İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa (İÜC) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı ve Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sait Gönen, bayramda tüketilen şerbetli tatlıların, şeker ve çikolataların kan şekeri düzensizliklerinin en önemli nedeni olduğunu belirterek, '(Diyabetli) Hastaların kan şekerleri çok yüksek veya çok düşük olabiliyor. Bu durumda koma dahil çok ciddi komplikasyonlar oluşabilir. Bu nedenle şerbetli tatlılardan kesinlikle uzak durulmalıdır.' dedi.

Diyabet hastalarının bayramda nasıl beslenmeleri gerektiğine ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Gönen, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında Ramazan Bayramı'nda uygulanacak sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle diyabet hastalarının evde geçirecekleri süreyi yeme dürtüsü ile atlatmak isteyebileceklerini ancak bilinçsizce yemek yemenin, kan şekerini kontrol etmede güçlüğe neden olabileceğini söyledi.

Kan şekerinde oluşabilecek önemli oynamaları engellemek için öğün atlanmaması ve bir öğünde fazla yemek tüketiminden uzak durulması gerektiğini aktaran Gönen, genellikle 3 ana ve 3 ara öğün yapılmasını tavsiye etti.

Bol su tüketilmesini, lifli gıdalara ağırlık verilmesini ve tuz tüketiminin azaltılmasını öneren Gönen, 'Şekerli yiyecek ve içeceklerden kesinlikle uzak durulmalı. Beyaz ekmek tüketiminden kaçınılmalı ve daha çok çavdar ve yulaf ekmeği tüketilmeli. Bayram sofralarında önemli yer tutan hamurlu ve şerbetli tatlılardan uzak durulmalı. Kızartma yerine haşlanmış gıdalar tercih edilmeli. Diyabet hastalarının evde kalmaları tamamen hareketsiz olacakları anlamına gelmez. Bu süreçte evde de uygulanabilecek basit egzersizleri yapabilirler.' ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Gönen, oruç tutması hekimince mazur görülmemiş diyabet hastalarının bu dönemde yeme zamanları ve sıklıkları ile ilaç alım saatleri değiştiği için ramazan sonrasında da bazı noktalara dikkat etmeleri gerektiğini belirtti.

Ramazandan sonra bir rahatlama süreci yaşanabildiğine dikkati çeken Gönen, 'Hastalar bu dönemde diyetlerine dikkat etmeden çok düzensiz yemek tüketebiliyor. Ramazan ayından sonra yine 3 ana ve 3 ara öğün düzenine geçmeleri gerekiyor. Daha çok lifli gıdaların tüketilmesi, karbonhidratlı ve yağlı gıdaların tercih edilmemesi gerekiyor. Ramazandan sonra metabolik durumları değişmiş olabilir. İlaç dozları fazla veya yetersiz gelebilir. Bu nedenle ilaç dozları doktor kontrolünde yeniden düzenlenmelidir. İlaç alım zamanları ise eski düzene göre olmalıdır.' diye konuştu.

'Mor baklava ile kan şekeri arasındaki ilişkiye yönelik yeterli veri yok'
Prof. Dr. Sait Gönen, bayramda tüketilen şerbetli tatlılar, şeker ve çikolataların kan şekeri düzensizliklerinin en önemli nedeni olduğunu belirterek, 'Hastaların kan şekerleri çok yüksek veya çok düşük olabiliyor. Bu durumda koma dahil çok ciddi komplikasyonlar oluşabilir. Bu nedenle, şerbetli tatlılardan kesinlikle uzak durulmalıdır. Önermediğimiz halde tüketmek isterlerse de daha çok hafif sütlü veya meyveli tatlılar tercih edilmelidir.' dedi.

Diyabet hastalarının da tüketebileceği iddiasıyla satışı yapılan mor baklava ve diyet baklava gibi tatlı türlerini değerlendiren Gönen, hastalara şu uyarılarda bulundu:

'Genel olarak şu anki teknoloji ile bu tarz besinlerin üretilmesi mümkün olabilir. Ancak mor baklava özelinde konuşulacak ise ahududu, incir, kırmızı lahana gibi mor sebze ve meyve özlerinden üretilen bir baklava çeşidi. Bu baklava çeşidinin kan şekerini artırmadığı iddia edilmektedir. Ancak bu baklava çeşidi hayatımıza yeni girdi. Şu anda bu baklava ile kan şekeri arasındaki ilişkiye yönelik yeterli veri yok. Meyve özlerinin fruktozdan zengin olduğunu, fruktozun da kan şekerini glukoz gibi yükselteceğini ve yağ dokusunu artıracağını bilmemiz gerekir. Öncelikli tavsiyemiz hastaların genel olarak şekerli ve unlu gıdalardan uzak durmasıdır. Hastalar mor baklava ve buna benzer gıdaları yemek isterlerse az miktarda tüketmeleri, doyumluk değil tadımlık yemeleri tavsiye edilir.'

Bu süreçte diyabet hastaları kadar yakınlarına da büyük görevler düştüğünü vurgulayan Gönen, hasta yakınlarına diyabetli hastalarını yakından takip etmelerini ve diyet konusunda sürekli motive etmelerini tavsiye etti.

Editör: Haber Merkezi