Türkler, tarihin akışı içinde Orta Asya'dan batı dünyasında doğru akarken, hiç kuşkusuz sosyal kültürel özelliklerini de birlikte götürmüşlerdir. Yoğun göç dalgaları ve tutulan yeni 'yurtluklar-vatan'da karşılaşılan değişik ulus ve halklarla da etkileşimde bulunmuşlardır.
Horon, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde oynanan geleneksel halk danslarının genel adıdır. Sinop'ta (Doğu Karadeniz göçmenleri ve kısmen yerli halk tarafından), Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin, Gümüşhane, Bayburt'un Aydıntepe ilçesi, Erzurum'un İspir, Tortum ve Olur ilçelerinde (kısmen horon-bar karışık) ve Doğu Karadeniz'den göçenlerden dolayı Sakarya'da oynanan çevik hareketli oyunlardır.
Çepniler, bu yöreyi kıyı çizgisine paralel olarak doğu-batı yönünde fethederken Anadolu'nun iç kesimlerinden de diğer Türk boy ve oymakları Erzincan, Gümüşhane ve Harput dolaylarından sahile akmaya başlarlar. 1461 yılı başlarında iç kesimlerden gelen 100 bin Çepni Türk'ün Giresun-Trabzon arasına yerleştirildiğini, yine Yavuz Sultan Selim'in Trabzon'da, şehzadeliği sırasında İran'da Şah İsmail'in kılıcından kaçan Akkoyunlu Türkleri'ni de Rize-Trabzon arasındaki yörelere yerleştirildiğini tarihi kaynaklardan biliyoruz.
Yunanca "dans" anlamında horos (χορός) kelimesiyle ilişkili olup, Türkçe içerisinde bilinen ilk kayıt Bahr'ür Garip tarafından yapılmış ve 15. yüzyılda Rum kadınlarının sıra halinde oynadığı bir halk dansı için kullanılmıştır.
Karadeniz bölgesinde Samsun sınırından Gürcistan sınırına kadar olan bölgede, düğün, nişan, asker uğurlaması, yayla şenlikleri gibi toplu eğlencelerde kemençe ile Beşikdüzü, Çarşıbaşı, Akçaabat, Yomra, Of, Sürmene, Aydıntepe, Çaykara, Kemalpaşa,, Görele, Güce, Eynesil, Espiye, Şebinkarahisar, klarnetle, Ordu Merkez, Perşembe, Ulubey, Gülyalı, Kabadüz, Fatsa, Piraziz ve Bulancakta, tulum ile Artvin ve Çayeli'nin batısındaki Rize ile Borçka ve Şavşat, Ardeşen, Fındıklı, Pazar, Çamlıhemşin, Hemşin, İspir, Tortum, Hopa, Arhavi ve neredeyse bütün yörelerde davul-zurna eşliğinde, yalnız erkekler (erkek horonu), yalnız kadınlar (kız horonu) ya da kız-erkek karışık (karma horon) olarak; türkü eşliğinde (sözlü horon) ya da sadece çalgı eşliğinde; düz çizgi, yarım daire ya da halka yapısı formunda; hızlı ve çevik hareketlerle oynanmaktadır.
Horonların Oynandığı Yerler ve Etkilendiği Unsurlar
Horonlar neşeli zamanlarda; bayram, düğün, dernek, askere uğurlama ve arkadaşlar arasında düzenlenen eğlencelerde oynanır.
Yürekleri dolduran coşkular, sevinçler buralarda horona dönüşür. Nerede bir durak, bir oturak yeri varsa orası 'horondüzü'dür. Üstünde horon oynanmayan tek bir düzlük yoktur Karadeniz'de..
Horon Karadeniz'in soluk alışı, yürek atışı, dalgalanışıdır.
Horon doğa ile insanın elele, kol kola şahlanışıdır.
İneğiyle, çadırıyla, çoluku-çocuğuyla, silahıyla, giysisiyle dağlara çıkması, yol boyunca yol havalarının kemençe ve davul-zurna eşliğinde çalınıp söylenmesi, horon oynaya oynaya yolların bitirilmesi ve yayla düzüne silah atarak, nara atarak ve tabi ki horon oynayarak (sallama ritminde) kollar halinde girmeleri, halka içinde saatlerce horon oynamaları bahara olan özlemin coşkuya dönüşmesi, dile gelmesidir.
Karadeniz'e özgü horonun yapısında tarım kültürünün varlığı apaçık ortadadır. Horonda görülen öne eğilmeler ve kolların öne uzatılıp sallandırılması; tarlada kazma ile çapa yapılması gibidir. Horoncuların el tutması ve hamle yapmaları ile belcilerin 'vol atma' hamleleri aynıdır.
Karadeniz'de yalnız başına iş yapmak çok zor olduğundan horon; Karadenizlinin her işte elele verilmesini, birlikte çalışmaya duyduğu ihtiyacı anlatmasıdır.
Doğa yapısının sert ve dağlık oluşu, denizinin ve havasının kararsızlığı horon oyunlarında göze çarpar.
Horonlar Üç Bölümden Oluşur
1. Düz Horon Bölümü: Horon oynanmaya başlarken ağır tempoda oynanır. Bundan ötürü oyunun bu bölümüne 'ağır horon bölümü' de denir. Oyun halkası saat ibresinin tersi yönünde döner. Söylenen türkülere ellerle tempo tutulur. Müzik ne kadar yüksek tempolu çalınırsa, oyuncular da o kadar kıvrak ve hareketli olurlar. Ritim arttıkça vücut dikleşir, kollar yukarıya kalkar. Gelen komutla 'yenlik yenlik', 'alaşağı' ya da 'ufak ufak' diğer oyuncular da uyarılarak doğrudan sert bölüme geçildiği gibi yenlike bölüme de geçilir.
2. Yenlik Bölümü: Kollar aşağıya iner, dizler kırık ve bel kısmı dizlerin açısında öne doğru eğiktir. Kol çıkarmalar ve omuz sallamalar bu bölümde ön plandadır. Adımlar geriye, yana ve öne basarak belli alan içinde gezinilir. Vücudun yapmış olduğu çalımlar yumuşak ve hafiftir. Oyunun ritmi düz horon bölümüne oranla biraz daha hızlıdır. Komutçudan gelen 'alaşağa', 'aloğlum', 'kimola', 'taktum', 'yıkoğlum' veya 'ıslık' şeklinde gelen komutla sert bölüme geçilir.
3. Sert Bölümü: Diğer bölümlere nazaran hareketler daha sert ve canlıdır. Omuz sallamalar daha seri, ayaklar yere daha sert basar. Oyunun en gösterişli, temposunun oldukça yüksek olduğu ve oyuncuların tüm yeteneklerini ortaya koyduğu bir bölümdür. Oyuna devam edilecekse tekrar düz horon bölümüne geçilir.
Çamlıhemşin Horonları
Çamlıhemşin’den horon çeşitleri: Rize, Hemşin, Yüksek Hemşin, Papilat, Memetina, Bakos, Çarişka, Aleka, Sırtlı, Mahmutoğlu, Gant, Hevrek, Hanlakıt, Yali ve Çano'dur.