Kılıçdaroğlu, Babacan'ı ziyaret ederek bir süre görüştü.

Görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ekonomi, sağlık, dış politika, eğitim gibi alanlarda sorunları olduğunu ve bunları görüştüklerini dile getirdi.

Babacan ve çalışma arkadaşlarına Türkiye'nin sorunlarına dönük düşüncelerini aktardıkları için yürekten teşekkür ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, 'DEVA Partisi, siyaset dünyamızın yeni bir yıldızı, henüz kuruluş aşamasında, umarım kısa sürede gerekli kongreleri yapıp, siyaset dünyamızda yerini alacaktır. Kendilerine başarı dileklerimizi iletiyoruz.' ifadesini kullandı.

Babacan da çok önemli bir konuğu heyetiyle beraber ağırladıklarını söyleyerek, ziyareti dolayısıyla Kılıçdaroğlu'na teşekkür etti. Ziyaretin, hem 'hayırlı olsun' hem de geçirdiği koronavirüs nedeniyle 'geçmiş olsun' ziyareti olduğunu belirten Babacan, görüşmede ayrıca Türkiye'nin genel sorunlarını ele alıp fikir alışverişinde bulunduklarını bildirdi.

Babacan, şöyle devam etti:

'Ülkemizin özgürlükler, insan hakları konusundaki sıkıntıları hızla büyüyor. İfade özgürlüğü belki de bu sorunların en başında geliyor. Demokrasi dediğimizde sadece seçimden seçime, sandıktan sandığa yürüyen bir süreç değil. Demokrasi aynı zamanda özgür basınla, sivil toplum kuruluşlarıyla, meslek örgütleriyle beraber yürüyen bir süreç. Maalesef sivil toplum kuruluşları da başta olmak üzere basın üzerindeki baskılar ülkemizin ifade özgürlüğü üzerinde ciddi bir sıkıntılı ortamı oluşturuyor.'

Türkiye'nin ekonomi de olmak üzere her alanda ciddi sıkıntılı bir dönemden geçtiğini ileri süren Babacan, ülkenin itibarı güçlü olmayınca, ulusal çıkarların her alanda zafiyete uğradığını savundu.

Partinin teşkilatlanma süreciyle ilgili de Kılıçdaroğlu'na bilgi verdiğini aktaran Babacan, bugüne kadar 75 ilde ve 300'ün üzerinde ilçede kurucu heyet görevlendirdiklerini söyledi. İl kongrelerinin yakında başlayacağını bildiren Babacan, bu kapsamda cumartesi Diyarbakır il kongresine katılacağını kaydetti.

Soruları yanıtladılar
Kılıçdaroğlu ve Babacan açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomiyle ilgili 'Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir. Gerçek mümin acıyı bal eyleyendir' söyleri hatırlatılarak, bu konudaki görüşlerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

'Mümin alçak gönüllüdür. Mümin kul hakkı yemez. Mümin bu ülkede yatağa aç giren çocuklar varsa sarayda oturmaz. Bir insanın söylemiyle eylemi örtüşmesi gerekiyor. Söylemi farklı yaşam tarzı farklıysa orada riya vardır, iki yüzlülük vardır. Dolayısıyla ben Erdoğan'ın söylemlerinin ciddiye alınacağını düşünmüyorum.'

Ali Babacan da hükümetlerin görevinin vatandaşların yokluk karşısında sabretmesini istemek değil, vatandaşlara en yüksek refah seviyesini sunmak olduğunun altını çizdi.

Doğu Türkistan'da uyguladığı baskılar nedeniyle Çin'e karşı uluslararası toplumun harekete geçip bir çağrı mektubuna imza attığı belirtilerek, '39 ülkenin imzası var ancak Müslüman yoğunluğu fazla ülkelerin başkentleri yok. Türkiye de bu çağrıya imza atmayan ülkeler arasında.' sorusuna Kılıçdaroğlu, 'Uygur halkına yapılan zulmü asla kabul etmiyoruz. Türkiye'nin bu konuda duyarlı olmazı lazım. Özellikle MHP'nin Erdoğan'a çağrı yapması lazım, 'Bu anlaşmanın altına imza at' diye. Eğer kendisi gerçekten de bütün dünyadaki Türklerin hakkını korumak gibi bir işlev yüklenmişse. Bekliyorum ben.' yanıtını verdi.

