RTEÜ Geliştirme Vakfı'nda tertip edilen programa TBMM eski Başkanı İsmail Kahraman, Rize Belediye Başkanı Rahmi Metin, RTEÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Ali Bilgin, il protokolü, üniversitenin akademik ve idari personeli katıldı.
RTEÜ Tarih Bölümü Başkanı Doç. Dr. Zehra Aslan'ın moderatörlüğünü yürüttüğü panelde Yakınçağ Tarihi Anabilim Başkanı Doç. Dr. Abdullah Bay ile Yeniçağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Eyüp Kul sunumlarını gerçekleştirdiler.
Trabzon ve Rize'nin fethini kapsamlı bir şekilde anlatan Doç. Dr. Abdullah Bay, 'Osmanlı fethinden önce bölgede 1204 yılında kurulan Trabzon Rum İmparatorluğu varlığını sürdürüyordu. Rize fetihten önce aynı zamanda Trabzon'daki Rum krallığına bağlı bir kaza merkezi (Bandon) idi. Merkezi, Pazar olan Rize'nin doğusundaki topraklar ise imparatorluğun sınırları içinde ayrı bir idari birimdi. İstanbul'un 1453'de fethi bölgedeki devletlerin ilişkilerini ve ittifaklarını yeniden şekillendirmiştir. Trabzon kralı Osmanlı'ya karşı bölgenin güçlü devleti olan Akkoyunluların hükümdarı Uzun Hasan ile siyasi ittifak kurabilmek için kızını vermiş, bununla da yetinmeyerek doğu ve batıdan bir dizi devletle ittifak çalışmalarına başlamıştır. Bu tertibin farkında olan Fatih 1461'de bizzat sefere çıkarak ittifakın beyni olan Trabzon Krallığını ortadan kaldırmak üzere sefere çıkmıştır. Fatih, Erzincan üzerinden Bayburt ovasını takiben Trabzon önlerine gelmiş ve şehri kuşatmıştır. Hiçbir yerden yardım alamayacağını anlayan Trabzon kralı 15 Ağustos 1461'de şehri Fatih'in veziri Mahmud Paşa'ya teslim etmiştir. 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet bizzat gelerek Trabzon'u fethettiği zaman sahilde Çoruh Nehri'ne kadar olan topraklar, Hemşin dahil, Osmanlı Devleti hakimiyetine girdi. Rize de aynı gün veya ertesi gün teslim edilmiştir. Bölgenin teslim alınmasından sonra yaklaşık 1/3 nüfusu bölgeden İstanbul ve Balkanlar'a sürülmüş, yerine Türkmen haneler yerleştirilmiştir. 1461'de Trabzon'un Osmanlı topraklarına katılmasıyla Rize de Trabzon sancağı içerisinde yer almıştır. Sancağın merkezi Trabzon idi. Rize ise buraya bağlı kaza merkezi olarak teşkilatlandırılmıştı' dedi.
Sultan Mehmet'in fetih stratejileri ve kişiliği hakkında konuşma yapan Dr. Öğretim Üyesi Eyüp Kul ise Fatih Sultan Mehmet'in Osmanlı Dönemi'nin ve Dünya tarihinin en büyük hükümdarlarından biri olduğunu, Osmanlı topraklarını genişlettiğini söyledi. Sultan Mehmet'in ilim adamlarına değer veren, edebiyata ve şiire meraklı, aynı zamanda bir gönül insanı, büyük bir şehir mimarı, halkın gelişmesi için büyük gayretler gösteren çağın ötesinde Osmanlı tarihinin mümtaz şahsiyetlerinden biri olduğunu kaydeden Kul, 'Fatih Sultan Mehmet iki defa tahta çıkmış bir sultandır.1444-1446 yılları arasında askeri darbe ile iktidardan indirilmiştir. Bu dönemin ikincisi ise 1453 ve 1481 ölüm tarihleri arasındadır. 1453 yılı öncesi 5 yıllık süreci içerisinde 2. Mehmet, İstanbul'u fethetmesinden sonra Gazi Sultan Mehmet Han diye tarif ediyoruz. İkinci tahtan indirilmesinden sonra Manisa'ya gelmiş olduğu yıllarda kendini geliştiren, seferlere katılan, topçuluk, mühendislik, tarih merakı olan bir kişilik olarak bilinir. Karizmatik bir lider olarak ortaya çıkışı ise 1453 yılında İstanbul'u fethetmesiyle gerçekleşmiştir. Bunun akabinde o kendisini İslam Dünyasının Sultanı, Türklerin Hakanı ve Roma Devleti'nin İmparatoru olarak kabul etmektedir. Bütün fetih politikalarını da bu doğrultuda gerçekleştirmiştir' şeklinde konuştu.
Oturum sonrası TBMM eski Başkanı İsmail Kahraman bir konuşma yaparak tarihimizi detaylı bir şekilde bilmemiz ve ecdadımızı çok iyi tanımamız gerektiğini ifade etti. Türkiye'nin en büyük kazanımlarından birinin milli şuura sahip gençler olduğunun altını çizen Kahraman, 'Biz büyük bir devletiz' ifadelerini kullandı.