Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümü Gemi İşlemleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ersan Başar, 31 Ekim Uluslararası Karadeniz Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, Karadeniz'in, Türkiye'nin yanı sıra çevresindeki 6 kıyıdaş ülke için, bağlı bulunan nehirler ve yoğun gemi trafiği ile çok özel bir deniz olduğunu belirtti.
Karadeniz'in, Türkiye'nin de özellikle ticari anlamda hem balıkçılık aktiviteleri hem deniz ulaştırma açısından kullandığı bir deniz olduğunu ifade eden Başar, Rusya'nın da ticaretinin en büyük kısmını Karadeniz'i kullanarak yaptığını aktardı.
Başar, Karadeniz'in özelliklerinin çok fazla olduğuna işaret ederek, 'Çok iyi korunması gereken bir deniz ancak her geçen gün artan gemi trafiği, gemilerden kaynaklı kirlilikler söz konusu olabiliyor. Uluslararası kurallar gereği bunlar olabildiğince azaltılmış ancak gemi trafiği sonucunda oluşabilecek kazalar çok büyük risk doğuruyor. Petrol kirliliği de bunların başında geliyor. Petrol kirliliğinin önlenmesi, baştan oluşmasını engelleyebilmek amacıyla birçok çalışma yapılması gerekiyor.' dedi.
Bu çalışmaların özellikle kıyıdaş ülkelerle ortaklaşa yapılmasında fayda olduğunun altını çizen Başar, gemi trafiğinin kontrol edilebilmesinin çok önemli olduğunu söyledi.
Başar, gemi trafiği sonucu oluşabilecek kazaların en önemli noktalardan biri olduğuna dikkati çekerek, kaza risklerinin hesaplanıp buna göre hareket edilmesi gerektiğini vurguladı.
Dünya genelinde olduğu gibi Karadeniz'deki gemi tiplerinin ve büyüklüklerinin son yıllarda değiştiğini dile getiren Başar, 'Eskiden daha küçük gemilerle, küçük tonajda yük taşınıyordu. Günümüzde gemilerin tonajları arttı, özellikle konteyner gemileri büyüdü. Gemi sayısında çok büyük artış görmezken taşınan tonajlarda çok büyük farklılık görüyoruz. Bu büyük tonajlar da Karadeniz açısından büyük risk doğuruyor, oluşabilecek bir kazanın etkisi çok büyük oluyor bu sefer.' ifadelerini kullandı.
'Petrol taşımacılığının boru hatlarıyla yapılması çok önemli'
Başar, herhangi bir gemi kazası durumunda Karadeniz'in çok büyük etkiye maruz kalabileceğini anlatarak, şu değerlendirmede bulundu:
'Karadeniz kıyısında birçok yerleşim alanı bulunuyor. Oluşabilecek bir kaza sonucunda etkileri tüm hatları, şehirleri etkileyecek, özellikle petrol kirliliği bunların başında geliyor. Petrol kirliliği sonucunda deniz canlı yaşamına olumsuz etkileri olmakla birlikte, insanların yaşadığı alanların da kullanılamaz hale gelmesine sebep olacak. Bu yüzden Karadeniz'in çok iyi korunması gerekiyor. Karadeniz'in gemi trafiği ve risklerinin çok iyi planlanması gerekiyor. Oluşabilecek kazalara karşı da her zaman hazır olmak lazım. Özellikle gemi trafik rotalarının belirlenmesi ve gemilerin geçişleriyle ilgili planlamaların yapılması çok önemli. Kaza olduğu anda denize dökülecek petrolün hızlı bir şekilde toplanması, kontrol altına alınması gerekiyor. Bu da ortak iş birliği ile gerçekleşebilir sadece. Karadeniz'de bir ülkenin yaptığı hareket, eylem yetersiz kalabilir. O nedenle kıyıdaş diğer ülkelerle de ortaklaşa çalışma yapılmalı.'
Ülkelerin petrol kirliliğiyle ilgili çoğu zaman ortak çalışmalar, tatbikatlar düzenlediğini anımsatan Başar, 'Çünkü Karadeniz'de olacak kirlilik sadece bir ülkeyi bağlamıyor, kıyıdaş 6 ülkeyi olumsuz yönde etkiyecek. Bu yüzden de bu denizi hep birlikte korumamız gerekiyor.' diye konuştu.
Başar, özellikle petrol taşımacılığının çok yoğun yük oluşturduğuna değinerek, şunları kaydetti:
'Petrol, Orta Asya'dan Rusya'nın Novorossiysk Limanı'na geliyor, buradan da büyük tankerlerle Karadeniz'de kuzeyden güneye geçişi sağlanıyor. Türk boğazlar sistemi olan İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi'nden gemiler geçerek dünyanın diğer limanlarına bu petrolü taşıyor. Özellikle petrol taşımacılığının boru hatlarıyla Karadeniz'de yapılması çok önemli. Olabildiğince deniz trafiğine olan yükü azaltılarak, boru hatlarıyla yapıldığı zaman daha çevreci bir yaklaşım söz konu olabiliyor. Böylece kazalar konusunda da Karadeniz'i daha çok korumuş olacağız. O yüzden boru hatları her zaman daha uygun, denizi daha çok koruyacak bir yapıda olacak. Ayrıca Türk boğazlar sisteminde oluşan yükü de daha düşüreceği çok açık.'