Öngül, kahve kültürü, Türk kahvesinin tarihçesi ve son yıllarda popüler olan Osmanlı kahvesiyle ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Öngül, kahvenin hazırlanışından tüketimine kadar uzanan geleneksel yöntemleri ve damak zevkine göre seçim yapmanın önemini vurguladı.
"Kahvenin içerisine kesinlikle bir şey konmaz"
Burhan Öngül, "Önceden kendimiz kavuruyorduk, çiğ kahve alıyorduk. Sonradan belediye koku ve duman yapıyor diye makinelerimizi kaldırınca şimdi hazır olarak alıp satıyoruz. Kahve şöyle söyleyeyim, bir avuç kahveyle bir fincan suyun ateşteki aşkıdır. Kahvenin içerisine kesinlikle bir şey konmaz. Şeker, tuz, şu bu değil" ifadelerini kullandı.
"Osmanlı kahvesinin içerisinde kahve yok"
Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı söyleminin ise muhabbetten geldiğini belirten Öngül, "Şu son 20-25 senedir, çeyrek yüzyıldır insanlarımız değişik tat aradıkları için americano, ekspresso birçok kahve çeşidini çıkardılar. Hepsinin ana maddesi kahve. Şimdi son çıkan Osmanlı kahvesi. Ya bu Osmanlı kahvesinin içerisinde kahve yok. Keçi boynuzu tozuyla süt tozunu karıştırıyorlar. Kahveyi niye bozuyorlar? Bu bir damak zevki. Koyu seversin, açık seversin. Mesela Türkiye’de Doğuda yaşayanlar Mırra’ya alıştıkları için koyu kahve severler. Ege’de yaşayanlar açık renk kahve severler. Orta Anadolu’da yaşayanlar orta kavrulmuş kahve severler. Beğendiğin yerden kahve almaya devam edeceksin ve kahvenin taze olması lazım. Eskiden taze kahve hakkında ‘Ehlikeyfin keyfine ne tazeler? Taze elinden pişmiş taze kahve tazeler’ derlermiş. Çünkü kahve eskiden özel tasta yaklaşık yarım saat iki fincanlık kahve kavrulur mangalın üstünde. Sonra el değirmeniyle çekilir. Muhabbet edersin, ondan sonra yine mangalda pişirirsin sunum yaparsın. Ettiğin muhabbetten dolayı bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var derler" diye konuştu.