Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Erdoğan, Türkiye'nin bu dönemde attığı adımlar ve ortaya koyduğu iradenin önümüzdeki yarım asrı, hatta bir asrı biçimlendirecek öneme sahip olduğunu söyledi. Bu dönemin en önemli özelliklerinden birisinin iç ve dış politika ayrımlarının ortadan kalkması olduğunu vurgulayan Erdoğan, 'Türkiye'ye diz çöktürmek ve milletimize zihnine ve bedenine pranga vurmak için her şeyi denediler; ama hamdolsun başaramadılar. Bölgemizde Türkiye'yi dışarıda bırakmaya, hakkımızı ve hukukumuzu gasp etmeye yönelik her oyunu çok daha büyük hamlelerle boşa çıkarmayı sürdürüyoruz' dedi.
'EMPERYAL HEVESLERİMİZ YOK'
Suriye'den Libya'ya kadar Türkiye sınırları dışında attıkları adımların ülke güvenliği ve çıkarlarının yanı sıra, kardeşlerimizin mağduriyetini de engellemeye yönelik olduğunu kaydeden Erdoğan, 'Hem Suriye hem Libya'da son dönemdeki gelişmelerle hem de Irak'ta tarihimizin, medeniyetimizin, ahlakımızın ve ülkemizin bekasının gerektirdiği her şeyi yapmakta kararlıyız. Biz Suriye'de, Libya'da, Akdeniz'de macera peşinde değiliz. Hele hele emperyal heveslerimiz hiç yoktur. Gözümüz petrol ve para hırsıyla kör olmuş da değildir, bizim tek amacımız kendimizin ve kardeşlerimizin hakkını, hukukunu, geleceğini korumaktır. Türkiye'nin güvenliğinin, Libya'nın Suriye'nin, Irak'ın, Balkanların, Kafkasya'nın güvenliğinden geçtiğini hala anlamamış olanlara diyecek bir sözümüz bulunmuyor' mesajını verdi.
BAYKAL'A TEŞEKKÜR ETTİ
Erdoğan, izledikleri politikaya destek veren Cumhur İttifakı ortağı MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'a da teşekkür ederek, 'Suriye'de gerçekleştirilen harekatlarla sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorunu parçalayıp attık. Barış Pınarı Harekatı bölgesinde terör örgütünün küçük çaplı da olsa hala saldırıları sürüyor. Türkiye olarak imzaladığımız mutabakat metinlerinde bize verilen sözlerin tam manasıyla yerine getirilmesi şartıyla biz akdimize bağlıyız. Şu anda maalesef bize verilen sözler ile sahadaki durum arasında yer yer oldukça ciddi düzeylere varan farklılıklar var. Muhataplarımıza ülkemize yönelik tehditlerin sürmesi halinde harekatlarımıza kaldığımız yerden devam edeceğimizi açıkça söylüyoruz. Türkiye'nin Suriye'deki varlığı kendi güvenliği yanında bu ülkenin toprak bütünlüğünü ve halkın tamamının huzurunu sağlamaya yöneliktir. Bu ülkede konjonktürel çıkarları için bulunanlarla bizim aramızda işte böylesine temel bir fark vardır. Suriye'deki gelişmeler bizim için beka meselesi vasfını sürdürdüğü müddetçe geri adım atmamız mümkün değildir' dedi.
