Fatih Sultan Kar'ı Rizeliler yaptığı Rize Tarihi çalışmalarıyla tanıyor. Onun asıl işi
İETT Genel Müdürlüğü kurum fotoğrafçılığı. Günde 3,5 milyon Yolcu taşıyan İETT'nin otobüslerinde, metrosu araçlarında onun çektiği fotoğraflar donuyor. İETT ve Rize tarihine olan ilgisinin bir tutku ile başlayıp, daha sonra göreve dönüştüğünün belirtiyor. Kar, 'Bazen sararmış bir fotoğrafta veya yırtılmış bir belgede yakalarsınız tarihin izini. Bu güzelliği yarınlara taşıyarak insanların hizmetine sunmak; bir koleksiyoncunun önce tutkusu, sonra görevi haline gelir' diyor.
Fatih Sultan Kar kendisini modern çağın eskicisi olarak tanımlıyor. Yaklaşık 20 yıldır biriktirdiği Rize'nin tarihi fotoğrafları, Rize kitapları ve Karadenizli sanatçıların plakları onun hazinesi. Geçenlerde ütüyü prizde unutup evden çıkan ve bu durumu kendisine anlatan eşine ilk sözü, 'Eyvah, gitti arşivim!' olur.
Evini ve işyerindeki odasını, biriktirdiği objelerle süsleyen Fatih Sultan Kar'ın arşivi yaşanmışlığın yoğunluğu ve yorgunluğunu bırakıyor üzerinizde. Bizler kendisiyle bu görüşmeyi tarihi Metrohan binasında bulunan müze görünümlü İETT Fotoğrafhanesi'nde gerçekleştirdik.
Fatih Bey, öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
1971 yılında Rize'de doğdum. İlk ve ortaöğrenimimi Gündoğdu'da tamamladım. Rize'de gazetecilik yaptığım yıllarda çeşitli gazetelerin temsilciliğini yürüttüm. Bir dönem Rize TV Haber Servisi'nde görev yaptım. Ulusal ve yerel bazdayayın yapan birçok gazete ve dergide yazılarım ve şiirlerim yayımlandı. Türkiye Musiki Eserleri Sahipleri MeslekBirliği (MESAM) üyesiyim. 150'yi aşkın Karadeniz türküsüne söz yazarı olarak imza attım. Karadeniz bölge tarihi üzerine aralıksız sürdürdüğüm arşiv-araştırma çalışmaları sayesinde hatırı sayılır miktarda materyale sahip oldum. Bu malzemelerle 9ayrı fotoğraf sergisi açtım. Memleketim Rize'nin tarihi üzerine 11 kitabım yayınlandı. Çaykur Rizespor'un resmi dergisinin tarih sayfasını hazırladım. Ayrıca benim gibi İETT sevdalısı olan şefim Filiz Acar ile birlikte hazırladığımız, İETT'nin 150 yıllık kurum tarihine ışık tutan 3 tane de kitabımız bulunuyor.
Siz İETT ailesine ne zaman katıldınız, kaç yıllık İETT'lisiniz?
1998'den bu yana İstanbul'da yaşıyor ve İETT'de kurum fotoğrafçısı olarak çalışıyorum. İETT çok köklü bir kurum. Ülkemizin neresinde yaşıyor olursanız olun bir gün mutlaka yolunuz İETT otobüsüne düşer. Bu kurumda, kurulduğu günden bu yana fotoğrafçı ve fotoğrafhane var. Onların zaman içerisinde oluşturduğu emanetler şu anda bana teslim edilmiş durumda. Bütün amacım bu emanete en iyi şekilde sahip çıkmak ve geliştirmek. Bugün bizim yaptığımız gibi yıllar sonra birileri arşive bakıp buradan bir Fatih Sultan Kar geçti derse, yani gök kubbede bir hoş seda bırakabilirsem ne mutlu bana.
Fotoğrafçılık hayatınıza ne zaman girdi?
Memleketimde, 1990'lı yılların başında Zümrüt Rize gazetesinde yaptığım haberleri fotoğraflarla süslemeye başladım. O sıralar bu haberleri ödünç makinelerle yapıyordum. Daha sonra Sarp sınır kapısının açılmasıyla birlikte Rize'ye gelen Rusların pazarda fotoğraf makinesi sattığını gördüm. İlk makinemi pazardan aldım. Zenit122 model makinem fotoğrafa ağırlık vermeme sebep oldu. Askerliğim sırasında da fotoğrafçılık yaptım. Derken Rize'de, yerel ve ulusal gazetelerin temsilciliklerini yaptığım sırada haberlerimin fotoğraflarını da kendim çekmeye başladım. Zaman içerisinde kendimi geliştirerek bugün İETT'nin kurum fotoğrafçısı olma seviyesine ulaştım. Doğa Fotoğrafçısı Cemal Gülas, Fotoğrafı konuşturan adam Ara Güler, Anı yakalayan Timur Tahmaz ve Gezgin Fotoğrafçı
Resul Çelik hayranıyım
Siz çok yönlü bir insansınız. Karadeniz türkülerine söz yazarlığı yaptınız, memleketiniz Rize ile ilgili kitaplar kaleme aldınız, İETT tarihiyle ilgili hazırladığınız kitaplarvar. Sizin gündeminizde hep yenilik var, yeni projeler var. Bu kadar fazla işe yetişmek zor olmuyor mu?
'Uykuyla geçen zaman ölü zamandır' diyorum. Az uyurum. Sahaflarda bulduğum bir kitap mutlu eder beni. Son model arabaya kavuşan bir araba sevdalısından hissettiğinden büyüktür bu duygu. Geçmişin izini tozlu raflarda süren bir arşivci-araştırmacının ele geçirdiği belge karşısında hissettikleri, ancak bir arkeoloğun toprak altında ilk ipuçlarını gördüğü tarihi esere bakarken hissettikleriyle karşılaştırılabilir. Her ikisi için o anda hissedilenler tarifsizdir. Bu duyguyu bir kez hisseden bir daha kurtulamaz. Sevdiğiniz bir işle meşgul olursanız yetişmek diye bir sorununuz olmaz. Çünkü o işler önünüzde değil hep yanınızdadır.
Siz, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'la yıllar önce röportajlar yapmışsınız. Sayın Cumhurbaşkanımızı sizden dinleyebilir miyiz? Vaktiyle aynı yolda yürüdüğünüz, ev ev dolaşıp mücadelede aynı yolda olduğunuz bir insanın bugün ülkenin en yüksek konumunda olması insanı mutlu ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızı, İstanbul İl Başkanlığı döneminde veİstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde yakından izleme şansım oldu. Giriştiği işi planlama, takip etme, tamamlama ve her aşamasıyla ilgilenme özelliği vardır. Onunla birlikte futbol oynayan arkadaşlarının yaşamına dokunmuş, onların sıkıntılarına çare aramış ve bulmuştur. Sadece futbolcu arkadaşları değil takımın yöneticileri ve teknik kadroda yer alan arkadaşlarının da derdini dert edinmiştir. Bu da vefa demektir.
Siz boş zamanlarınızda nelerle uğraşıyorsunuz?
Boş zamanım yok. Yaptığım işlerin dolu olduğuna inanıyorum. Ama fırsat buldukça kitap okumaya çalışıyorum.