Güneysu Gürgen Köyü'nde Gürgen Deresi üzerinde yapılması planlanan HES projesine engel olmak için vatandaşların başlattığı nöbet sürüyor. Vatandaşlar; tek amaçlarının yaşam alanlarını korumak olduğunu ve hukuk sürecinin beklenmesi gerektiği vurgulandı.
Alicik HES davası avukatlarından Eslem Ayhan da yaptığı açıklamada, 'Buradaki talan ve yıkımın durdurulması için Alicik HES ÇED raporunun iptali için Rize İdare Mahkemesi'nde açtığımız davanın sonucunu bekliyoruz. İlgili kurumların, idarenin de bu süreci sabırla beklemelerini istiyoruz. Ancak görüyoruz ki firma sabırsız ve hukuki süreci beklemeden, hukuksuz bir şekilde çalışmalarına devam etmek istiyor. Bu konuda yasal çerçeve içinde kalarak gerekli her müdahaleyi yapacağımızı belirtmek isteriz. Zaten vatandaşlar da gerekeni yapmaktadır' dedi.
İMZA KAMPANYASI BAŞLATILDI
Bu arada Gürgen Köyü halkı tarafından Alicik HES projesinin iptali için Rize Memişağa Parkı'nda 3-9 Şubat tarihleri arasında 'Bir İmza da Sen Ver, Bir 'Can'a Can Ver' sloganıyla imza kampanyası düzenlenecek.
Handüzü Yaylası Kültür Çevre ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği'nden yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
'Vatan sevgisi kapındaki ağactan, evinin önünden akan dereden başlar. Biz bu anlayışla sahip çıkıyoruz suyumuza, toprağımıza ve tüm canlı yaşamına ancak, daha fazla kazanma hırsıyla doğayı olanlar bunu anlayamazlar. Yaklaşık altı aydır, Baro Enerji tarafından onlarca iş makinesi ve kamyonla bir derenin, bir köyün, bir yaşam alanının nasıl yok edildiğine tanık olmaktayız. İnanın bugüne kadar birçok HES inşaatı gördük, ama böylesini ilk defa gördük. Adeta burada bütün yaşam hedef alınmış. Sadece canlı yasamı değil, aynı zamanda bir doğal yasam alanı, bir kültür, bir yaşam biçimi de insafsızca yok edilmek istenmektedir. Ancak biz Güneysu Gürgen köylüler olarak bu duruma seyirci kalamazdık ve kalmadık da. Bu amaçla köyünü seven, bu vadinin yok olmasına gönlü razı olmayan, kadın, genç, yaşlı, çocuk demeden herkes bu gidişe bir dur dedi. Bu talana, bu yıkıma artık yeter, dedi. Köyünü, deresini para baronlarının ve onların siyasi destekçilerinin insafsızca talanına karşı korumak için gece gündüz demeden nöbet tuttu. Bu süreçte hiçbir araca zarar verilmemeden, hiçbir çalışana sözlü veya fiili bir saldırı yapılmadan, dik durarak ama dikleşmeden adeta demokrasi dersi verildi. Bu onurlu insanlara, bu kararlı ve dik duruşlarından dolayı teşekkür etmeyi de bir borç biliriz. Sonuç olarak, bu talana, yıkıma daha fazla müsaade etmeyeceğimizi belirtiriz. Bu konuda gerekli her türlü demokratik hakkımızı kullanacağız. Ta ki, şirket köyümüzü terk edene kadar. Toprağı, suyu, havayı ve tüm doğayı para olarak görenlere de bir Kızılderili sözüyle seslenmek istiyoruz, 'Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda; şirket sahipleri ve bu talana onay veren ilgili kurumlar, paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak, ama korkarım çok geç olacak''