'İDLİB'DEKİ SÜRECİ RUSYA İLE YÜRÜTÜYORUZ'
Son dönemde İdlib'de yaşanan gelişmelerin, bölgedeki her adımın Türkiye'yi nasıl doğrudan ilgilendirdiğini bir kez daha gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, rejimin artan saldırılarından kaçan ve sayıları 400 bini bulan İdliblinin sınıra doğru harekete geçtiğine dikkat çekti. Vicdanı olanların bu tabloya seyirci kalamayacağını kaydeden Erdoğan, 'Bizler Kızılay'ımızla, AFAD'ımızla bu bölgede şu anda bir taraftan çadırları dikiyoruz, diğer taraftan gıda yardımlarını gönderiyoruz ve diğer taraftan da onların güvenliği için ne yapabiliriz bunun çalışması, gayreti içindeyiz. Onları kendi başına bırakamayız. Dolayısıyla lojistik desteğinden tüm orada onları bu kar kışta yalnız bırakmamak için 'biz sizin yanınızdayız' diyoruz. Niye? Bu bizim insani, vicdani, ahlaki, hepsinden öte İslami görevimizdir. Türkiye zaten yaklaşık 4 milyon Suriyeliye şu an ev sahipliği yapıyor. 'Biz geldiğimizde bunları Suriye'ye göndereceğiz' diyenlere sesleniyorum; İşte bu ifadeler sizlerin vicdanının kilometre taşlarıdır' ifadelerini kullandı.
'REŞİMİN ATEŞKESİ BOZMA GİRİŞİMLERİNİ ÖNLEYECEĞİZ'
Dünyanın İdlib'de yaşananlara seyirci kaldığını belirten Erdoğan, 'Bunların tek çözümü nedir biliyor musunuz? Varil bombalarını bu savunmasız insanlara atmaktır. Bunlar senin vatandaşın, 4 yaşındaki 5 yaşındaki çocuktan terörist mi olur? İnsaf et. 'Gelin bu işi birlikte çözelim' dediğimizde cevap aynı; bunlar terörist. Bugün TBMM'den dünyaya sesleniyorum; nereye kadar bu duyarsızlığınız devam edecek? Elele verip bu mazlumların, bu mağdurların yanında ne zaman yer alacaksınız? BM ne zaman bu konuda görevinin bilincinde adımını atacak? Karşımızda halkının tamamını temsil eden meşru bir yönetim olmadığı için İdlib'deki süreci Rusya ile yürütüyoruz. Geçtiğimiz günler gerçekleştirdiğimiz yoğun görüşmeler neticesinde İdlib'de yeni bir ateşkes ilanına muvaffak olduk. İnşallah kalıcı bir ateşkes olur. Bundan önceki ateşkesleri bozan hep rejimdi. Ancak bu defa durum farklı. Ateşkesin sınırlarımıza yığılan 400 bin insanın yeniden kendi evlerine dönmesini sağlayacak şekilde yürütülmesi şarttır. Siyasi sürecin ilerlemesini engellemeye çalışan rejimi şiddete ve kan dökmeye dayalı yöntemlerden vazgeçirmek herkesin sorumluluğudur. Gerekirse rejimin ateşkesi bozma girişimlerini bizzat önlemekte kararlıyız.'
Erdoğan, Türkiye'nin Suriye'ye yardımları ulaştırmak için Akçakale sınır kapısını açma gayreti içinde olduğunu, BM Güvenlik Kurulu'ndan bununla ilgili olumsuz bir karar çıktığını, bu kararı olumlu hale çevirmek için görüşmelerin sürdüğünü kayedetti. Erdoğan, 'Ülkemizden Suriye'ye yönelik insani yardımlar için yeni kapılar açılmasının gayreti içindeyiz, bu yöndeki çabalarımızı istediğimiz neticeyi alana kadar sürdüreceğiz. Suriye meselesi insanlığın zalim ile mazlum arasında safını seçmesini gerektiren bir safhaya ulaşmıştır' dedi.
