'Hayde Çaya Bakalım' kampanya ekibine açıklamalarda bulunan Basa, vatandaşlara çağrıda bulundu ve 'İnşallah tüm vatandaşlarımız da Hayde Çaya Bakalım derler' dedi.
Kendisinin de bir çay müstahsili olduğunu ve geçmişte çay toplamak için çokça bahçeye girdiğini vurgulayan Başkan Basa şu ifadeleri kullandı:
'Çay biliyorsunuz normalde aile tarımıdır. Şimdi çoğu üretici dışarda olduğundan dolayı toplayacağı çayı maalesef Gürcü işçilerle veyahut diğer işçilerle toplayıp satıyor. Bu da hem Çaykur'u hem özel sektörü zora sokuyor, çayın kalitesini düşürüyor. Aynı zamanda bu durum milli servet olarak baktığımızda olumsuzluk teşkil etmektedir. Eskiden çay elle toplanırdı, hem de taze olurdu, şu ana göre çok daha iyiydi. Bir de çay tarlalarının altı çapalanırdı, altına hayvan gübresi koyulurdu çoğu yerde. Şimdi çaya çok kötü davranılıyor. Gübre elle fırlatıldığından bir tarafa bir kilo gidiyor bir tarafa hiç gitmiyor. Gübre toprağa insin diye çaya çubukla vuruyor. Bunların olmaması lazım. Daha özenli olunması, gübrenin daha köke yakın atılması gerekiyor. Elle topladığımız dönemlerde 2,5 yaprak toplanır sonra üstü makasla düzeltilirdi. Artık düzeltme işlemini direk çaya uyguluyoruz. Dolayısıyla çaydaki çöp miktarı artıyor. Aynı çaylıktan kısa uzun demeden topluyoruz. Bu devletimize de zarardır. O zamanlarda alım yerine gelen bohçalar açılır ve seçilirdi. Şimdi son zamanlarda bakıyoruz seçtirme diye bir şey kalmadı. Çaykur vatandaşı zorda bırakmayacak şekilde çayı seçtirmeli. Tarlaların yaşlanması ve organik olmayan gübre kullanımı toprağın yapısını bitirdi. Vatandaş ne kadar gübre atarsam o kadar ürün alırım diye düşündü ve buna müdahale de edilmedi. Çay olmazsa hiç kimse evinden çıkamaz hale gelir. Çay şehrimizde yetiştirilmeye başlandıktan sonra evlerdeki çocuklar okumaya başladı. Her evde bir sigortalı var. Bu bize verilmiş bir nimettir ve bu nimeti kaybedersek insanlar dışarda bir çay içebilecek parayı bile bulamaz hale gelirler. Çayın yoğun yetiştirildiği bölgelerden çay getirsek bir tane çay satamayız. İnşallah bu duruma düşmeyiz. Bu konuda özel sektörün de elini taşın altına sokması lazım. Dışardan çay gelse onlar da biter. İçeriğini bilemem ama bir kanununun olması lazım ki düzenlensin. Hem özel sektörü hem Çaykur'u hem de vatandaşı koruyacak bir kanun çıkarılmalıdır. Rize'den çıkıp profesör olursa da doktor olursa da bunun sayesinde olmuştur. Çay olmazsa hangi parayla yapacaktık bunları. Çay bu bölgeyi seviyor. İnşallah vatandaşımız da çayın bu kıymetini bilir.'