Kronik Obstrüktif (Tıkanan) Akciğer Hastalığı (KOAH)'a karşı uyarılarda bulunan Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümünden Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, öksürük, balgam ve nefes darlığı yaşayanların KOAH olma riski bulunduğuna dikkat çekti. Akkoyunlu, 'KOAH, akciğerlerin tekrarlayan zarar verici maddelere maruz kalması ile akciğerleri fonksiyon yapamaz duruma götüren bir süreci tanımlar. KOAH hastalarının çoğunluğundan sigara sorumludur. KOAH hastalarının tamamına yakınının sigaraya bağlı ortaya çıkması sigaranın doğal bir sonucu olarak görülmesine neden olmuştur. En sık neden sigara olmakla birlikte dizel egzoz dumanları, odun-kömür gibi organik kökenli yakıtlar ve hava kirliliği de KOAH'a neden olan diğer faktörlerdir. Sigara gibi akciğere zarar veren partiküller ilk olarak hava yollarına ulaşıyor ve burada hasar oluşturuyor. Buradaki hasara bağlı olarak hava yolları daralıyor. Doğal olarak aldığımız nefesin akciğerde kanı temizleyen ve oksijenleyen bölgeye ulaşması engellenmiş oluyor. Ayrıca bu zararlı partiküller daha ileri giderek akciğerlerde kana oksijenin aktarıldığı bölgelere de hasar verir. Böylece daralan hava yollarından geçebilen temiz havanın da kullanılabilmesi de mümkün olmamaktadır. Yani hastalarımız nefes alamıyor, aldığı nefesi kullanamıyor ve kullandığı atık nefesi çıkartamıyor' diye konuştu.
'HASTALIK ERKEN DÖNEMDE SİNSİ SEYREDİYOR'
KOAH'ın erken dönemde sinsi seyrettiğini belirten Prof. Dr. Akkoyunlu, 'Mesela ilk zararlı dumanlar akciğere hasar vermeye başladığında, akciğerler öksürerek bu zararlıları uzaklaştırmaya çalışır. Ama hasta bunun sigara tarafından oluşturulan alerjik bir durum olduğunu düşünür. Hasar ilerler, akciğerler artık balgam kanallarını iyice açar. Balgam ile birlikte akciğerde oluşan hasarın atıklarını ve zararlı dumanları atmaya çalışır. Hastalar bu durumu sigaranın sabahları yaptığı azıcık balgam olarak tarifler ve sigara içmeye devam eder. Artık yavaş yavaş efor sırasında nefes tıkanmaya başlar. Bu durum çok yavaş geliştiğinden dolayı hastalar hareketlerinin kısıtlandığının farkına varmaz. Aslında aylar yıllar içinde yokuş, merdiven gibi yüksek eforlar sırasında yaşadığı sıkışıklık hastayı bu eforları yapmaktan alıkoymuş ve sessizce alışmasını sağlamıştır. Hasta bu kaybın ve kısıtlamanın farkında değildir' ifadelerini kullandı.