İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasındaki mesajlardan satır başları:
Artık beş devlet bir milletiz. Bölgede güçlenerek yürüyeceğiz. Türk Konseyi artık daha da güçlenmiş oldu. Bundan böyle Avrupa'nın içinde de Türk Konseyinin bir iletişim merkezi oluşmuş oldu. Türk konseyi koordinasyon komitesinin kurulmasını kararlaştırdık. Meclis gündeminde de çok önemli hazırlıklarımız bulunuyor. Yargı reformunda çalışmaları da titizlikle takip ediyoruz.
Ancak bir parantez açmak istiyorum, milletvekili arkadaşlarımın meclisteki toplantılara katılımında zayıf kaldığını öğrendim. Burada hassas olmamız lazım. AK Parti güçlü bir partidir çalışarak büyüyeceğiz. Meclis'i etkin şekilde çalıştırmakta kararlıyız. Arkadaşların sizleri bahçelerden toplayıp gruba getirmemesi lazım bunu özel bir rica olarak söylüyorum.
Suriye'de 9 Ekim saat 16.00'da başlattığımız Barış Pınarı Harekatı başarı ile devam ediyor. Bu işin bölücü terör örgütü ile mücadele bakımından yaklaşık 40 yıllık Suriye tarafından da yaklaşık 8 yıllık mazisi var. Bu noktaya bir anda gelmedik.
Ülkemiz her hal ve şart altında müttefiklik hukukunun gereğini yerine getirmiştir. Ama müttefiklerimizin başka işler çevirdiği ortaya çıktı. Türkiye'nin tavrı barıştan yana olmuştur böyle de olacaktır. Suriye meselesi Kuzey Afrika ve Orta Doğu'nun yeniden dizayn edilmesinin ürünüdür.
Ezilen dışlanan Kürt kardeşlerimize Türkmen kardeşlerimize hakkaniyetle davranılması konusunda ısrarcı olduk.
Suriye'de baskı zulüm kan hakim oldu. Suriye dışına çıkan 6 milyon Suriyeli'nin 4 milyonu bize geldi. Tamamına yakını Arap olan bu mülteciler bize maalesef ifadeyi kullanmakta bile edep ettiğim Arap Ligi'ne hiç yakışmıyor. Ey Arap ligi acaba siz ne kadar Suriyeliyi kabul ettiniz. Siz Suriye'yi Arap Ligi'nden çıkardınız. Şimdi de Türkiye'ye hakaret etmek için Suriye'yi almak gibi bir projeyi hayata sokmaya çalışıyorsunuz.
Arap Birliği'nin bir kuruş desteği var mı AB'nin 3 milyar Euro verdiği destek var, 6 milyar Euro söz vermişti. Bizim yaptığımız harcama ise 40 miyar Euro'yu aşmıştır.
DEAŞ'ı destekleyen maddi olarak yönlendiren ülkeler karşımıza DEAŞ'ı düşman olarak çıkıyor. DEAŞ'ın bölgemizde çöküşünü başlatan ise yine biz olduk. Nerede başlattık bunu, El Bab'ta. Bu harekatta 3 bin teröristi etkisiz hale getirerek DEAŞ balonunu söndürdük.
Müttefikle Türkiye yerine terör örgütleriyle hareket etmeyi tercih ettiler. Hala onlarla beraberler. Teröristler Fransa'da bir eylem yaptığında tüm dünya ile birlikte biz de oradaydık. Buna karşılık DEAŞ'ın ülkemizde pek çok düzenlediği saldırının ardından yanımızda kimseyi bulamadık.
Avrupa'da Amerika'da yazılan senaryoda bize biçilen role teslim olacaktık ya da mücadele edecektik. Türkiye'nin mazisinde teslim olma seçeneği asla olmamıştır. Biz milletimizle birlikte mücadele bayrağını yükselttik. Ya istiklal ya ölüm diyerek devletini kurmuş bir millete de zaten başka türlüsü yakışmazdı.
Meselenin DEAŞ değil hele PKK hiç değil sadece bölgemize yönelik bir projeyi hayata geçirme olduğu çok açık. Barış Pınarı harekatını yürütüyoruz. Dirençle hatta saldırıyla karşı karşıyayız. Bu harekatı durdurun diyorlar. Ama bugüne kadar bizi teröristler tarafından ülkemize atılan havan ve roketler için üzüntülerini bildirmek için kimse aramadı. Bunlara güvenilmez.
Bugün sivil kayıpları hakkında dem vuranların geçmişte hiç sesi çıkmıyordu. Bunlar ummuyordu. Türk ordusunun bu kadar süratle mesafe alacağını ummuyorlardı baktılar ki süreç tersine döndü şimdi aramaya başladılar.
Ey batı, ey Arap Ligi, Ey azıcık da olsa vicdan sahibi ülkeler bu devran elbet dönecek.