Yoklama ve açılış Saygı duruşu ve İstiklal Marşından sonra Divan Teşekkülü oluşturuldu. Genel Kurul açılış konuşmasını yapan Rıfat TERZİ şunları söyledi:Kıymetli Hazirun;Türkiye sevdamız ekmek için kavgamız diye çıktığımız yolda kurulduğumuz günden bugüne geçen çeyrek asırda başımızın hep dik olması bizim en önemli gurur kaynağımızdır. Cennet vatan Türkiye'mizin son birkaç yılda yaşadığı derin bunalımlar, Parçalanması için yapılanlar ve ihanet zincirine halka olanlara baktığımızda Milli Sivil Toplum örgütlerinin Türkiye için vazgeçilmezliği daha iyi anlaşılmaktadır.Bunları düşündüğümüzde şükürler olsun ki Türkiye Kamu-Sen'liyiz, Türk Sağlık-Sen'liyiz diyoruz. 28 Şubattan 15 Temmuza, çözüm sürecinden toplu sözleşmelerde yaşananlara kadar duruşumuz her zaman hep aynı, inancımız tam tavrımız cesur ve yüreklice, kararımız ise hep doğrudan ve ülkemizden yana olmuştur. 28 Şubattan bugünün tatlı su demokratları buldukları deliklere kocaman gövdelerini sıkıştırmaya çalışırken, bizler kesintisiz demokrasi diye alanlara çıkmıştık. 15 Temmuz'da birileri gidişata göre tavır alırken biz vatan ve millet için meydanlara inerek şehitler verdik. Şehirlere bombalar yığılıp bin vatan evladının şehadetine neden olan çözüm sürecinde, birileri rol kapmak için yarışıp, akil adam olarak hayvanlarla bile iletişime geçerken biz Çözüm süreci ihanet süreci diyerek, akil adam olmayı reddetmiştik.
Tüm bunlara baktığımızda zamanın bizi haklı çıkarması tesadüf değildir. Çünkü biz olaylara milli bir pencereden, devlet ve millet açısından bakıyoruz. Yapılan her işin ülkemize ve insanımıza neler getirip götüreceğini düşünüyoruz.
Sendikal çalışmalarımızda da bu böyledir. Biz çalışanların her ne şart altında olurlarsa olsun kendi gelecekleri için Türkiye Kamu-Sen'i ve Türk Sağlık-Sen'i seçmeleri gerektiğini dile getirdik. Getirmeye devam ediyoruz. Çünkü çalışanın gerçek anlamda temsilcisi biziz. Malum-sen ise kendisini yetkilendirenlerin temsilcisidir. Son toplu sözleşmede bunun adeta resmi bir belgesi olmuştur. Bizler gerçekleşen enflasyonun üstünde, refah seviyesini arttıran bir ücret talep ederken, Malum-sen yüzde 30'larla başladığı zam talebini yüzde 3.5 tamamlamıştır. 4-5 puan artış olmazsa imzalamalıyız demesinin üstünden sadece 5 saat geçtikten sonra 0,5 zamma imza atarak kıvraklıklarını ve sahiplerinin kim olduğunu göstermişlerdir.
Sağlık ve sosyal hizmet kolunda da aynı ibretlik durum yaşanmıştır. Toplu sözleşme taleplerini ambulansla Çalışma Bakanlığı'na götüren memur-sen'e bağlı sağlık-sen, çalışanların temel taleplerini masada bırakmış, hiçbir şey kazanmadan masadan kalkmıştır.
Döner sermayelerin emekliliğe yansıtılması, yıpranma payının verilmesi, ek göstergelerin yükseltilmesi gibi temel taleplerin masada kapağı bile açılmamıştır.Çünkü onlar sadece toplu sözleşmeye gelmeleri için yetkilendirilmişlerdir. O masanın hakkını verip çalışanın sorunlarını çözmek için gelmemişlerdir. Sadece toplu sözleşme masası değil hizmet kolumuzda yaşanan sorunlara baktığımızda da çalışanların nasıl bir felakete bizzat bunların eliyle sürüklendiğini görmekteyiz. Döner sermayelerin sabite mahkum edilmesi, sonu gelmez nöbetler, sürekli yeni iş yükleri gibi sorunlar sıra dağlar gibi dizilirken hiçbir şey yapmamayı kendilerine ilke edinmişlerdir.
Bugün Sağlık çalışanları ekonomik kayıpları ile geçinemez hale gelmelerinin bir önemli nedeni de yetkilendirilen sendikanın yaptıkları ve siyasi idare ve yöneticiler karşısındaki el pençe divan tavrıdır. Bu diğer sorunlarında kronikleşmesine de neden olmaktadır. Mobbing, Aşırı iş yükü ve yoğun çalışma sonucunda çalışanlarının yaşadığı tükenmişlik sendromu artık intiharlara neden olmaya başlamıştır. Şiddetin yerini ağır darp, bıçaklama gibi cinayete teşebbüsler almaktadır. Sağlıkta yönetim sistemi ile yap boz gibi oynanmakta bununda faturası hala ve ısrarla çalışanlara çıkarılmaktadır. Hatırlayınız 6 yıl önce tüm uyarılarımıza rağmen sağlıkta 3 başlı yönetime geçilmiş ve bu bir reform gibi sunulmuştu.
