Adeta Türkiye'nin sicil amiri idi. Az-çok tanınmış herkes hakkında bilgi sahibi idi. Lise yıllarından itibaren benimsediği Türk milliyetçiliği fikriyatını İstanbul'da Beyaz Saray Kitapçılar Çarşısı'nda, Marmara Kıraathanesi'nde ve Küllük'te pekiştirdi. Ankara'ya yerleştikten sonra Türk Ocakları'na bağlandı. 20 yıl süre Genel Sekreter ve Genel Başkan Vekili olarak vazife gördü, hizmet etti. Ebedî aleme intikal ettiğinde Türk Ocakları Genel Merkezi'nde Danışma Kurulu, Türk Yurdu Dergisi'nde Yayın Kurulu üyesi idi. Çok faal, çok çalışkan bir insandı. Adı Türk Ocakları ile özdeşleşti. Başta 'Türk Ocakları Tarihi' olmak üzere Ocak ve Ocaklılarla alakalı 70 adet kitap yazıp yayımladı. İlk eseri, 'Nihat Atsız'ın Mektupları' idi. Son eseri de aynı kitabın genişletilmiş baskısı oldu.
TÜRK OCAĞI'NDA BİR ÖMÜR
1936 yılında Rize'nin Fındıklı ilçesine bağlı Çağlayan köyünde doğdu. İlk eğitimini Kars'ta, liseyi Trabzon'da bitirdi. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden mezun oldu. 1957'de gazeteciliğe başladı. Rize Postası Gazetesi Yöneticiliği yaptı. Yelken, Türkiye Spor, Yeni İstanbul, Son Havadis, Sabah gibi gazete ve dergilerde çalıştı. 1974 yılında Kıbrıs Harekatı'nı izleyen ve esir düşen on gazeteci arasındaydı. Alparslan Türkeş'in başbakan yardımcısı olduğu dönemde, Başbakanlık Basın Müşaviri olarak görev yaptı. Radyo Televizyon Üst Kurulu'nda danışman olarak çalıştı. 2001 yılında buradan emekli oldu. Türk Ocakları Genel Merkezi'nde yönetici görevlerde bulundu. On yıl genel sekreterlik yaptı. Türk Ocakları Danışma Kurulu ve Türk Yurdu Dergisi Yayın Kurulu üyesiydi. 6 Ocak 2018 tarihinde vefat eden Hacaloğlu 8 Ocak 2018 tarihinde Kocatepe Camiinde kılınacak olan cenaze namazının ardından Gölbaşı mezarlığında defnedilmişti. Hayatının her aşamasında memleketiyle ilişkilerini sürdürmüştü. Son olarak Hacaloğlu, 16 Ağustos 2012 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Merkez Kütüphanesine 5 bin 279 kitap ve 2 bin 451 süreli yayın bağışlamıştı.
Kendi anlatımıyla Yücel Hacaloğlu
OCAK İLE 1955 YILINDA TANIŞTI
1955 yılında İstanbul'a gittiğim zaman Türk Ocağı Aksaray'da eski bir çorap fabrikasının binasındaydı. Türk Ocağı'na o dönemde üye oldum. Hamdullah Suphi'yi, Abdûlhak Şinasi Hisar'ı, Prof. Dr. Mehmet Kaplan'ı, Prof. Dr. Mümtaz Turhan'ı o dönemde orada tanıdım. Bu isimler devrin ilim ve fikir adamlarıydı. 1976 yılında Ankara'ya geldim. 12 sene kadar da genel sekreterlik yaptım. 5 sene de genel başkan yardımcılığı görevinde bulundum. Artık yaşlandım diyerek Ocak'taki aktif görevimi bıraktım. Danışma Kurulu üyesi olarak görevimi sürdürdüm.
SÖZ UÇAR YAZI KALIR
Benim çalıştığım dönemde Türk Ocağı'nın panellerinin, sempozyumlarının, konferanslarının yüzde doksanını kitaplaştırdık. Yetmiş-seksen kadar kitabı o dönemde yayına hazırladım. Bunların hiçbiri para ile satılmamış, dağıtılmıştır. Bu arada 1992'den beri de on dört gençlik kurultayı gerçekleştirildi. Kırım'da, Kıbrıs'ta, Tataristan'da, Çuvaşistan'da, Başkurdistan'da ve Kazakistan'da gerçekleştirdik. O gençlik toplantılarına katılanların bir kısmı bugün kendi memleketlerinde devlet idaresinde görev almış insanlardır. Bu da siyasi hiçbir amacı olmayan bir kültürel yakınlaşmayı ve bütünleşmeyi sağlamıştır.
SEKAYA GİDEN TARİH
Bunun dışında iki arkadaşımızla birlikte bir Türk Ocakları Tarihi kitabı da hazırladık. İki ciltlik 980 sayfalık bir kitaptır bu. Bu eserde dahi belli eksikler vardı çünkü Ocaklar 1931'de kapatıldığı zaman evraklar Maliye Bakanlığı'na teslim edilmiştir. Sonradan da bu evraklar maalesef SEKA'ya gönderilmiştir. 1931'de Türk Ocağı kapandığı zaman kütüphanesinde bulunan 40 bin cilt kitap ise Milli Kütüphane'de tasnif edilmemiş bir şekilde durmaktadır.
NİHAL ATSIZ İLE ON BE YIL
İstanbul'da on beş senemin haftada iki ya da üç günü Nihal Atsız'la beraber geçerdi. Evine de Süleymaniye Kütüphanesi'ne de giderdim. Bana göre Nihal Atsız her şeyden önce Türk tarihini çok iyi bilen bir adamdı. 74 yaşında hapse girmiştir. Evvela Üsküdar'daki Toptaşı Cezaevi'nde yattı. Orada kendisini ziyaret ederdim. Sonra da Bayrampaşa Cezaevi'nde kaldı. Hapse girmesi üniversitelerdeki milliyetçi hocalar tarafından infialle karşılandı. Bunlar bir bildiri hazırladılar. O dönemin Cumhurbaşkanı olan Fahri Korutürk de cezayı affetmiştir. Zaten hastaydı ve çıktıktan altı ay sonra da ölmüştür.
Fatih Sultan KAR / İST.
Yücel Hacaloğlu; kitaplarını imzalayarak Fatih Sultan Kar'a göndermişti.
Rize Postası Gazetesi ve Matbaasında 1970 yılında çekilen bu fotoğrafta Yücel Hacaloğlu; Rizeli Gazeteciler Ercan Kazmaz ve Osman Can ile bir arada gözükmektedir.