DEVA Partisi ile bir ittifak olur mu?
Kurultay konuşmasında, 'Dostlarımızla birlikte iktidar olacağız' ifadesini kullandığı hatırlatılarak, 'DEVA Partisi'ne bakışınız nedir, ittifakı nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusu üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, 'dostlarımız' kelimesiyle neyi kastettiğini daha önce açıkladığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

'Bu ülkenin çiftçileri, emeklileri, işçileri, sanayicileri, esnafı bütün bunlarla biz iktidar olacağımız vurgusunu yaptık. Elbette DEVA Partisi yeni kuruluyor. Bugün sadece ziyarete geldik, herhangi ittifak görüşmesi olmadı. Bugün için de bir ittifak gündemde değil, ancak seçim sathımahaline girersek belki oturulur, seçim yasasında değişik yapılmazsa ki o konuda da bazı çalışmaların yapıldığını biliyoruz, belki o dönem gündeme gelebilir. Diğer partilerle oturulur konuşulur ama bugün aslolan Türkiye'nin sorunlarına nasıl bakacağımız, sorunları nasıl çözeceğimizdir. Dolayısıyla DEVA Partisi ayrı parti biz ayrı partiyiz, iki partinin ekonomiye, dış politikaya, eğitime, tarıma bakışı farklı olabilir.'

Meclis'te sandalye sayısının 15 azaldığı belirtilerek, ilerleyen süreçte bir ara veya erken seçim olasılığına yönelik bir soru üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, 'Bir süre sonra Türkiye seçim gündemini konuşmak zorunda. Yönetilemeyen bir Türkiye var, gittikçe ağırlaşan bir fatura var, bu faturanın altından kalkmak bu iktidarın yapabileceği bir şey değil. Dolayısıyla topluma daha ağır bir fatura çıkmasın diye aslında normalde aklı başında bir siyasi yönetim bir süre sonra seçime gitmek durumunda kalabilir.' değerlendirmesinde bulundu.

Dolardaki yükselişle ilgili soru üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

'Dolar tırmanıyor. Erdoğan, 'faiz düşerse dolar da düşer' demişti. Merkez Bankası Başkanı'nı da görevden aldılar. Demek ki bu Merkez Başkanı'nı da görevden almak lazım, faizi sıfırlamadı. Faizi sıfırlasaydı belki dolar hiç bu kadar yükselmezdi, Erdoğan'ın düşüncesine göre. Dolayısıyla bakalım dolar nereye gidecek, ekonomi nereye gidecek, fiyatlar nereye uçacak. Doğru bir şey pik yapıyor ama gördüğümüz kadarıyla döviz pik yapıyor. Ülke yönetilmiyor. Fakirin, fukaranın ne çektiğini Erdoğan bilmiyor. Erdoğan sarayında oturuyor, bir eli yağda, bir eli balda. Türkiye yönetilemez konumda. Bugün Karar gazetesinde bir fotoğraf var. Erdoğan'la bir yöneticinin ya da bir iktidar temsilcisinin fotoğrafı var. Erdoğan'ın onun önünde nasıl eğildiğini görüyorsunuz. Niye eğiliyor? Para için. Bu benim ağırıma gidiyor. Bir siyasi rakibim oluyor Erdoğan ama o bir başka devlet adamının önünde para için bu kadar eğilmemeli, bu benim ağırıma gidiyor.'

GATA'da başhekim yardımcısının görevden alınması ve tarikat tartışmalarına ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, devlette liyakat sisteminin çok önemli olduğunu söyledi. Liyakat sistemlerinin olmadığı yerde insanların bilgi yerine başka gerekçelerle mevkilere geleceğini aktaran Kılıçdaroğlu, 'Şu anda Türkiye'yi yöneten iktidarın gündeminde liyakat yok, yandaşlık var. Dolayısıyla kendisine sürekli destek veren kişileri getirip önemli makamlara oturtabiliyor. Bu devletin saygınlığına da gölge düşürüyor.' dedi.

Ali Babacan da eğer konu devlet yönetimiyse devlette personel işe almada buradaki kriterin sadece ehliyet ve liyakat olması, mülakat sisteminin de tamamen kalkması gerektiğinin altını çizdi.

