RİZE VALİSİ KEMAL ÇEBER:

Ülkemiz, üç yıl önce, 15 Temmuz 2016'da alçak ve hain bir darbe girişimine maruz kalmış, FETÖ tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız, polisimiz, stratejik kurumlarımız hedef alınarak devletimizin yönetimi ele geçirilmeye çalışılmıştır.

Türk milleti, tarih boyunca gerek içerden gerekse dışardan gelen birçok tehdidi ve badireyi atlatmış, çok çetin mücadeleler vermiştir.

Bu aziz millet: Devletinin ve milletinin bekası ve bağımsızlığı söz konusu olduğunda her zaman bir ve beraber olmayı bilmiş, Malazgirt'te, Çanakkale'de, Kut'ül Amare'de ve Kurtuluş Savaşında olduğu gibi tüm zorlukların üstesinden iman gücüyle gelmeyi başarmıştır. Aynı ruh, 15 Temmuz gecesi de FETÖ terör örgütü ve onun işbirlikçileri ne karşı, ölüme meydan okuyarak tüm dünyaya Türk'ün gücünü ve iradesini bir kez daha göstermiştir.

Bu hain saldırı karşısında kendilerini tanklara, uçaklara, helikopterlere ve ateş kusan silahlara siper eden, bu destanı şanlı tarihimizin sayfalarına yazan diğer şehitlerimizle birlikte Rizeli hemşerilerimiz Recep Büyük, Murat Naiboğlu, Onur Kılıç, Erhan Dural, Muhammet Ambar, Kemal Ekşi, Fatih Satır, Şuayip Seferoğlu, Sultan Selim Karakoç, Murat Akdemir, Fikret Metin Öztürk, Kader Sivri'yi ve kahraman gazilerimizi asla unutmayacağız, unutturmayacağız.

Bu vesileyle, 15 Temmuz gecesi şehit düşen kahramanlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Gazilerimizi şükran ve minnetle anıyorum. Milli iradeye ve demokrasimize sahip çıkmak için meydanları dolduran Aziz Milletimizi ve Rizeli hemşerilerimi saygıyla selamlıyorum.

RİZE BELEDİYE BAŞKANI RAHMİ METİN:

Siyasi tarihimizin büyük bir ihanete uğradığı 15 Temmuz 2016; cinsiyet, sınıf, din, dil, mezhep ve ideolojik farklılık gözetmeksizin toplumun her kesiminden, farklı siyasi görüşlerden, farklı inançlardan, genci ve yaşlısıyla, düşman güçlere karşı birlik, beraberlik ve kardeşlik tablosunu oluşturduğumuz bir gece olarak tarihe geçti.

Karanlığın ülkemizin üzerine bir kabus gibi çöktüğü o meşum gecede, minarelerden yükselen selalar, aydınlığın müjdecisi oldu. Bir karış vatan toprağı için can verecek cesur yüreklere sahip oldukça, milletin iradesi üzerinde hiçbir kuvveti kabul etmeyeceğimize tüm dünya yeniden şahit oldu.

Demokrasinin asıl sahibinin halkın olduğu gerçeğini bir kez daha gösteren o şanlı geceyi unutmayacak; birlik, beraberlik ve bağımsızlığımızdan geçmişte olduğu gibi gelecekte de taviz vermeyeceğiz.

Demokrasimize yapılan bu alçak darbe girişimini tekrar lanetlerken; milleti, vatanı, bayrağı uğruna can veren tüm şehitlerimizle birlikte 15 Temmuz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.

AK PARTİ RİZE İL BAŞKANI İSHAK ALİM:

Bugün acıyı ve gururu bir arada yaşadığımız 15 Temmuzun 3. Yıl dönümünü kutlamaktayız. Acımız büyük ve asla geçmeyecek. 251 vatan evladı gözünü kırpmadan şehadete yürüdü ve binlercesi de gazi oldu. Gururluyuz. Aziz ve necip milletimiz dünyada eşine az rastlanacak cesaret ve kararlılıkla vatan müdafaasında bulunarak tanka, topa, tüfeğe hatta savaş uçaklarına göğüs gererek dünya tarihinde benzeri olmayan şanlı bir demokrasi mücadelesi verilmiştir.

