OMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Kemal Özkurt, çevresel faktörlerin ve iklim değişikliklerinin tarihi eserleri ve sanat eserlerini olumsuz etkilediğini söyledi.

Çevre kirliliğinin evrensel bir durum olduğunu, tarihi eserleri çevre etkilerinden korumanın yolunun, ölçülü ve dengeli tüketim sayesinde olabileceğini belirten Doç. Dr. Özkurt, 'İnsan tükettiği her şeyi ölçülü ve dengeli tüketirse, tabiat bunu kendi kendine absorbe eder.

İnsan olarak kendimiz ve insanlık için istemediğimiz hiçbir şeyi tarihi eserler için de istemeyeceğiz. Ölçülü davranacağız. Aksi takdirde, kimlik kartlarımız olan tarihi eserlerimizi, yakın tarihte kaybedeceğiz' diye konuştu.

'SELÇUKLU'NUN BAŞKENTİ KONYA'NIN KİRLİ OLMASI ÜZÜCÜ'

Çevre sorunlarının günümüzde artarak ilerlediğini ve bu ilerlemenin tarihi eserlere de yansıdığını söyleyen Doç. Dr. Özkurt, 'Bütün yüzyıllarda tarihi eserler, sanat eserleri çevreden etkileniyordu.

Fakat günümüzde artan bir hızla etkilenmeye başladı. Malzeme ahşap veya taş, ne olursa olsun, bir mimar, usta veya sanatçı bir eseri meydana getirirken o çevrede bulunabilecek, çevrenin iklim şartlarına uygun malzemeyi tercih ediyor. Fakat bizler, çevreyi kirleterek iklim değişikliğine sebebiyet verdiğimizde malzemeler, değişen iklim şartlarına uymakta zorlanıyor ve deformasyon hızla artmaya başlıyor.

Üzülerek bahsetmek lazım ki çevre kirliliğinde Türkiye dünyada 50'li sıralarda yer alıyor. Biz daha temiz bir ülke olmalıydık. Çevre kirliliği sadece bizim sorunumuz değil, evrensel bir sorun. Mısır piramitlerinde ciddi manada çevre kirliliğinin etkisi var. Babürlülerin, Hindistan'daki anıt mezar denildiğinde akla gelen ilk eserlerinden bir tanesi olan Tac Mahal'in, beyaz mermer yapısında kararmalar, sararmalar meydana gelmeye başlıyor. Buna karşı dikkatli ve uyanık olmalıyız' ifadelerini kullandı.

'RESTORASYONLAR DA ESERLERE BİR MİKTAR ZARAR VERİYOR'

Tarihi eserlerde yapılan restorasyonların da tarihi eserlere bir miktar zarar verebileceğini söyleyen Doç. Dr. Özkurt, 'İnsanımızın etkilendiği her türlü çevre kirliliği doğrudan belki de kat kat fazla bir şekilde sanat eserlerini etkiliyor. Anadolu'daki varlığımızın tapu senetleri olan sanat eserlerimizi en az kendimiz kadar korumak zorundayız. Bugün dünyanın neresinde olursa olsun bir ülkede meydana gelen kirlilik, bütün ülkelerdeki sanat eserlerini etkiliyor. Kutsal kitabımız tabiatta bir dengenin olduğunu, bu dengeyi bozmamamız gerektiğini ve bu denge eğer bozulursa bunun uzun vadeli sonuçları olacağını söylüyor.

Bu uzun vadeli sonuç çevre felaketleri ve insanların etkilenmesidir. Bu anlamda tarihi eserlerimizi restore etsek bile her restorasyon o tarihi esere bir miktar zarar veriyor' dedi.

Editör: Haber Merkezi