Biz 6 yıl önce bu yanlıştır. Sağlık sistemini yönetilemez hala getirir ve sadece birilerine makam ve mevki sağlamaktan öteye gitmez demiştik. Malum senliler ise bunu reform olarak sunan siyasi iradeye alkış tutmuştu. Tarih bizi haklı çıkardı. Sistemin tıkandığı bizzat Başbakan tarafından itiraf edilerek bundan vazgeçildi. Eskiye dönüş veya yeniden yapılanmada da fatura yine çalışanlara çıkmış rutin işlemlerde bile sorunlar yaşandığı görülmüştür.
Tüm bunları değerlendirdiğimizde ortaya çıkan tablo gayet açıktır. Artık sabır taşı çatlamış, bardak taşmıştır. Zulme dayanılacak hal kalmamıştır. Bakanlık sağlık personeli arasında yaşanan adaletsizliklerin giderilmesi için üzerine düşeni yapmalı, çalışanlar içinde olumlu bir adım atmayı başarabilmelidir. Sayın Bakanımız 5 ay önce göreve başladığından beri sağlık çalışanlarının memnuniyeti demekte fakat bir olumlu düzenleme hala hayat bulmamıştır. Biz suya yazılan ve ipe serilen çok vaat gördük. Sayın Bakan artık icraata geçmeli ve çalışanlara hakkaniyete uygun, kayıplarını telafi edecek düzenlemeleri hayata geçirmelidir.
Kıymetli Misafirler;
Sorun çok ama ümit vardır. O ümidin adı Türk Sağlık-Sen'dir. Çünkü biz gösterdiğimiz onurlu mücadele, hak ve adaletten yana olan tavrımız ile sendikacılıkta marka haline gelmiş bir sivil toplum örgütüyüz. Günlük menfaatlerin peşinde asla koşmadık. Her ne söyleyip yaptıysak, vatan, millet, devlet ve çalışan için yaptık . Çünkü biz sevdamızın peşinde hakkın çizdiği yol üzere olduk. Dilsiz şeytanlığa talip olmadık. Zulmü görmezden gelmedik.Umarım ki sağlık ve sosyal hizmet çalışanları da uçurumun kenarından dönebilmeyi başarabilirler ve iş güvencelerinin bile elinden alınacağı bir sürecin yollarını döşeyen bu malum-sen'e karşı gereğini yaparlar. Çünkü Yetkiliyiz diye böbürlenen aciz, cesareti olmayan, pısırık sendikacılardan başka bir şey beklenemez.Artık karar verme zamanı memurlarımızda; yetkili sendikaları değiştirme zamanı, masada haklarını savunamayanlara ders verme vaktidir. Eğer hizmet kolumuzda 244 bin çalışan bunlara üye olarak kalmaya devam ederse zalimin zulmüne tahammül ettikçe zulmün daha da artacağını unutmamalıdırlar.
Saygı değer Dava arkadaşlarım, Kıymetli Delegeler,
Necip Fazıl 'Herşey akar su, insan ve fikir; oluklar çift birinden nur akar birinden kir' demiş. Biz de ilk görevi aldığımız bugüne kadarki sürede geçip giden zamanda nur gibi akmak için gayret gösterdik. Doğru, ilkeli ve onurlu bir duruşu hatıramız olarak Türk Sağlık-Sen tarihine yazmak için gayret ettik.
Derdimiz sadece bu gökkubbe de hoş bir seda bırakabilmekti. Bunun için görev aldık. Hergün bunu düşünerek emek verdik, mücadele ettik.
Sizlerle birlikte bir davaya omuz vermek, yüreğimize düşen sendika aşkını hep beraber çalışarak daha da alevlendirmek en güzeliydi. Sevdamız sendikamızın bayrağını daha yükseğe dikmekti. Hep bunun mücadelesini verdik.Bu mücadelede, bu sevdada bize düşen bir görevde … yıl şube başkanlığı oldu. Şükürler olsun ki böylesine bir önemli birgünde de şeref duyduğum bu görevden büyük bir huzur içerisinde görevden ayrılıyorum. Sizlere sadece şube başkanı olarak son kez bir arada ama Türk Sağlık-Sen'in bir neferi olarak ömür boyu yanınızda olacağımı da ilan ediyorum. Geride bıraktığımız yıllarda bu teşkilat içerisinde görev alan tüm arkadaşlarımı yürekten kutluyorum. Hiçbirinizin hakkının asla ödenmeyeceğini de iyi biliyorum.
Yolumuz çetin ve zor. Bu yoğun mücadele döneminde siz değerli gönüldaşlarımla birbirimize elbetteki hakkımız geçmiştir. Ben Tüm haklarımı helal ediyorum. Sizlerden de helal etmenizi istiyorum.
Yeni göreve gelecek arkadaşlara da şimdiden hayırlı olsun diyor, görevlerinde başarılar diliyorum.
Rabbim teşkilatımıza, birliğimize ve dirliğimize zeval vermesin.
Olağan genel kurulumuzun öncelikle şubemize ve üyelerimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Allah Yar ve Yardımcınız Olsun