Binanın 25 yıl önce yapıldığını anlatan Yazıcı, 'Güneşli havada gelip, derede 2 teneke su varken ölçüm yapıp, 12 metrelik dere yatağı üzerine, 6 metrelik köprü yaptılar. Yatağı daralan dere taşınca köprünün altını tıkıyor, her defasında çevreyi su basıyor' dedi. Belediye Başkanı Musa Süreyya Balcı ise binanın kaçak olduğunu belirterek, sahibinin ruhsat başvurusunun her defasında reddedildiğini açıkladı.
Rize'de dün şiddetli yağmur sonrası meydana gelen sel ve heyelanların ardından bölgede temizlik ve hasar tespiti başlatıldı. AFAD, İl Özel İdaresi, Karayolları ve Devlet Su İşleri (DSİ) ekipleri de bölgede çalışma ve incelemelerini sürdürüyor. DSİ ekipleri sel taşkını sonrası tıkanan dere yataklarını, İl Özel İdaresi ekipleri de kapalı köy yollarını açmak için mücadele veriyor.
BALÇIK TEMİZLİĞİ BAŞLADI
Sel sularının çekildiği yerleşim yerlerinde ise geriye balçıkla kaplanan ev ve iş yerleri kaldı. Vatandaşlar, temizlik çalışmasına başladı. Muradiye beldesi Kömürcüler köyünde tarihi olduğu gerekçesiyle kaldırılmayan Dereboyu Deresi üzerindeki köprü, taşkına neden oldu. Taşkınla ev ve iş yerleri sular altında kaldı. Merkeze bağlı Ambarlık köyünde de Çaykur'a ait çay fabrikası balçıkla kaplandı. Üretimin durdurulduğu fabrikada temizlik çalışması başlatıldı.
'ÖNLEM ALINMALI'
Kömürcüler köyünde evinin zemin katını su basan Köksal Yazıcı, 3 yıldır aynı olayla karşılaştıklarını belirterek, 'İleride, alçak olan köprü, tarihi diye kaldırılmadı. Taşkında altı tıkanan köprü nedeniyle sürekli sel baskınına uğruyoruz. Yetkililer kaldıramıyorsa ben dinamitle kaldırayım. Bu nasıl bir köprüdür? Kaldırılamıyor' dedi. Songül Kabil de köprünün kaldırılmaması nedeniyle sel baskınları yaşadıklarını belirterek, 'Burada ihmal var. İhmal nedeniyle bu cezayı çekiyoruz. 3 yıldır art arda bunu yaşıyoruz. Günahtır bize. Bize bir imdat yetişsin. O köprünün cezasını biz çekiyoruz' diye konuştu.
BİNA SAHİBİNE GÖRE SORUN KÖPRÜDE
Muradiye beldesi Kömürcüler köyünde dere yatağında yer alan ve selde tedbir amacıyla boşaltılan 7 katlı binanın sahibi Mustafa Yazıcı, kendisini savundu. Binasını 25 yıl önce inşa ettiğini anlatan Yazıcı, 12 metre olan dere yatağının daraltılarak, 10 yıl önce köprü inşa edildiğini belirtti, taşkınlarda köprünün altının tıkanması sonucu sel baskını meydana geldiğini söyledi. Yazıcı, 'Güneşli havada geldiler, derede 2 teneke su varken ölçüm yapıp gittiler. 'Hazır köprü projesi' dediler, burada uyguladılar. Dere taştığı zaman köprünün altı tıkanıyor, sel basıyor. Bu köprü yapıldıktan sonra bu olaylar yaşanmaya başlandı. Dere üzerinde tarihi eser diye yatağı kapatan köprü yıkılmadı. Bunun neresi tarihi eser? Benim binamda bir sıkıntı yok. Dereye yapılan köprü benim evimi tehlikeye atıyor. Masa üzerinde yapılan projeyi gelip burada uyguluyorlar. Doğa da masa üzerinde yapılan projeyi bu hale getiriyor' dedi.
