Yaşar, dünya ekonomisini etkisi altına alan Kovid-19 salgınında bir çok sektör ve üreticinin ciddi sorunlarla mücadele etmek durumunda kaldığını, bunlardan birinin de ciddi ekonomik getiriye sahip olan çay üreticisi olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin 2019 verilerine göre çay tüketiminde dünya sıralamasında birinci, üretiminde ise beşinci (Çin: 2 milyon ton, Hindistan: 1,17 milyon ton, Kenya: 399 bin ton, Sri Lanka: 328 bin ton, Türkiye: 256 bin ton) sırada yer aldığını hatırlatarak, çayın ve çay üreticisinin değerinin altını çizen Yaşar, 'İç ve dış piyasada bu kadar değerli bir ürüne sahip olmak her ülkeye nasip olmaz. Gerek ekonomik gerekse sosyal anlamda çok büyük öneme sahip olan çay, sahip çıkılması gerenlerin en başında olan nimetlerimizdendir' dedi.

'ÇAY KANUNU DAHA FAZLA ÖTELENMEMELİ'
Çay konusunda üyesi olduğu KİT (Kamu İktisadî Teşebbüsü) Komisyonunda da defalarca sorunu dile getirdiklerini, 10 yılı aşkın süredir bekletilen 'Çay Kanunu'nun bir an önce çıkarılmasını ilettiklerini kaydeden Yaşar, 'Defalarca ilettiğimiz çay kanunu, üretici-sektör temsilcisi- devlet üçgeninde mutabık kalınan bir forma kavuşturularak derhal genel kurul gündemine getirilmeli ve yasalaşmalıdır. Üreticinin sorunlarına köklü çözümler bulunmalıdır' diye konuştu.

'ÇAY İŞÇİLİĞİ, BASİTE İNDİRGENMEMELİ'
'KİT Komisyonu toplantılarında dile getirdiğimiz 'vasıflı çay işçisi' yetiştirilmesi ve mevcut işçilerin özlük haklarının iyileştirilmesi konusunun ne kadar önemli olduğu bugün bir kez daha anlaşılmıştır' diyen Yaşar, beyanatına şu ifadelerle devam etti:
'Geçmiş yıllarda da yüksek sesle ortaya koyduğumuz 'ithal işçi' yerine 'yerli çay toplama işçisi' meselesine kulak tıkayan yöneticiler bugün çözümü zor ve acı bir sorun ile karşı karşıya kalmışlardır.

'YANLIŞTA ISRARDAN DÖNÜN'
Karadeniz sahil bandında Sarp'tan Perşembe'ye kadar olan 400 kilometrelik hatta 205 bin ailenin geçim kapısı olan bu kritik sektör şu an eli kolu bağlı vaziyette çözüm beklemektedir. Daha önce defalarca dile getirilmesine rağmen ucuz işçiden (Gürcü işçi) vazgeçilmemesi bugünkü sorunun ana kaynaklarındandır.

'ÜRETİCİ KARA KARA DÜŞÜNÜYOR'
Çoğunlu şehir dışından gelerek çayını toplayan ya da işçi bulup toplatan çay üreticisi Covid 19 salgını önlemleri sonrasında hat safhada mağdur olmuştur. Mevcut sıkıntılara bir de covit 19 önlemleri eklenmiş, vatandaş mahsülünü nasıl toplayacağını kara kara düşünür hale gelmiştir.

'DÜN KABUL ETMEDİĞİNİZ SORUNLAR, BUGÜN ÖNÜNÜZDE'
İlk sürgün çay toplama ayı olan Mayıs ayı geldi çattı; ancak üretici mahsülünün başına gidemiyor, çağresizce bekliyor. Konu ile alakalı yerel yönetimlerin bir takım çabaları olsa da 830 bin dekarlık hasat alanı düşünüldüğünde yetersiz kalıyor. Dün ısrarla dile getirip çözüm bulunmalı dediğimiz sorunlar bugün katlanarak yönetenlerin önüne gelmiştir; ancak halen bir çözüm bulunabilmiş değiller. Bu süreçte daha hızlı düşünülmeli ve harekete geçilmelidir. Devletin kurumları konuya acilen el atmalı, üreticinin yüreğine su serpecek plan-programı ivedi şekilde her yönüyle çalışıp ortaya koymalıdır.'

Yaşar, uzun süredir çözümlenemeyen çay üreticisinin sorunlarını bölgede bulunan teşkilatlarla da görüştüğünü; ancak gerek teşkilatların gerek millet ittifakı temsilcilerinin girişim ve taleplerine bir sonuç alamadığını da sözlerine ekledi.

Editör: Haber Merkezi