Gelir yayla zamanı hazırlıklar yapılır
Ve ardından düşülür, hep beraber yollara
Heyecanla geçilir, önce Havra tepesi
Kavuşmak ümidiyle güzelim Lazlakar'a
Yol uzun, yürümek zor, varılamaz bir günde
Konaklanır bir gece, Soğuksu önlerinde
Ve yollara düşülür, sabahın seherinde
Onun hasretidir hep, yanan gönüllerde
Derken Senoz seçilir, Babik açar koynunu
Biraz daha gidince selam verir Şarinçor
Bu doyumsuz mekanı gidip görenlere sor
O muhteşem doğayı anlatmak ne kadar zor
Derenin sesi ile tatlı tatlı gidilir
Sakız hasreti ile gözler çama dikilir
Ağır yükün altında, artık beller bükülür
Lazlakar'a eziyet çekmeden mi çıkılır?
Birazdan elbette ki, Teğutpos görünecek
Bir küçücük mola da orada verilecek
Ve ardından muhteşem vadi manzaraları
Ayrı bir heyecanla yürekler verilecek
Akşam saatlerinde güzel Çahçor görünür
O şahane güzellik gönüllere örülür
Sözü bile edilmez gayri başka yerlerin
Artık ondan sonrası bambaşka bir macera
Kimi yerde yol iyi, bazen 'zomp'tan geçilir
Yürekler daralınca buzlu sular içilir
Lazlakar'ın kapısı insanlara açılır
Yanakları kırmızı, görünüyor bir kaçı
Hemşinliler 'bulik' der, sahildekiler 'paçi'
Yaklaştıkça tanıdım, sisteki silüeti
Önde Vali emice arkasında Emaçi
Ahır kenarının 'şeytoh'ları bol olur
Havva hala hep sessiz, Paşa küfür savurur
Halide hala evde, bilmem ki ne kavurur
Geldi alçak dumanı, kurtlar bizi çağırır
Yazın tam ortasıdır 'vaytovor'un zamanı
Şişmanlı ile Senoz daha bir kaynaşırlar
Tabancalar atılır, şenlenir hep yaylalar
Ağa'nın köpekleri kapıda oynaşırlar
Gezmesine doyulmaz, güzel Lazlakar'ımın
Binbir çiçek kokusu, yatar o yaylalarda
Yeşil düzlüklerinde, sere serpe insanlar
Emine Rençber