Bu çerçevede, parasal sıkılaştırma hızını yavaşlatacağımızı ve sıkılaştırma adımlarının kısa bir zaman diliminde tamamlanacağını öngörüyoruz. Fiyat istikrarının kalıcı tesisi için gerekli parasal sıkılığı ise gerektiği müddetçe sürdüreceğiz. Enflasyonu düşürmek için kısa vadede bazı maliyetler söz konusu olabilir. Ancak, orta ve uzun vadede katlanılan maliyetlere karşı elde edilecek olan fayda çok daha yüksek olacaktır. Bunu Bankamızın, ülkemizin ve dünyanın bu konudaki tüm tecrübe ve bilimsel birikimine dayanarak ifade ediyoruz' dedi.

Editör: Haber Merkezi