'TÜRKİYE MÜDAHALE ETMESEYDİ, HAFTER ÜLKEYİ ELE GEÇİRMİŞTİ'
Erdoğan, Libya'nın asırlar boyunca Osmanlı'nın önemli bir parçası olduğunu söyledi. Erdoğan, 'Bunun için Libya'da yaşananlara kayıtsız kalamayız. Kimse bizden ülkemizden yardım isteyen Libyalı kardeşlerimize sırtımızı dönmemizi bekleyemez. Libya'da darbeci Hafter'e tabi olmayan topluluklar var. Bunlar arasında sayısı 1 milyonu aşan Osmanlı bakiyesi Köroğlu Türkleri de bulunuyor. Türkiye'nin zor günlerinde destek veren Libya halkının yanında olmamız gerekiyor. Gazi Mustafa Kemal'in Libya'daki mücadelesi de mi size bir şey anlatmıyor? Libya'nın Kıbrıs Harekatı'nda ülkemize verdiği desteği de mi unuttunuz? Şu anda 'Libya'da ne işimiz var?' diyenler unutmayın bunlar siyasetin cahilidir. Bunlar aynı zamanda tarih cahilidir, inanın 'Libya nerededir?' diye sorun, onu da bilmezler. Belki Eymir Gölü'nü gösterirler. Türkiye'nin Libya konusunda ortaya koyduğu net tavrın Akdeniz'deki siyasi ve ekonomik oyunları bozma yanında işte böyle daha derin bir arka planı vardır. Açık konuşmak gerekirse, şayet Türkiye müdahale etmeseydi, bugün darbeci Hafter tüm ülkeyi ele geçirmiş, Libya halkının tamamı zulmün pençesine düşmüş olacaktı' diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye ve Rusya'nın inisiyatifiyle başlatılan ateşkesi yazılı hale getirmek için dün Moskova'da yapılan görüşmeleri hatırlatarak, anlaşmayı imzalamayan Hafter'i eleştirdi. Erdoğan, 'Trablus hükümeti son derece yapıcı ve uzlaşmacı bir tavır sergiledi. Sarrac'ın liderliğindeki Trablus Hükümetinin bu tutumuna rağmen darbeci Hafter ateşkesi imzalamaya yanaşmadı. Önce evet dedi, ama sonra ne yazık ki Moskova'yı terk etti, Moskova'dan kaçtı ve imzalamadı, ama heyetimiz oradaki o dürüst duruşunu sergileyerek arkadaşlarımız imzasını attı ve şu anda belge, evrak her şey bizim elimizde, biz görevimizi yaptık. Şimdi bundan sonrası Sayın Putin ve ekibine aittir. Biz hiçbir zaman söylediğimiz sözü inkar etmeyiz ve burada da söylediğimiz sözün sonuna kadar arkasında durduk. Ama ne yazık ki darbeci Hafter burada kalktı, masada bir yalan darbesi yaparak Moskova'yı terk etti. Darbeci Hafter'in ortaya sürdüğü şartlar zaten gerçek yüzünü ve asıl niyetini gösteriyor. Daha önceki anlaşmalardaki sicilinin hiç de iyi olmadığını gayet iyi biliyoruz. 2015'deki anlaşmada işine gelen kısımları uygulayıp, diğer kısımları tanımayan bir zihniyetin bugün ateşkesi reddetmesi şahsen bizi hiç de şaşırtmadı. Ancak bu defa geçmişten farklı olarak işin içinde Türkiye var. Her şeye rağmen dün Moskova'da yürütülen görüşmeler darbeci Hafter'in gerçek yüzünü uluslararası kamuoyuna göstermiş olması bakımından olumlu buluyoruz' diye konuştu.
'HAFTER'E HAK ETTİĞİ DERSİ VERMEKTEN GERİ DURMAYACAĞIZ'
Erdoğan, Pazar günü Berlin'de yapılacak Libya Konferansı'na Türkiye, Almanya, Fransa, İngiltere, Rusya, İtalya, Mısır, Cezayir ve Birleşik Aram Emirlikleri'nin liderler düzeyinde katılacağını, ABD başta olmak üzere diğer bazı ülkelerin alt düzeyde katılım göstereceğini, ayrıca BM, Avrupa Birliği, Afrika Birliği, Arap Ligi gibi uluslararası kuruluşlardan da zirveye katılımın beklendiğini ifade etti. Tunus ve Katar'ın da bu masada mutlaka olması gerektiğini ilgili taraflara bildirdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı, 'Uluslararası toplumun vicdanlı ve ahlaklı davranması halinde Libya'daki krizin kısa sürede sulh yoluna girmesi mümkündür. Ancak meseleye sadece petrol kaynaklarına hakim olma gözüyle bakılırsa daha çok kan akacak demektir. Önümüzdeki günlerde darbeci Hafter ile ülkenin meşru yönetimi arasında yapılacak tercihleri dikkatle takip edeceğiz. Ülkenin meşru yönetimine ve Libya'daki kardeşlerimize saldırılarını sürdürmesi halinde darbeci Hafter'e hak ettiği dersi vermekten de asla geri durmayacağız. Libya halkını özgürlüğe ve istikrara kavuşturana kadar bu coğrafyadaki varlığımız sürecektir' dedi.
