Başkan Kara, çaysız bir Rize'yi düşünmek bile istemediğini belirtirken, şu ifadeleri kullandı:
'Yaşadığımız bölgede, şöyle dağlara taşlara baktığınızda dedelerimizin buraları hep temizlediklerini, çay seti yaptıklarını görüyoruz. Her tarafı çaylık haline getirip hazır halde bize emanet etmişler. Bize sadece toplaması kalmış. Ancak bugün toplama konusunda bile sıkıntılar yaşadığımızı görüyoruz. Çay başlar başlamaz bu sıkıntılar da başlıyor. Maalesef çayımızı kesip satmak işi için garip bir acelecilik var.
60-70'li yıllarda 1 kg yaş çay ile 2-3 kg zeytin alınabiliyordu. Şimdi çayın değeri daha düşük. Bunun sebepleri nedir? Başta kalitesizlik tabi. Geçmişte insanlar bir kampanya süresince 45-50 gün çay toplardı. Şimdi bu azaldı. Azalınca da çayda kalite düştü. Eskiden hayvancılık da yaygın olduğu için çay bahçelerindeki otlar mutlaka kesilir, ahırdaki hayvanlara verilirdi. Şimdi bu otlar da toplanmadığı için çayı olumsuz etkiliyorlar.
Eskiden alımyerlerinde çay ile ilgili bilgilendirici afişler olurdu. Alım yerlerinde çay bohçalarımızı açardık. Bazen saatlerce seçtiğimiz olurdu. Hatta bazen çayı kötü olana diğerleri de yardım ederdi, birlikte seçilirdi. Bohça açılmayınca, çaya bakılmayınca işler değişti ve kalite de düşmeye başladı. Aslına bakarsanız çayı biz değersizleştirdik. Çaylıklarımızı sadece resim çektirmek için kullanır olduk.
Ne yapılması lazım; gübreyi doğru vermek lazım, çay diplerini havalandırmak lazım, bitkinin dibinin güneş görmesini kolaylaştırmak lazım. Sadece yüzeyde olan kısmı para olarak görmek doğru değil. Bizim bu çaya, tabiri caiz ise ölümüne sahip çıkmamız lazım. Aynı şekilde Çaykur'a da sahip çıkmamız lazım.
Bugün çayı bu bölgeden çekip çıkarırsanız geriye hiçbir şey kalmaz. Belki bir süre daha devam eder, birçoğunun evine emekli maaşı girdiği için; ondan sonra o da yok! Hep söyleriz, ekonomik krizler gelir geçer, ama Rize'ye uğramaz diye. İşte bu hep çayın sayesinde. Açıkçası çayın olmadığı bir Rize beni ürkütüyor.
Bu kampanyanın oldukça faydalı olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple Sayın Genel Müdür Vekilimiz Yusuf Bey'e de teşekkür ediyorum. Bugüne kadar belki birçok yönetici acaba üretici ne der diye bu tür işlere girişmedi. Ancak üreticilerimiz bu şekilde doğru bilgilendirildikten sonra ve gerek eğitim yolu ile gerekse de uygulamalarla bu iş çözülebilir. Bu tür faaliyetleri daha sık yapmak lazım. Bu doğrultuda biz de 'Hayde Çaya Bakalım' diyoruz.'