2025 yılı, Ortadoğu'da çok önemli bir dönüm noktası olarak tarihe geçebilir. Hamas ve İsrail arasında varılan üç aşamalı ateşkes anlaşmasının gerçekleşmesi, sadece Gazze'deki çatışmaları durdurmakla kalmayacak, aynı zamanda bölgedeki güç dengelerini de yeniden şekillendirecektir. İşte anlaşmanın detayları ve Türkiye'nin bölgedeki rolü üzerine birkaç düşünce:
Üç Aşamalı Ateşkes Anlaşması
Hamas tarafından paylaşılan bir belgeye göre, İsrail ve Hamas arasında varılan ateşkes anlaşmasının ilk günü üç İsrailli kadın sivil rehine serbest bırakılacak. Bu, Gazze'de tutulan 33 rehinenin serbest bırakılmasını içeren ilk aşamanın sadece başlangıcı. Her hafta yeni rehinelerin serbest bırakılması ve karşılığında Filistinli mahkumların salıverilmesi, barışa yönelik önemli adımlar olarak öne çıkıyor.
İkinci aşamada, "askeri ve düşmanca operasyonların kalıcı olarak durdurulması" öngörülüyor. İsrailli erkek rehinelerin serbest bırakılması ve İsrail güçlerinin Gazze'den tamamen çekilmesi, bölgedeki tansiyonu düşürebilir mi? Bu sorunun cevabı, müzakerelerin gidişatına bağlı olarak şekillenecek.
Üçüncü aşamada ise, ölen rehinelerin iadesi ve Gazze'nin yeniden inşasına yönelik büyük bir planın başlatılması planlanıyor. Bu yeniden yapılanma sürecinin maliyetinin nasıl karşılanacağı ise halen belirsizliğini koruyor.
Türkiye'nin Bölgedeki Rolü
Türkiye'nin son dönemde donanma faaliyetlerini artırması ve askeri kapasitesini geliştirmesi, İsrail’de paniğe neden oldu. The Jerusalem Post'un "Saat işliyor" manşetiyle verdiği haberde, Türkiye'nin askeri gelişiminin İsrail'i endişelendirdiği belirtiliyor. Türkiye'nin denizaltılar, destroyerler ve uçak gemisi gibi gelişmiş deniz unsurları inşa etmesi, bölgedeki güç dengelerini de etkilediği açıktır.
Global Firepower'ın 2025 raporunda, Türkiye'nin dünyanın en güçlü orduları arasında 9'uncu sırada yer alması da bu endişeleri körüklüyor.
Ortadoğu'da barış ve istikrarın sağlanması, sadece yerel değil, küresel ölçekte de büyük önem taşıyor. İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının başarılı olması, bölgede kalıcı bir barışın sağlanması için önemli bir adım olabilir. Ancak, İsrail’in daha ilk günde anlaşmayı kabul etmemesi Netanyahu denilen yaratığın kana doymadığının işaretidir.
ABD’nin eski ve yeni başkanlarının balıklama “anlaşmayı ben yaptım” demleri Ortadoğu’nun kimlerin eline kaldığını göstermesi bakımından ilginçtir.
Türkiye'nin askeri kapasitesinin artması ve bölgedeki rolünün değişmesi, yeni dinamikler yaratması terör devleti İsrail’i ileride hizaya getirecek tek araçtır. Güçlü Türkiye Ortadoğu’da 
tek çaredir. Başka da yol yoktur.
400 sene yönettiğimiz bölgede barış hakimdi, huzur hakimdi.
Baki Selam ve dua ile…