Tarihi destanlarla dolu olan bir milletin torunları olarak, Şehit kanlarıyla sulanıp Atalarımızın bizlere bıraktığı bu toprakları namus bilip, canımız pahasına müdafaa etmeyi göze almış bir milletiz. Kurtuluş savaşında nasıl genciyle yaşlısıyla, kadınıyla çocuğuyla bütün yokluklara ve imkansızlıklara rağmen mücadele ettiysek bugünde aynı ruh ve aynı imanla vatanımızı, bayrağımızı ve ülkemizi müdafaa etmeye hazır olduğumuzu 15 Temmuzda verdiğimiz destansı mücadele ile bir kez daha tüm dünyaya haykırdık.

15 Temmuz günü ülkemize, milletimize ve demokrasimize göz diken hain Fetö ve terör örgütü üyeleri ülkemizi karanlığa gömmek için harekete geçti. Bu milletin silahlarıyla tanklarıyla uçaklarıyla bu millete kurşun sıktı. Bu hainler alçak emellerine ulaşmak için kadın çocuk demeden bu millete kurşun sıkacak kadar gözleri dönmüş bir şekilde hareket etti. Ülkemizi bölmek isteyen bu hainlere yine en büyük cevabı aziz Türk milleti vermiştir. Bu millete diz çöktüremediler. Devleti ele geçirme emellerine ulaşamadılar. Vatanımızı parçalayamadılar.

O gece, 15 Temmuzun darbe girişiminin yaşandığı ilk saatlerde tüm hainlerin bir olup çakal sürüsü gibi ülkemize saldırdığı karanlık gecede Türk milleti Liderimiz Cumhurbaşkanımız Başkomutanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Ben milletin gücünün üstünde hiç bir güç tanımadım. Tüm halkımızı meydanlara ve havalimanlarına davet ediyorum' çağrısıyla sokaklara dökülmüş fetöcü hainlere geçit vermemiştir. Bedenini siper etmiş, şehit düşmüş, gazi olmuş ama asla namus bildiği vatanını teslim etmemiştir.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan hemen o gece tüm olumsuzluklara ve risklere rağmen Atatürk havalimanına inmiş milletiyle kucaklaşmıştır. Hain darbe girişimin bastırılmasının ardından milletimiz meydanları boş bırakmamış çoluk çocuk demeden 28 gün boyunca tüm il ve ilçelerde 28 gün boyunca gece nöbetler tutmuştur.

15 Temmuzun canlı şahitleri olarak ne söylesek ne anlatsak o gece yaşananları ifade etmeye kelimler kifayetsiz kalıyor. 15 Temmuz, insanlık tarihine altın harflerle yazılmış büyük bir demokrasi mücadelesinin adıdır. Bu mücadelenin ve zaferin sahibi Türk milletidir, milletimizin tüm fertleridir. Türk milletinin 'millet' olmayı tüm dünyaya gösterdiği 15 Temmuz'u unutmamak ve unutturmamak şanlı tarihimize karşı en büyük sorumluluğumuzdur.

Bu duygu ve düşüncelerle tüm milletimizin 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günümüzü kutlar, 15 Temmuz darbe girişimde mücadele vererek şehit olan şehitlerimiz başta olmak üzere Ülkemizin aydınlık geleceği uğruna, Vatan aşkıyla canını hiçe sayan Şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyor, Gazilerimizi şükran ve minnetle anıyorum.

RİZE MUHTARLAR DERNEĞİ BAŞKANI RECEP SAKAL:

15 Temmuz 2016'da, Fetullahçı terör örgütünün anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik darbe girişimi, halkımızın demokrasiye bağlılıkları doğrultusunda kullandıkları direnme sayesinde başarısızlığa uğradı.

Tıpkı kişiler gibi milletlerinde karakteri vardır. Bizim milletimizin karakteride, yeri geldiğinde vatanını korumak için canından vazgeçmeyi göze alabilmektir. Bu özellik destansı tarihimizde birçok kez görülmüştür. Bunların sonuncusu 15 Temmuz 2016'da millet olmanın asaletini, birlikteliğini ve gücünü gösterdiğimiz demokrasi zaferimizdir.
Türk Milleti'nin demokrasiyle yaşamaözgürlüğüne, Türkiye Cumhuriyeti'nin içte ve dışta bağımsızlığına göz dikenlerin yapmaya çalıştığı kalkışmayı, sokağa dökülerek engelleyen;genç ,yaşlı,kadın erkek milyonların bir destanıdır 15 Temmuz.
Türkiye cumhuriyetinin bir ferdi ve muhtarları olarak bizler; bu kalkışmanın karşısında her kesimden insanlarımızla birlikte dik durduk Cumhuriyete ve demokrasiye bağlılığımızı, darbelere karşı olduğumuzu haykırdık.
Bu günde aynı bağlılıkla 15 Temmuz kalkışmasını lanetliyor, cumhuriyete ve demokrasiye bağlı muhtarlar olarak; tüm darbelere karşı olduğumuzu seslendirip, bu uğurda canlarını veren şehitlerimize Allahtan rahmet diliyor, gazilerimize şükranlarımızı sunuyorum.
RİZE EĞİTİM BİR SEN ŞUBESİ
15 Temmuz, ülkemizin ve milletimizin geleceğini karanlığa mahkûm etmek isteyen küresel emperyalistlerin iş birlikçi hainlerle yaptığı ölümcül saldırının, destansı bir direnişle bozguna uğratıldığı tarihî bir gündür.