KÖY MUHTARI: ARAZİ YOK, MECBUR DERE YATAĞI TERCİH EDİLİYOR
Kömürcüler Köyü Muhtarı Ekrem Yazıcı ise dere yataklarına çok eskiden evler yapıldığını belirterek, 'Elbette bu iyi bir şey değil. Devletin bunlara acil önlem alması lazım. Kuvvetli yağmurda dereler taşıyor, köprü altları tıkanıyor, evleri su basıyor. Bölgemiz dik. Yamaçta ev yapmak yerine düz olan dere yataklarına ev yapmak tercih ediliyor. Mecbur kalarak yapılıyor. Arazi yok' dedi. Yazıcı, evlerin en azından dere yatağından 10-15 metre uzakta yapılması gerektiğini söyledi.
DOÇ. DR. AKGÜN: SEL VE HEYELAN ZARARLARINI ÖNLEMEK MÜMKÜN
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Uygulamalı Jeoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi ve KTÜ Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Aykut Akgün, bölgedeki sel ve heyelanları değerlendirdi, vatandaşlara uyarılarda bulundu. Doç. Dr. Akgün, 'Bölgede görülen heyelan ve sel aslında doğal süreçler. Bunları ve oluşumlarını engellemek aslında mümkün değil. Ancak bunların insanlar ile etkileşime geçtikleri noktada insana verebilecekleri zararı azaltmak ya da bunları önlemek mümkün. Dolayısıyla bir doğal olayı engelleyemezsiniz ama o doğal olayının insana verebileceği zararı ve bunların önüne geçebilir ya da azaltabilirsiniz. Bilimsel ve mühendislik faaliyetler bunun için önemli veriler sunmaktadır. Onun için doğal olayla doğal afeti ayırt etmek gerekir. Doğu Karadeniz'de en çok etkilendiğimiz olaylar; sel ve heyelan. Burada her iki olayı da tetikleyen faktörlerin başında yağış geliyor' dedi.
'YANLIŞ YER SEÇİLİYOR'
Bölgede yerleşim yerlerinin seçilirken bilimsel kriterlere ve mühendislik ölçütlerine uygun davranılması gerektiğine de dikkat çeken Doç. Dr. Aykut Akgün, şunları ifade etti:
'Bir defa yanlış yerleşim yeri seçilmektedir. Özellikle dere yataklarına yerleşim kurulması ve binaların, fabrika ve benzeri alanların kurulması sel olayında ciddi can ve mal kaybına neden olmaktadır. Heyelanlarda hemen hemen durum aynıdır. Heyelanlarda, heyelana duyarlı alanlarda, öncelerden herhangi bir ön kestirim yapmadan bir yerleşim kurulması ya da bir yol açılması, kazı yapılması, o kütlenin harekete geçmesi dolayısıyla da zarara sebebiyet veriyor. Burada genel olarak yapılması gerek çok basit. Yerleşim yerlerinizi seçerken bilimsel kriterlerine ve mühendislik ölçütlerine uygun davranılması gerekiyor. Bu yapıldığında afet olaylarında yaşanılanlar azalabilir. Yerleşim alanlarıyla ilgili planlamalarda mutlaka uzmanlardan fikir alınması gerekiyor. Bu konuda AFAD ciddi bir çaba içerisinde. Planlamalar yapılırken ön değerlendirmelerin yapılması ve ortaya çıkabilecek sonuçlar itibarıyla bu planlamaların yapılması son derece önemlidir. Bu sayede can kaybı yaşadığımız olayların önüne geçilmiş olacak. Yoğun yağışların olduğu dönemde yapılan uyarılar sonrasında da eğer vatandaşlar bulundukları yerin heyelana karşı duyarlı bir alan olduğunu biliyorsa bu durumda muhakkak tetikte olmaları gerekir.'