'KANAL İSTANBUL ETRAFINDA 500 BİN KONUTA İZİN VERİLECEK'
Kanal İstanbul ile ilgili tartışmayı da değerlendiren Erdoğan, İstanbul Boğazı'ndan yılda ortalama 45 bin geminin geçtiğini, günde 500 bin kişinin iki yaka arasında taşındığını söyledi. Erdoğan, üzerindeki yük ve insan trafiği baskısı her geçen yıl artan boğaza alternatif olarak Kanal İstanbul projesinin ortaya konduğunu vurgulayara, 'Bugüne kadar jeolojik, jeoteknik, hidrolojik araştırmalar, dalga ve deprem analizleri, trafik etüdleri, proje hazırlığı, altyapı deplase ihtiyaçları, çevresel etki çalışmaları gibi süreçleri tamamladık. Bu çalışmalarda 11 farklı üniversiteden ve çeşitli kamu kurumlarından 34 ayrı bilim dalına mensup 200'ün üzerinde bilim insanı görev aldı. Kanal için belirlenen 5 farklı güzergahtan en uygun olanı üzerinde karar verildikten sonra 304 ayrı noktada 17 binin metrenin üzerinde sondaj yapıldı. Güzergah boyunca 248 jeofizik etüd gerçekleştirildi. Mühendislik ve ÇED çalışmalarının tamamlanmasıyla bugünkü aşamaya gelindi. Kanal çalışma alanı 152 milyon metrekareyi bulurken bunun yaklaşık üçte birinde kamulaştırma ihtiyacının olduğu görüldü. İnşa maliyeti 75 milyar lira olarak hesaplanan Kanal İstanbul bünyesinde 2 liman, 1 yat limanı, 1 lojistik merkezi, 7 köprü, 2 demiryolu hattı, 2 hafif raylı sistem hattı yer alacak' diye konuştu.
'500 BİN KİŞİLİK KONUTA İZİN VERİLECEK'
Kanal etrafında büyük bölümü de kentsel dönüşüm çerçevesinde sadece 500 bin kişilik konut alanına izin verileceğini kaydeden Erdoğan, 'Bu 500 bin kişi İstanbul'a dışarıdan gelmeyecek. Şehrin kendi içinde bir yerleşim hareketliliği olacak. İnşaat sürecinde ortaya çıkacak hafriyat bu projeye mahsus bir yöntemle değerlendirilerek şehrin olumsuz etkilerden korunması da sağlanacak. Bu tüm unsurları ve boyutlarıyla iyi çalışılmış, her ayrıntısı düşünülmüş bir projedir. Böyle zincirleme yapmakla bunu engelleyemezsiniz. Projesin inşasında finansmanında herhangi bir sıkıntı sorun yaşamayacağımıza inanıyoruz. Bizim işimiz eser üretmek, onların işi boş boş konuşmaktır. Kanal İstanbul'a karşı çıkanların hiçbiri bu projenin aslında ne olduğu konusunda en küçük bir bilgileri, fikirleri de bulunmuyor' ifadelerini kullandı.