15 Temmuz kanlı ihanetine karşı ölümüne direniş, dar siyasi bakış ve ideolojik yorumlarla izah edilecek bir hadise değil; taşıdığı tarihsel ve sembolik anlam itibarıyla millî bir davadır. 15 Temmuz, amaçlarına ulaşmak için, dinî değer ve motifleri istismar da dahil, hiçbir hak, hukuk ve ahlakta sınır tanımayan FETÖ ihanet şebekesinin, kökü ve derin bağlantıları dışarıda olan güçlerden aldığı emir ve talimatla, millet iradesine yapılan darbe olmanın ötesinde doğrudan vatanı işgal hareketidir. 15 Temmuz'da doğrudan vatan, millet ve devlet varlığımız yok edilmek istenmiştir.

Atılım ve başarıları küresel emperyalizmin bölgesel hesaplarını bozan Türkiye, peş peşe sahneye konan yıkıcı, bölücü saldırılarla durdurulamayınca, 15 Temmuz 2016'da kanlı bir darbe ile başlayan işgal girişiminin hedefi yapılmıştır. Darbeciler 35 uçak, 37 helikopter, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı araç, 3 gemi, 3992 otomatik tüfek kullanarak devletin temel ve stratejik kurumlarına saldırmış, direnen halkın üzerine mermi yağdırmıştır. Savaş uçakları, millet hakimiyetinin ve iradesinin tecessüm ettiği merkez olan Meclis binasını, devletin en üst siyasi temsil makamı olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni, Emniyet'i ve TÜRKSAT'ı bombalamış, TRT işgal edilmiş, özellikle büyükşehirlerin meydanları namlusu halka çevrilmiş tanklarla kapatılmış, darbecilere direnen halka acımasızca ateş açılmış, 251 yiğidimiz şehit olmuş, 2 bini aşkın kahramanımız gazi olmuştur.

Yeniden canlanan Çanakkale ruhuyla çıplak elleri ve çelikten zırha dönüşen iman dolu göğüsleri ile tankların karşısına çıkan milletimiz, vatan savunması için yeni bir istiklal savaşı vermiştir. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, daha ilk aşamasında kanla, ateşle başlayan bir darbe ile karşılaştık ve ilk kez bu kadar şiddetli olmasına rağmen, millet, ölümüne bir direnişle darbecileri püskürtmüştür. Milletin varoluş kararlılığı, emperyalistlerin üzerimizde yaptığı hesapları bozmuştur, ilelebet bozacaktır. Bize yıkım getirmek ve ölüm yağdırmak isteyenler, bize yaşatmak istedikleri çaresizliğe kendileri düçar olmuştur. Şehit ve gazilerimizle birlikte milletimizin tartışmasız saf samimiyeti, bedeli bir kez daha kanla ödenerek, üzerinde özgürce yaşamayı hak ettiğimiz bu vatanın çiğnenmez değerini pekiştirmiştir. İçinde milletimizin nesiller boyu kanı teri olan bu değere asla gölge düşürülmeyecektir. Bu bilincin bize yüklediği ilk sorumluluk ihanete müsamaha etmemek, unutmamak ve cezasız bırakmamaktır.

