Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümü Uzmanı Dr. İsmail Özturan, son yıllarda görülme sıklığı artan skolyoza ilişkin bilgi verdi. Dr. Özturan, özellikle çocuklarda skolyoz şüphesi ile hastaneye başvuruların artmasındaki en büyük etkenin bilinçlenme olduğunu söyleyerek, 'Son zamanlarda elektronik cihaz kullanımının (telefon, bilgisayar, tablet) yol açtığı postür bozukluklarının artmış olması skolyoz görülme sıklığını artırmış olabilir. Vücut postürünü ve yük dağılımını bozan uzun süre ağır yük altında aynı pozisyonda kalma gibi faktörler de skolyozu artırabilir. Ben bunu ailelerin bu konuda bilinçlenmesine toplumun farkındalığının artmasına da bağlıyorum. Böylece erken teşhis edilebiliyor. Eskiden hiç dikkat çekmeyen hafif eğrilikler bile ailelerin dikkati sayesinde fark edilebiliyor' diye konuştu.
'KIZLAR DAHA ÇOK RİSK ALTINDA'
Özturan, 'Skolyoz, her yaştan bireyde görülebilmekle birlikte en çok çocukların hızlı büyüme (ergenlik) dönemi olan adölesan dönemde kız çocuklarında daha sıklıkla gözlenir. Kız çocukları daha yoğun risk altındadır. Skolyoz 3 boyutlu bir omurga deformitesidir. Yani öne-arkaya, sağa-sola, yukarı aşağı planda olan eğriliklerdir. Bunların aşağı yukarı 10 dereceden fazla olan eğriliğine skolyoz, sağa sola olan eğriliğe rotasyon, öne arkaya olan artmış eğriliğine de kifoz denir. Bu 3 eğrilik de kombine şekilde bulunabilir. Omuzların veya kalçaların birinin aşağıda olması, asimetrik olması, öne eğildiğinde sırttaki asimetriden anlaşılabilir. Sadece omurgada değil omurga dışında kalça, göğüs kafesi ve kürek kemiklerinde de kaymalar oluşur, duruş ve görüntü bozukluğu ortaya çıkar. Bunlar dışında bel boyun sırt ağrıları ve nefes darlığı şeklinde de belirti verebilir' dedi.
'GENETİK HASTALIKLAR DA SKOLYOZA NEDEN OLABİLİR'
Skolyozun 3 çeşidinin bulunduğunu belirten Özturan, 'Genelde idiopatik skolyoz (sebebi belli olmayan), nöromuskuler skolyoz (kas ve sinir hastalıklarına bağlı olarak ortaya çıkan), konjenital skolyoz (doğuştan skolyoz, Anne karnındaki çocuğun gelişimi sırasında ortaya çıkan omurga anomalilerine bağlı) olarak gruplandırılır. Bazı hormonal değişikliklere, vitamin ve mineral eksikliklerine, çeşitli bağ dokusu anomalilerine, anormal biyomekanik yüklenmelere, travma ve kırıklara bağlı, genetik faktörlere bağlı olarak gelişebildiği düşünülmektedir. Bunların dışında çeşitli romatizmal hastalıklar, omurga enfeksiyonları, omurga tümörleri çeşitli metabolik hastalıklar ve bazı genetik sendromik hastalıklar skolyoza neden olabilir' dedi.
TEDAVİ YOLLARINI SIRALADI
Skolyozda tedavinin skolyozun derecesine göre değiştiğini belirten Özturan, şunları söyledi:
'10 derecenin altındaki eğriliklerde genellikle gözlem tercih edilir. Postür egzersizleri eklenebilir. Belirli aralıklarda çekilen omurga röntgenleriyle skolyozun ilerleme miktarı ve diğer tedavi seçeneklerinin gerekliliği değerlendirilir. 10-25 derece arası eğriliklerde skolyoza spesifik 3 boyutlu egzersizler uygulanır. Eğrilik derecesi 25 ile 45 derece arasında olan ve büyümesi devam eden bireylerde skolyoz, spesifik egzersizler ve konuda uzman hekim tarafından önerilen korseyle tedavi edilebilir. Kişinin yaşına göre değişmekle birlikte; büyüme çağındaki bir çocukta sırt bölgesindeki eğriliğin 40-45 dereceyi, bel bölgesindeki eğriliğin 35 dereceyi aşması durumunda cerrahi tedavi tercih edilebilir. Büyümesi tamamlanmış bir kişide sırt eğriliğinin 50 derecenin, bel eğriliğinin 40 derecenin üzerinde olması durumunda skolyozun yavaş da olsa ilerleme ihtimali göz önünde bulundurularak cerrahi tedavi düşünülebilir. Öncelikle ailesi tarafından evdeki kontrolde postür bozukluğundan şüphelenilen hastada hastanede x ray yardımıyla skolyoz grafisi ve fizik tedavi veya ortopedi doktoru muayenesi sonrası skolyozun derecesi saptanmalı buna bağlı yapılacak tedavi planı özellikle egzersizleri belirlenmeli ve uygulanmalıdır. Günlük yaşantı sırasında postürü bozacak ağır yük taşıma, elektronik cihazlarla uzun süre geçirme, hareketsiz kalma, uzun süre kötü postürde oturma gibi davranışlardan kaçınılmalıdır.'