Değerli Kamuoyu ve saygıdeğer basın mensupları, MEB'in öğretmenlerle olan savaşının bu yeni bölümünde paylaşılan fragmana bakarsak, hep beraber öğretmenlere milletçe not verip değerlendirme yapılacak. Çileli Anadolu çocuğu gecesini gündüzünü katıp üniversiteyi bitiriyor, KPSS'ye giriyor, arkasından torpilli mülakatla karşılaşıyor. Dayısı olanın yol aldığı mülakat sistemini de geçerse öğretmen olabilirsin deniliyor. Ataması yapılırken senle sözleşme yapacağız.4+2 yıl zorunlu hizmet bölgesinde çalış kadroya alalım deniliyor.
Bu arada 6 yıl ya eşini ya da işini tercih edeceksin diye muhtıra veriliyor. Bakanlık daha mesleğe adım atarken öğretmene, sana geleceği dar ederim anlayışından bir türlü vaz geçmiyor. Geçen senelerde üzerinde çalışma yapılıp rafa kaldırılan performans sistemine yeni deli gömlekleri giydirilmiş 4 yılda sınava girme zorunluluğu ile okul müdürü, zümre öğretmenler, diğer öğretmenler ile veli ve öğrencilerin de değerlendirmesine tabi tutulması amaçlanmıştır.

Farklı oranlarda katkı puanlarıyla birçok paydaşın karşısında, bir nevi sanık sandalyesindeki öğretmene hak ettiği güveni göstermeyecek bu anlayışa ve dayatmaya sonuna kadar karşıyız. Çünkü biliyoruz ki; bana az puan verdi sana çok puan verdi denilerek okulda müdüre, diğer öğretmenlere karşı husumet doğabilecektir.

Her şeyin Alo 147 ye şikayet edildiği bir ortamda veliye ve öğrenciye verilen bu yetki sağlıklı olmayacaktır. Bazı öğrencilerin öğretmeni kucaklayıp hakaret ettiği geçtiğimiz günlerdeki menfi hadiseleri de hatırlarsak, öğrencinin art niyetli olduğu öğretmenlerine keseceği ceza bu taslak yönetmeliğin bir garabet olduğunu daha net ortaya koyar.
Peki bu kadar tepeden inerek makamlara kuş gibi oturan binlerce okul müdür ve yardımcıları, hatta il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerindeki yöneticiler de performanstan nasibini alacaklar mıdır? Bakanlık doğru yerden adım atacaksa önce ehliyet ve liyakat esaslı bir yönetici atama sistemiyle başlamalıdır. Güvenirliliği ve ehliyeti tartışılan idarecilerin yapacağı değerlendirmeler de iş barışını bozacak güvensiz bir ortam yaratacaktır. Bu anlamda Sopayla hizaya getirme anlayışından vazgeçilmelidir.

Mesleki gelişim iki temel üzerinde büyümektedir. Eğitim çalışanlarının önce mali –sosyal ve özlük haklarını gözetme, hakkını verme; sonra da manevi yönünü güçlendirme saygınlığını arttırma. Bu konularda gerekli hamleleri yapmayıp, Ülkedeki devasa eğitim sorunlarını direk öğretmene faturalama anlayışı ve sürekli sopa tepenizde tehdidi can sıkmaktadır.
Eğitim camiasının performansını yükseltmek istiyorsanız, mesleki gelişim üzerindeki engelleri kaldırıp kendini yenileyebileceği imkan ve ortamları yaratın. Destek olun. Öğretmen bilsin ki; akıl eğitim bilim üçgeninin merkezinde biz varız. İnsana saygı, akla değer verildiği, eğitimin önemini anlamış bir toplumda varız ve bu topluma yön veriyoruz.

Yıllardır söylüyoruz, yine tekrar edelim. Öğretmenin adının olmadığı yerde bir gelecek inşa etmek mümkün değildir. Bakanlık bu konuda taslak yönetmelik üzerinde görüş almaya başlamış olup son şeklini verecektir. Yönetici atama yönetmeliğini de tartışmaya açan bakanlık tavsiye kararlara maalesef uymamıştır.

Bu konu da ki tutum, Öğretmen performans sisteminde de bir değişiklik olmayacağını, güya sizde bir şeyler söyleyin kabilinden olacağını müjdelemektedir. Taslağın bu haline kesinlikle karşıyız. Objektif ve kurumsal dengeyi bozmayacak bir başarı performansı için öğretmenlerin akademik gelişimine katkı sağlayacak uygulamaları olursa buyursunlar gelsinler.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Murat KÖSEOĞLU
Türkiye Kamu Sen Rize İl Temsilcisi
Türk Eğitim Sen Rize Şube Başkanı

Editör: Haber Merkezi