Ruh Sağlığı Derneğinden, Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla yapılan 'Koronavirüs Salgınının Ruh Sağlığına Etkileri' başlıklı açıklamada, insanlığın mart ayından beri salgınla yaşamaya çalıştığı ifade edildi.
Bu süreçte insanların önce bu ölümcül virüsten çok korktukları belirtilen açıklamada, bilinmeyen durumların insanda yaratılış gereği korku yarattığı, daha sonra hakkında bilgi sahibi oldukça ona göre bir baş etme becerisi geliştirildiği, salgınla ilgili ilk tepkilerin de korku ve kaygı olduğu anlatıldı.
Ölümlülüğü bu kadar yakın ve somut şekilde görmenin tüm insanları tehdit edici bir durum haline geldiğine işaret edilen açıklamada, kaygı düzeyi yüksek insanların bundan ruhsal olarak daha fazla etkilendiği vurgulandı.
'İkinci dalga söylentileri insanları ilk zamanlardaki kadar korkutmuyor'
Bunların sonucunda ortaya çıkan kaygı bozuklukları ve depresyon gibi ruhsal hastalıkların şiddetinin azalmakla birlikte hala devam ettiği aktarılan açıklamada, 'Ancak şimdi insanlar karşılarındaki bilinmeyen ancak ölümcül virüsü daha iyi tanıyorlar. Testler geliştirildi. Artık şüphenin ötesinde PCR ve antikor testleri ile virüsün etkilerini daha hızlı yakalıyor ve önlem alabiliyoruz. Aşı çalışmaları başladı. Yani artık baş etmeyi öğrendik. Buda ilk zamanki korkuyu ve kaygıyı azalttı. 'İkinci dalga' söylentileri insanları ilk zamanlardaki kadar endişelendirmiyor ve korkutmuyor.' ifadeleri kullanıldı.
Koronavirüse karşı geliştirilen tepkilerin iki farklı şekilde görüldüğü kaydedilen açıklamada, bazılarının 'Bana bir şey olmaz.' diyerek inkar yoluna gittikleri, ancak yakınlarında bu hastalığa yakalanan veya hayatını kaybedenleri görünce inandıklarını, bir kısmının da durumu felaketleştirerek daha fazla korku ve kaygıya kapıldıkları ve evlerinden çıkmadıkları anlatıldı.
Açıklamada, insanlar bu süreçte cenaze töreni veya taziye için bir araya gelerek sosyal destek ihtiyaçlarından da mahrum kaldıkları, bu durumun ileride kişinin travma ya da gecikmiş yas yaşamasına neden olabileceğine dikkati çekildi.
Açıklamada, 'Salgın sürecini ruh sağlığı açısından en az hasarla atlatmak için sağlığı korumak adına kişisel olarak önlemler alınmalı. Hayatın devam ettiği gerçeğinden hareketle psikolojik sağlamlık korunmalı. Gerekirse uzman yardımı alarak süreç takip edilmeli.' önerilerinde bulundu.
Bu süreçte psikolojik yardım talebinin arttığına işaret edilen açıklamada, destek taleplerinin online ya da kişinin talebine göre yüz yüze olarak karşılandığı aktarıldı.