Karadenizli sanatçı Gökhan Birben, geçtiğimiz hafta Ermenistan'da yaşayan Türklerin isteği üzerine konser vermek için Erivan kentine gitti. Buradaki konser dönüşü sosyal medyada eleştirilere uğrayan Birben, konuyla ilgili bir basın açıklaması yaptı.
Sanat alanı güzellik alanı olduğunu vurgu yapan Birben, 'Camiyi ziyaret eden bir hristiyan, ruha dokunan sözler ettiğinde cemaatle bir bağ kurmuş olur. Cem evini ziyaret eden tanınmış sünni kişi veya Çanakkale şehitliğine gelip duygulu sözler söyleyen Anzak'da aynı etkiyi uyandırır. Kurulan duygusallık, o an ve mekana bağlıdır. Tıpkı benim Erivan konserimdeki atmosfer gibi. Erivan'da yapmış olduğum konser öncesinde, buradakine benzer ama ters yönde kısa bir gerginlik yaşamış ve sahneye çıktığımda önce buna değinmiştim. Orada yaşanan şeyin ayrıntısına girmeyeceğim. Konserden sonra ülkemizde bana karşı yapılanların neredeyse birebir yansımasıdır. Hem orada varlar, hem burada varlar ve birbirlerine çok benziyorlar. Yani dünyanın geldiği şu yirmi birinci yüzyılda, hayata sadece ırk ve soy gözlüğüyle bakanların anlamsız hezeyanları. Orada yaşanan şeye yönelik sahnede kurmuş olduğum bazı cümleler, belli ki bazı Hemşinli dost akraba ve köylülerimi üzmüş. Bunu, gelen tepkilerden ve küfürlü sataşmalardan anlıyorum. 'Üzüldüğü için' bana tepki gösteren ve bunu adeta bir kampanyaya dönüştüren bazı isimlerin, Avrupa'da bir ülkeden vatandaşlık alabilmek uğruna geçmişte 'Hemşinli Ermeni olmam nedeniyle Türkiye'de baskı altındayım' diyen kişiler olduğunu görüyorum ve ben de buna çok 'üzülüyorum' ve ayıptır diyorum' ifadelerine yer verdi.
'HALK ŞARKILARI ANONİMDİR'
Erivan konserinde sahnedeyken kısa konuşmasında ninesinden bir örnek verdiğine değinen Birben, 'Duyduğum çok eski bir Hemşin'ce duadan söz ettim. Evet arkadaşlar bu dualar şimdi yok, ama eskiden vardı. Konser verdiğim salon, Hemşin'den giden ailelerin devamı olan insanlarla dolu idi. Onlar da Hemşinliydiler. Söylediğim türkülerin ruhunda ortak duygularımız var. Şu anda farklı diller konuşuyor olsak bile, 300 sene önce anlaştığımız ortak bir dil vardı elbette ki. Halk şarkıları anonimdir, yüz yıllar öncesinden bize seslenirler. Bizi yüz yıllar önceki duygularda buluştururlar. Şu anda ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım ve bu bana yetiyor ve bununla her yerde gurur duyuyorum. Erivan'daki Hemşinliler de Ermenistan Cumhuriyeti vatandaşıdırlar ve o da onlara yetiyor. Fakat hayata sadece ırk ve soy kapısından bakanlara hiçbir şey yetmiyor ne yazık ki' diye konuştu.
'KENDİLERİNİ 'BEKA KOMİSERİ' GİBİ GÖRENLERE İSE HİÇ ÜZÜLMÜYORUM'
Kendisini ülkesini seven ve doğduğu yörenin müziğini yapan bölgesine aşık bir müzisyen olarak tanımlayan Birben sözlerini şöyle tamamladı:
'Sahne atmosferinde, yüzlerce kez okuduğum bir şarkıyı bile unuttuğum anlar olmuştur. O an öyle bir andır, o sahne öyle bir sahnedir. Sanat alanı provokasyon üreten bir alan değil, duyguların zirveye taşındığı yerdir. Futbol maçlarında rakip ülke takımına ait ulusal marşı ıslıklayanların alanı sanat alanı değildir. Ben ne Amerika'da yaşıyorum ne uzayda. Köyümde yaşıyorum ve hiç kimse benim bu coğrafyaya olan sevdamı sınayamaz. İstersem Atina'da konser yaparım, istersem Şemdinli'de, istersem Çamlıhemşin'de yaparım. Erivan'da konser vermiş olmam niye bu kadar dokunuyor? Şundan çok eminim; Türkiye hükümeti ve Ermenistan hükümeti arasında sıcak bir hava esmeye başlasa ve kapılar açılsa, herkes birbirine gülümsemeye başlasa, yeni durumdan ilk önce bana saldıran kişiler nemalanmaya çalışacaklardır. Sözlerimin bazı kimseler tarafından kullanılabileceğini düşünmeliydim, benim hatam budur. Mal bulmuş mağribi gibi ortaya atlamak için fırsat kollayanların olabileceğini düşünmeliydim. Ben de buna üzülüyorum. Estirilen rüzgarın doğru mu yanlış mı olduğuna bakmadan hemen o rüzgara kapılan ve hatta ellerini ovuşturan 'tanıdıklara' da üzülüyorum. Bu ülkeyi yöneten bir hükümet ve onun bağlı bulunduğu bir devlet olmasına rağmen, kendilerini 'beka komiseri' gibi görenlere ise hiç üzülmüyorum, çünkü başka bir şey olacak malzemeden yoksunlar. Yazık!'