Anavatan Partisi eski Rize Milletvekili ve İnşaat Mühendisi Ahmet Kabil bölgede her yağış sonrası yaşanan akarsu taşkınları ile ilgili değerlendirmede bulundu. Kabil, 'Bugüne kadar ömrümün hemen hemen tamamını bu bölgede geçiren bir mühendis olarak ben de bazı hususlara parmak basmak istiyorum' dedi ve yapılan yanlışları tek tek sıraladı.
Bölgenin Türkiye'nin en yağışlı iklimine ve dağlık bir topografyaya sahip olması, sahile dik derin vadiler ve bu vadilerdeki rejimi düzensiz akarsuların sık sık taşması, beklenmeyen veya olağanüstü bir vakıa olmadığını belirten Kabil' burada felaketleri doğuran en önemli hususlar; uygun olmayan dere yatağı ıslahları ve sanat yapıları, düzensiz yerleşimler, derin malzeme alımları, derelere yoğun malzeme dökümleri gibi akarsu taşkın sınırları içinde yapılan müdahalelerdir' dedi.
'BETON KÖPRÜLER YENİLENMELİ'
Bir dönem karayollarında da görev yaptığını hatırlatan Kabil, köprülerin yenilenerek yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Kabil, 'Karayollarında görev yaptığım 60'lı ve 70'li yıllarda yaptığımız ve projelendirilmesinde Q 100 (100 yıl tekerrürlü taşkın debisi) şu anda Q 500 olarak uygulanıyor. Ancak sahildeki köprülerin büyük kısmının açıklıklarının işgallerle daraltıldığı ve su geçecek boşluğun yarılara kadar indirildiğini üzüntüyle görüyorum. Fırtına, Taşlıdere, İyidere, Of köprülerinin altına bakılırsa bu durum görülebilir. Karadeniz Sahil Yolu yeni köprülerinin son teknoloji inşaat metotları ile forekazıklı ve yüksek mukavemetli beton kullanılarak yapıldığını biliyorum. Ancak tasarruf amacıyla Ordu/Ünye de çöken Cevizdere köprüsü gibi az sayıdaki eski sistem masif temelli ve düşük mukavemetli beton köprülerin de çökmelerini beklemeden can ve mal güvenliği açısından yenilenmesi şarttır' diye konuştu.
'KÖPRÜLER TEKNİK İNCELEMEDEN GEÇMELİ'
Tüm köprülerin detaylı teknik incelemelerden geçirilmesinin de şart olduğunu belirten Kabil şunları söyledi:
'Altları kolayca tıkanan bu köprüler nedeniyle, dere yatağından çıkmakta ve çoğunluğunun kenarlarında yer alan yerleşimleri basmaktadır. Kötü dere ıslahları nedeniyle de dere tekrar yatağına dönememektedir. Vadilerimizde ve dere yataklarımızdaki tüm olumsuzlukları tespit etmek ve kısa, orta ve uzun vadede alınması gereken tedbirleri ve uygulama yöntemlerini belirlemek üzere yerel yönetimler ile merkezi yatırımcı Karayolları, Devlet Su İşleri, İller Bankası gibi kurumların uzman teknik elemanlarından oluşan tam yetkili bir heyet oluşturulması gerekmektedir. Bu heyetin tespitleri ve önerilerinin hiçbir popülist engelle karşılaşmadan uygulanabilmesi için halkın da bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi şarttır. Sonuç olarak felaketlere tabiat harikası bir güzelliği borçlu olduğumuz yağışların değil, bilimsel olamayan müdahalelerin ve uygulamaların yol açtığını bilmemiz ve bu doğrultuda gösterilen çabaları desteklemeliyiz'