Piyasalardaki gelişmelerle ilgili de konuşan Babacan, Merkez Bankasının 1 Ocak'tan itibaren piyasa 120 milyar dolarlık bir döviz müdahalesi olduğunu belirterek, 'Ne için? Kuru belli seviyelerde tutmak. Kur odaklı bir uygulama ve günlük adımlar, rastgele adımlardan bahsediyoruz. Böyle bir tabloda Türk lirasının değer kaybetmesi mukadder.' ifadelerini kullandı.

Babacan, er ya da geç vaktinden önce bir seçimin söz konusu olacağını da savundu.

Anayasa Mahkemesi ile ilgili tartışmalar
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Anayasa Mahkemesiyle ilgili çağrısı üzerine, 'Demokrasi üstünlüğü için her türlü değişiklik yapılabilir' şeklindeki değerlendirmesi sorulan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

'Allah aşkına, Türkiye'nin gündemi ne? Milyonlarca işsiz var. Devleti yönetemiyorlar. Kime dokunsan ah işitiyorsun, bunların derdi AYM. Ne için? Gündem değiştirecekler, istiyorsanız değiştirin getirin Meclise. Getirsinler Meclise bakalım. Bahçeli, Anayasa Mahkemesiyle uğraşacağına niye Uygur Türklerinin hakkını savunmuyor. Neden Erdoğan'a demiyor, 'şu anlaşmayı imzalamazsan ben bir daha sana destek vermem.' Niye diyemiyor? Körü körüne bağlılık olmaz, deneme sınama yöntemiyle de devlet yönetilmez. Devlet bilgiyle, birikimle, hukukun üstünlüğüyle yönetilir. Herkesin işi, aşı var mı? Bu anlayışla yönetilir. Bunları tamamen bir tarafa atacaksınız, 'AYM benim istediğim şekilde karar vermedi ne yapalım, AYM'yi değiştirelim.' değiştirin. Zaten bir darbe süreci yaşıyoruz. 20 Temmuz darbe süreci yaşıyoruz, değiştiriyorlarsa, güçleri varsa değiştirsinler.'

Ali Babacan da son süreçte hükümet tarafından AYM Başkanı'nın şahsen hedef alınarak bir tehdit durumu olduğunu iddia ederek, 'Yüce mahkeme, hükümetin işine gelmeyen, istemediği bir kararı aldı diye güvenlikle ilgili o mahkeme başkanının hele hele o konudan sorumlu hükümet üyesi tarafından tehdit edilmesi, bu kabul edilecek bir şey değil.' dedi.

Kapalı Maraş'ın sahil kısmının kullanıma açılması
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in basın danışmanı Murat İde'nin 2015'te yazdığı bir yazı nedeniyle bugün gözaltına alındığı hatırlatılarak, nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, 'Asla doğru bulmuyorum. Hukuk devletinin olmadığı yerde bu tür olaylarla karşılaşmak doğal ama biz doğal görmüyoruz. Hukuk devletinin askıya alındığı bir süreci yaşıyoruz. Yargı baskı altında, birisi iktidarın hoşuna gitmeyen bir yazı yazmışsa sabahın köründe evi basılır, gözaltına alınır bu tür tablolarla karşılaşıyoruz, bundan sonra da karşılaşacağız. Murat İde'ye de geçmiş olsun dileklerimi bir kez daha ifade ediyorum.' açıklamasında bulundu.

KKTC'de Maraş'ın sahil kısmının 46 yıl sonra yeniden açılmasıyla ilgili görüşü sorulan Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

'Maraş'ın tamamın açılması lazım. Niye sahili açıyorlar? Niye tamamını açmıyorlar? Maraş'ın tamamını açacaklar ve KKTC'nin tanınması için Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütün ülkeler nezdinde girişimde bulunması lazım, bunu yapacaklar. Madem Katar'la bu kadar dostsun, Katar KKTC'yi tanısın. Diğer dost olan ülkeler var, onlar da tanısınlar. Tanıyan bildiğim kadarıyla Pakistan, niye diğerleriyle ilgili bir girişim yapılmıyor. Yapılsın. Ben, Maraş'ın tümüyle hizmete açılmasını isterim. Ayrıca Dışişleri Bakanlığının yeni bir bakış açısıyla KKTC'nin dünya çapında tanınması için bütün dost ülkelerle girişimde bulunmasını isterim.'

Babacan da KKTC'nin kardeş ülke olduğunu belirterek, KKTC'nin daha çok ülke tarafından tanınması ve soruna çözüm üretilmesinin, ancak itibarlı bir Türkiye ile mümkün olacağını söyledi.

Editör: Haber Merkezi