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak, vatan ve millî değerler söz konusu olduğu zaman asla başka hesapların içinde olmadık, olmayız, olmayacağız. Bu duyarlılıkla o menfur gecede, hiç düşünmeden, tereddüt etmeden, 'bekleyip sonucu görelim' demeden, sağımıza solumuza bakmadan alanlara çıktık. Üyelerimize ve milletimize meydanlardan direniş çağrısı yaptık. Kamu görevlilerinin teveccühüyle ulaştığımız bir milyon üyemizle birlikte temsil ettiğimiz asli mesuliyetimizin gereği olarak, üzerimize gelen ihanetin karşısında olduk. Ulaşabildiğimiz tüm medya imkanlarını ve sosyal iletişim ağlarını hızlı, etkin, kararlı kullanarak Anadolu'nun her karışını direniş hattına dönüştürdük. Fedakar, imanlı milletimizle birlikte dalga dalga zulmün ve zalimlerin karşısına çıktık. Şehit düşen üyelerimiz, gazi mertebesine erişen kardeşlerimiz oldu. Onların kalbinde yanan ateş, üzerimize kabus gibi çöken ihanetin karanlığını kökünden söküp atmış, ufkumuzu aydınlatan güneşe dönüşmüştür.

Ülke ve millet olarak maruz kaldığımız yakıcı, yıkıcı saldırılara rağmen bu ihanetin en kahredici tarafı, dinî referanslarla insanımızın iyi niyet ve yardımseverlik duygularının istismar edilerek ve sözüm ona bir cemaat tarafından sinsice yapılmış olmasıdır. Üzerinde çok ciddi düşünülmesi gereken diğer husus, eğitim alan ve imkanını bu terör örgütünün kendi yapılanma zemini olarak kullanabilmesidir. Din ve eğitim alanının istismarı ile düşünme, irade ve sorgulama yetenekleri felç edilmiş, mankurtlaştırılmış bir güruh, mutlak itaatle kendi vatanına, milletine, millî değerlerine göz kırpmadan saldırabilecek hale getirilebilmiştir. Kıtalar ötesi siyonist efendilerinden aldıkları emirleri 'hizmet' aşkıyla yerine getirip kendi insanını vurma zilletini seçenler, eşi görülmemiş bir ihanet ve alçaklığın temsilcisi olmuşlardır. Zulme ve zillete rıza göstermeyen milletimiz, ihaneti tam kalbinden vurarak izzetli yaşamayı, izzetiyle yaşamayı fazlasıyla hak etmiştir. Sezai Karakoç'un deyimiyle, 'Geceye yenilmeyen her kişiye, ödül olarak bir sabah, bir gündüz, bir güneş vardır.' Umulur ki, 15 Temmuz karanlığından sonra üzerimize gerçek bir nur olarak doğan güneşimiz, medeniyetimizi yeniden canlandıracak bir ağarmanın müjdesi, müjdecisi olsun.

İnsan hakları ve özgürlükler söz konusu olduğunda kimseye söz söyletmeyen çoğu batılı çevrelerin, milletimizin canı pahasına demokrasiyi yaşatmayı amaçlayan hareketine destek vermemesi, bilakis darbenin ve darbecilerin püskürtülmesine üzülmeleri çok ilginç ve manidardır. Batılı kimi ülke, siyasi aktörler ve basın organının, artık bizi şaşırtmayan bir tutumla, oluşturmak istedikleri negatif algılarla dünya kamuoyunu etkileme gayretleri bize dönük asıl niyetlerini bir kez daha deşifre eder mahiyette olmuştur.

15 Temmuz'da verilen istiklal mücadelesi ile Çanakkale ruhu içselleştirilerek güncellenmiştir. Muazzam bir silkinişle benliğimiz ve kimliğimiz yeniden inşa edilmektedir. Sıcak etkisi ve artçı sarsıntıları hala devam etmekte olan bu alçak darbe ve işgal girişimine karşı canımızla, kanımızla bilfiil direndik. Bugün de en kesin, kararlı dil ve tutumla her türlü darbe girişimini, vesayet düzenini, demokrasi dışı arayışları, millî iradeye muarız çabaları tartışmasız olarak reddediyoruz. Karanlığın çökertilen bütün hatlarından sonra şimdi yeni ufukları, oradan yeni umutları menzil edinme vaktidir.

Eğitim-Bir-Sen olarak, yeniden yüksek bir öz güven kazanan milletimizin, özellikle de genç kuşakların benliğini ve kimliğini tahkim eden 15 Temmuz bilincini, yaşayan canlı algılar olarak çoğalan bir fikir, büyüyen bir ideal, yorulmak bilmeyen bir azim ve kararlılıkla hep diri tutacağız. Okyanus ve kıtalar ötesi kirli, kanlı bağlantıları olan darbeci çapulculara darbe vuran milletimize selam ve şükranlarımızı sunuyor; şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize sağlıklı uzun ömürler diliyor, milletimizin 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nü tebrik ediyoruz.

Editör: Haber Merkezi