Rize'nin Güneysu ilçesine bağlı Gürgen Köyü'nde devam eden Alicik HES inşaatını koronavirüs salgını da durdurmadı.

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Handüzü Yaylası Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği başkanı Ceyhun Kalender, 'Doğada her şey bir denge içinde yürür. İnsanlar ve diğer tüm canlılar bu denge içerisinde yaşamlarını sağlıklı sürdürebilirler. Bu denge bozulursa bütün yaşam bozulur. En acımasız savaşlarda bile kendi şartları içinde bir hukuk vardır. Buna 'savaş hukuku' denir. Buna uymayanlar da 'savaş suçu' işlemiş olurlar. Doğayla ilişkilerimiz de böyledir. Bizim doğayla olan ilişkilerimizi de belirleyen bir hukuk vardır. Bu da 'çevre hukuku'dur. Ancak yüz tane iş makinesiyle, kamyonla küçücük bir dereye Hes yapıyorum diye girersen ortaya talan ve yıkım çıkar. Bu da en büyük hukuksuzluktur ve yasalara göre suçtur' dedi.

'Salgını fırsata çevirdiler'

Şirketin aceleci, ölçüsüz ve hukuksuz bir şekilde çalıştığını belirten Kalender sözlerini şu şekilde sürdürdü:

'Bilindiği üzere, size yol yapıyoruz, deyip HES yaptıkları ortaya çıkınca, bu aymazlıklarına vatandaşların tepkisi çok sert olmuştu. Bir taraftan da Rize İdare Mahkemesinde yürütmenin durdurulması için dava açılmıştı. Ancak koronavirüs salgınının başlamasıyla bütün mahkemeler ve keşifler ertelendi. Dolayısıyla Rize İdare Mahkemesinin verdiği 'Bilir Kişi İncelemesi' kararı da ertelenmiş oldu. Salgın dolayısıyla vatandaşların tepkileri de azalmıştı. İşte bu durum şirket için beklenen durumdu ve bunu fırsata dönüştürdü. Şirket bu süreçte çalışmalarını hızlandırarak Alicik 1 Regülatörünü bitirme aşamasına geldi. İşte burada canımızı yakan bir durum oluştu. Mahkemelerin ve keşiflerin ertelenmesi hukukun ve vatandaşların eli kolu bağlanmıştı ancak şirket adeta ödüllendirilmişti. Bu arada şirket, yandaşlar ve diğer ilgililer rantın etrafında birleşti. Ancak şirket, bu talan karşısında bir araya gelerek karşı koyan, aynı köyde yaşayan komşu ve akrabaların arasını bozmak için siyaset mekanızmasını çok iyi kullandı. Şirketin ve yandaşlarının, vatandaşları sürekli 'şucu, bucu' diye nitelendirip aralarına nifak sokmak istediler. Oysa burada HES'e karşı duran herkesin ortak kararıydı, asla bu konuya siyaset bulaştırılmayacaktı. Bunda da kısmen başarılı olundu. Ancak hukuk 'bitti' demeden hiçbir şey bitmiyor. Mahkeme süreci devam ediyor. Mahkemenin en kısa sürede 'Bilir Kişi Heyeti' belirleyip gerekli raporlar tutulduktan sonra adaletin tecelli edeceğine inancımız tamdır.'

Av. Kazmaz: HES projesinin çevreye vereceği zararlar ve tahribatlar açık ve net bir şekilde ortaya konulmuştur

Hukuki süreçle ilgili bir değerlendirme yapan avukat Remzi Kazmaz ise, 'Rize İdare Mahkenesi tarafından daha önce verilmiş olan iptal davasında yapılan keşif ve alınan 'Bilir Kişi Raporu'nda HES projesinin çevreye vereceği zararlar ve tahribatlar açık ve net bir şekilde ortaya konulmuştur. Mahkemenin daha önceki Bilirkişi Raporu'nda Proje Tanıtım Dosyası'nın projenin gerçekleştirileceği yerin somut gerçeklikleriyle bağdaşmadığı, sadece literatür taranarak usulen eksik ve yetersiz bir Proje Dosyası'nın hazırlanmış olduğu tespit edilmiştir. Projenin gerçekleştirilmesi hususunda Bütüncül Havza Planlaması yapılması gerektiği halde bu ilkeye uyulmadan Proje Dosyası hazırlandığı tespit edilmiştir. Özellikle projenin gerçekleştirilmesi sonucu can suyu miktarının hesaplanması konusunda net ve açık bilgilerin eksik olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca projenin gerçekleştirileceği alan ormanlık alan olup inşaat faaliyetleri sırasında çok miktarda ağaç kesilmesi ve projenin tamamlanmasından sonra da santralin işletilmesi esnasında çevrede olumsuzluklar gerçekleşeceği kesinlik kazanmıştır.' dedi.

Kazmaz, 'Projenin gerçekleştirileceği bölge yerleşim yerlerine çok yakın olup özellikle bu bölgede yaşayan insanlar içme ve sulama suyunu aynı dereden karşıladıklarından su kaynaklarının yok edilmesi ve kirlenmesi tehlikesi bulunmaktadır. HES Santrali'nin işletilmesi esnasında derenin suyunun büyük oranda kullanılması neticesinde gerek içme suyu, gerekse sulama suyu açısından o bölgede yaşayan insanlar su sıkıntısı yaşayacak olup yaşam alanları ihlal edilecektir. Ayrıca özellikle yazın yağışların olmadığı sürede dere suyu kuruyacak olduğundan halkın içme suyu sıkıntısı ortaya çıkacak; gerek derede yaşayan canlılar, gerekse çevredeki bitki örtüsü bu durumdan son derece olumsuz etkilenecektir. Projenin gerçekleşeceği bölge dağlık ve geçirgen topraktan oluştuğundan ötürü özellikle yağışların çok olduğu mevsimde heyelan gerçekleşme ihtimali çok yüksek olduğundan projenin büyük oranda olumsuzluklara sebebiyet verebileceği görülmektedir.' diye konuştu.

'Büyük oranda tahribatlar ve olumsuzluklar oluşmaktadır'

Şirketin faaliyetlerine son hızla devam ettiğini belirten Kazmaz, şu ifadeleri kullandı:

'Bu inşaat faaliyetleri sebebiyle çevrede çok büyük oranda tahribatlar ve olumsuzluklar oluşmaktadır. Yukarıda sunmuş olduğumuz ve daha önce mahkeme kararıyla tespit edilen olumsuz gerçeklerin ortaya çıkacağı kesindir. Bu sebeple ileride telafisi güç ve imkansız sonuçlar doğuracağından öncelikle ve acilen Yürütmenin Durdurulması'na karar verilmesi zorunludur. Kaldı ki İdari Yargılama Usul Kanunu'nun 27. Maddesi'nde de açıkça belirtildiği üzere, Davalı'nın savunması alındıktan sonra Yürütmenin Durdurulması'na karar verilmesi gerekirken Keşif ve Bilirkişi Raporu alındıktan sonra karar verileceğine dair ara karar açıkça usul ve yasaya aykırı olduğundan, acilen Yürütmenin Durdurulması'na karar verilmesini talep etmekteyiz.'

Editör: Haber Merkezi