Doğa Koruma ve Milli Parklar 12. Bölge Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, müdürlük bünyesinde geçen yıl oluşturulan ekibin, halk arasında 'ham bostan' olarak bilinen itdolanbacı bitkisine yönelik Artvin, Rize, Trabzon ve Giresun'da Tür Mücadele Eylem Planı hazırladığı kaydedildi.
Arazi çalışmalarıyla tespit edilen tüm verilere göre Türkiye'de yabancı istilacı bir bitki türüne karşı ilk kez Tür Mücadele Eylem Planı hazırlandığı belirtilen açıklamada, bu planın uygulanmasıyla söz konusu türün Türkiye'deki yayılışının önemli ölçüde kontrol altına alınması ve yeni yayılış alanlarına ulaşmasının engellenmesinin planlandığı vurgulandı.
- Çay, fındık ve kiviyi tehdit ediyor
İtdolanbacının tehdit ettiği başta çay, fındık ve kivi gibi kültür bitkileri üzerindeki baskının ortadan kaldırılması için paydaşlar tarafından yapılması gerekenlerin ortaya konulduğu ifade edilen açıklamada, şöyle denildi:
'Plana göre illerdeki genel ekoloji ve bitki sosyolojisi özellikleri belirlendi. İstilacı türün yayılışı takip altına alındı. İstilacı bitki türünün yayıldığı alanları tespit eden ekip, zirai mücadele için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bildirimde bulundu. Şahıslara ait çay ve fındık bahçelerinde yayılan bitki türü için Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve FİSKOBİRLİK'e de bilgi verildi.'
- '1200 metrenin üzerindeki rakımlara kadar ulaştı'
Açıklamada, itdolanbacının Türkiye'ye kuzey doğu sınırından girdiği belirtilerek, şunlar kaydedildi:
'Yatayda Ordu ve çalışmaya konu dört ilde yayılış gösterdiği, düşeyde ise 1200 metrenin üzerindeki rakımlara kadar ulaşabildiği saptanmıştır. İlk tespitinin yapıldığı 1994 yılından bugüne dek geçen sürede yine proje uzmanlarınca yapılmış gözlemlere dayalı değerlendirmelere göre türün beklenenin üzerinde bir hızla yayılmakta olduğu ve mücadelesinin zaman geçirilmeden yapılmasının gerekliği teyit edilmiştir. Birlikte yayıldığı bitkilerin gerek ışıklarını keserek ve gerekse oluşturduğu ağırlık nedeniyle sadece otsu ve çalı türü odunsu bitkileri değil, aynı zamanda ağaçları da etkileyebildikleri gözlemlenmiştir. Türün gerek nesli tehlike altında olan ve olmayan bitki türlerine verdiği zararlar gerekse ekosistemin diğer bileşenleri üzerindeki farklılaştırıcı etkileri dikkate alındığında mücadelesinin kaçınılmaz olduğu ortaya çıkartılmıştır.'