CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Kemal Kılıçdaroğlu, Elazığ depremi sonrasında bölgede insanlık dramı yaşandığını belirterek bölgeyi ziyareti sırasında vatandaşlardan ciddi eleştiriler aldığını belirtti. Deprem bölgesinde AFAD'ın çadırlarının kurulduğunu bildirerek depremle mücadelenin iki ayağı olduğunu, bunlardan birincisinin önlem almak olduğunu söyledi. Önlem alınmadığı için insanların öldüğünü kaydeden Kılıçdaroğlu 'Binaları çökenlerin yüzde 99.9'u fakir. Bu da hayatın bir başka gerçeği olarak önümüzde duruyor. Van depremini de biliyorum. Önlemi ne zaman aldın? 604 kişi öldükten sonra. Önce alacaktın önlemi. Efendim 'harcama yaptık'. Doğru; ama 100 metrekarelik evi depremzedeye 75 bin liraya sattın. Deprem bölgesine gittim, 2 gün orada kaldım, bir tek Kızılay çadırı dahi yok. Bu kurum tarihi kökleri olan bir kurum, insani bir kurumdur, gönüllülerin çalıştığı, fakirin derdine çözüm üreten bir kurumdur, bugün sıcak siyasetin göbeğinde. Nasıl üzülmez, nasıl hayıflanmazsınız. 152 yıllık bir kurum bu hale mi düşmeliydi?' dedi.

'SOÇİ MUTABAKATI DEĞİŞEN KOŞULLARA UYARLANMALI'

Kılıçdaroğlu, İdlib'de şehit olan askerlere başsağlığı dileyerek Türkiye'nin Suriye politikasında yapması gerekenleri maddeler halinde sıralayarak şöyle dedi:

'İdlib'de konuşlanmış bulunan ve gözlem misyonu görevini sürdüren Mehmetçiğimizin can güvenliği her şeyden önemlidir. Dolayısıyla, İdlib bölgesi başta olmak üzere Suriye'de görev yapan tüm Mehmetçiklerimizin can güvenliğini sağlamak adına gereken tüm askeri ve diplomatik adımlar kararlılıkla atılmalıdır. Türkiye, Soçi mutabakatı ile ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmemiş olmasından kaynaklı oluşan yeni koşullar nedeniyle, en kısa zamanda Rusya ile birlikte İdlib'deki mevcut durumu yeniden değerlendirmelidir. Gerekli görülmesi halinde Soçi mutabakatının unsurları, değişen koşullara uyarlanmalıdır. Sahadaki mevcut duruma göre, gerekirse yeni bir ateşkes hattı belirlenmeli, Türk askeri de bu yeni ateşkes hattına göre pozisyonunu almalıdır. Siyasi iktidar, öncelikle Suriye'de rejim değişikliğine odaklanan siyasetini terk etmelidir. Ülkenin toprak bütünlüğünü tehdit eden gruplarla her türden işbirliği sonlandırılmalıdır.'

'SİLAH BIRAKMAYANA HER TÜRDEN KARARLILIK GÖSTERİLMELİ'

Suriye'de akan kanın durması ve siyasi geçiş sürecinin sağlanması için çaba göstermesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdarolğlu, 'Bunun için bölgesel ve uluslararası planda diplomatik çabalar artırılmalı, en kısa zamanda anayasal sürecin yeniden canlandırılması için gerekli koşullar yaratılmalıdır. İdlib'deki durum Türkiye'ye doğru yeni bir sığınmacı dalgasını hareketlendirmiştir. Bu konuda Türkiye'nin yalnız bırakılmaması gerekir. Bu sığınmacıların Suriye sınırları içinde oluşturulacak güvenli bir bölgeye tahliyesi ve bu bölgede iskanları için Rusya ve rejimle birlikte Birleşmiş Milletler'in ve AB'nin de sorumluluk üsteleneceği bir süreç ivedilikle başlatılmalıdır. İdlib, ülkemiz için ulusal bir güvenlik sorunudur. Aynı zamanda İdlib'in Suriye toprağı olduğu gerçeği de unutmamalı. Bu bağlamda küresel bir tehdit olan terörist unsurlar ile muhalif grupların silah bırakmasına yönelik çabalar arttırılmalı; silah bırakmaya yanaşmayan cihatçı ve muhalif gruplara karşı her türden kararlılık göstermelidir.'

Editör: Haber Merkezi