'AVRUPA YAKASINDAKİ EN BÜYÜK HASTANEMİZ OLACAK'
Erdoğan, geçmişte yine itiraz edilen büyük projeler arasında yer alan Marmaray'dan 1 günde geçen yolcu sayısının 500 bini bulduğunu, açıldığı tarihten bu yana toplamda geçen yolcu sayısının ise 440 milyona ulaştığını kaydetti. İstanbul Havalimanı'nı 51 milyon insanın kullandığını belirten Erdoğan, İstanbul İkitelli'de inşa edilen 2 bin 600 yatak kapasiteli şehir hastanesi için AK Partili belediyenin raylı ulaşım sistemi sözü verdiğini, ancak yeni seçilen belediye başkanının 'yapmam' dediğini dile getirdi. Erdoğan, 'Yav istediğin kadar 'yapmam' de, biz o projeyi de hayata geçireceğiz, onu da süratle yapacağız. Çünkü bu bizim milletimize verilmiş bir sözümüzdür. Sen bunu nasıl engellersin? Buna senin gücün yeter mi? İnşallah bu hastanemiz de bu yıl sonuna kadar devreye giriyor ve İstanbul'un Avrupa yakasındaki en büyük şehir hastanemiz olacak. Kendi ülkesinin başına bir musibet gelmesi için gece gündüz hevesle bekleyen bu hastalıklı zihniyete hak ettiği dersi her zaman olduğu gibi milletimiz inşallah 2023 ve 2024'te sandıkta verecektir. Türkiye'nin tüm büyük projelerini olduğu gibi Kanal İstanbul'u da engellemek isteyenlere rağmen bu abide eseri ülkemize kazandıracağız' diye konuştu.
'SİZ KENDİNİZ TİYATROSUNUZ'
PKK terör örgütüyle mücadeleye de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun eşinin cezaevindeki HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın kitabından uyarlanan tiyatro oyununu izlemesini de eleştirerek, 'Diyarbakır anneleri evlatlarına kavuşmak için yaktıkları ışıkla terör örgütünün işte bu karanlık yüzünü ifşa ettiler; ama bakıyorsunuz ki ana muhalefet ile bunların ikizi durumunda olan malum partiyle tiyatro izliyorlar, kimin eserini orada canlandırıyorlar? Şu anda terörden cezaevinde yatan şahsın eserini orada sergileyerek kalkıp bunu birlikte izliyorlar. Zaten bunlar dün Ankara'dan İstanbul'a da beraber yürümemişler miydi? Hani diyordu ya 'tiyatro' diye, yav siz kendiniz tiyatrosunuz. Eğer sıkıyorsa çık Diyarbakır'a git oradaki annelerin gözyaşlarına ortak ol, onların yavrularını dağa, beraber omuz omuza dirsek temasında yürüdüklerin kaçırdı. Hadi git oraya. Niye gidemiyorsun? Öyle bir şey yapamaz. Onların böyle bir derdi, sıkıntısı yok. Onlar sadece işte katillerle, zalimlerle beraber omuz omuza yürürler. Ana muhalefetin başı ise hala onları savunmaya devam ediyor' diye konuştu.
Bazı gazilerin vazife malulü aylığı ile teknik sıkıntılarının çözümü için gereken yasal düzenlemenin Meclis'e en kısa sürede geleceğini müjdeleyen Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kurulan Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı için de 'Yönetimi de bu arada oluşturuldu. Şehit yakınlarıyla gazilerimiz aileleri için kullanılacak kaynak da vakfımızın hesabına aktarıldı. İnşallah bundan sonra şehit yakınlarımız ve gazilerimiz ile ailelerine verilecek hizmetler bu vakıf üzerinden yürütülecek' bilgisini paylaştı.
Grup toplantısından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'ye katılan Kayseri'nin İncesu ilçesinin İYİ Partili Belediye Başkanı Mustafa İlmek, Osmaniye'nin Hasanbeyli ilçesi Saadet Partili Belediye Başkanı Selahattin Denizoğlu, Osmaniye'nin Düziçi ilçesi Böcekli beldesinin CHP'li Belediye Başkanı Doğan Öztürk, Elazığ'ın Keban ilçesinin Bağımsız Belediye Başkanı Fethiye Atlı ve Erzurum'un Olur ilçesinin Bağımsız Belediye Başkanı Sıddık Demircan'a rozetlerini taktı.