Erbaa'da 30 yıldır avukatlık yapan, 2 çocuk babası Necdet Dilek, tarihi eserlere olan merakını koleksiyonculuğa dönüştürdü. Tokat Müzesi'ne bağlı olarak 1994 yılından bugüne koleksiyonculuk yapan Dilek'te toplam 302 eser bulunuyor.
Koleksiyonun en nadide eserlerinden, Büyük İskender'in zümrüt taşa negatif işlendiği altın yüzük ile dünyanın en eski kılıçlarından biri olan, Arslantepe tipi bakır kılıç ise dikkat çekiyor.
Özel kutularda, banka kasasında muhafaza edilen eserlerden Büyük İskender'in sadece ışık altında görülebilen portresinin işlendiği altın yüzüğün, Helenistik döneme ait olduğu tahmin ediliyor. İlk Tunç Çağı'na ait 44,2 santimetre uzunluğundaki bakır kılıcın ise Malatya Müzesi'nde 9, Venedik'te 1 olmak üzere 10 benzeri daha bulunuyor.
Birçok eseri, mini müzeye dönüştürdüğü avukatlık bürosunda sergileyen Dilek, artık sadece nadide parçaları koleksiyonuna katmayı düşünüyor.
Büyük İskender motifli altın yüzük ve Arslantepe tipi bakır kılıçın, koleksiyonunun önemli eserlerinden olduğunu kaydeden Necdet Dilek, şunları söyledi:
'Eserlerin tanımında, bilgisini edinmede zorluklar yaşamaktayız. Arsenli Arslantepe tipi bakır kılıç, Tomas Zimmerman tarafından 2011 yılında dünyanın endüstriyel anlamdaki en eski kılıçlarından biri olarak yayınlanmıştı ve yine yayın aşamasına bulunduğumuz Büyük İskender'in portresinin zümrüt taşa negatif işlendiği Helenistik dönem altın yüzüğün teknik itibarıyla taşının özelliği itibarıyla dönemi itibarıyla şu ana kadar bir örneğini göremiyoruz. Bu hususta kapsamlı, ciddi yayına ihtiyacımız var. Son dönemde negatif işleme yapan bazı ustalarımız çıkıp güzel eserler üretseler de 2 bin yıldan daha önceki dönemde üretilmiş bir eseri halen yapmak mümkün değil. Yani o albeni, o estetik maalesef henüz gerçekleşemedi. Yüzük hakkındaki tek bilgi, ilçemiz Erbaa'nın eski ismiyle İskili yeni ismiyle Demirtaş köyünde bulunmuş olması. Oraya ne şekilde geldiğini tabi bilemiyoruz.'
Zorluklar nedeniyle yorulduğunu bu nedenle artık çok özel parça olmadığı sürece koleksiyonuna yeni eser eklemeyeceğini dile getiren Dilek, şöyle konuştu:
'Öncelikli olan; koleksiyonu, tarihi eseri sevmek, sahip çıkmaya çalışmak. Zorluk çok çünkü. Eseri öğrenmek, tanımak anlamında bilgi kaynağı adeta yok. Kendimizi kendimiz geliştirmek, kendi kendimize öğrenmek gibi bir handikapla karşı karşıyayız. Mevcut elimdekilerin yayınını ve sergilenmesini amaçlıyorum. Bu anlamda birkaç hocamızla görüşmelerim var. Yoksa zümrüt taşa Büyük İskender'in portresinin negatif işlendiği Helenistik dönem altın yüzük ve yine 5-6 bin yıllık, dünyanın en eski endüstriyel anlamdaki kılıçlarından birinin koleksiyonumda olması bu benim kendi özverim, kendi mücadelem. Fakat öyle lokomotif parça dediğimiz eserleri genelde koleksiyonlarda göremiyoruz. Ve maalesef birçok koleksiyon bakır haçlarla ok uçlarıyla doldurulup sayısal çoğunluk görünmekte. Özel, nadir eserler müzelerimizde, koleksiyonerlerimizde maalesef az bulunmakta.'