Türkçe diline Arapçadan geçen kelimelerden biri de aşktır. "Aşaka" sözcüğünden türetilen aşk kelimesinin Arap dilindeki karşılığı sarmaşık olarak bilinir. Aşk, çeşitli mekanlarda ve kültürlerde farklı biçimlerde tanımlanır. Tasavvuf edebiyatında aşkın anlamı ilahi aşktır. Divan şiirlerinde de başta Fuzuli olmak üzere pek çok divan şairi aşkı bu şekilde yorumlar. Kainatın yaratılma sebebi aşktır. Fuzuli, şiirlerinde aşkı kainatın özü olarak nitelendirir.
Aşk ne demek şeklinde bir araştırma yapıldığında bu kelimenin Arapça sarmaşık kelimesinden türetildiğini görmek mümkündür. Ancak genel yorumlamaya göre aşk, bir kişinin bir başka insana duyduğu aşırı sevgi ve bağlılık anlamına gelir. Aşkın diğer çeşitleri arasında platonik aşk ve karşılıksız aşk gibi uzantılar mevcuttur. Her insan hayatında bir kez veya birden fazla kez aşık olabileceği gibi hiçbir zaman aşk hissetmemesi de mümkündür.
Bir kişi aşk duygusunu içinde yoğun bir şekilde hissettiğinde aşık olmuştur. Kişinin başkasına karşı duyduğu yoğun sevgi hissini tanımlamak için aşk kelimesi kullanılır. Kişi aşık olunca, beyninde çeşitli hormonlar aktif hale gelir. Bu hormonlar dengeli biçimde salgılanınca bedensel ve zihinsel açıdan kişi daha önce hissetmeye alışkın olmadığı farklı bir deneyim yaşar. Bu yüzden gerçek aşkı yaşamak oldukça önemlidir.
Aşk hissi oluştuğunda beynin çalışma sistemi kendiliğinden değişebilir. Beyin tarama yöntemleri kullanılarak yapılan araştırmalara göre aşık oldukları kişinin fotoğrafını gören kişilerin beyninde değişiklikler meydana geldiği gözlemlenmiştir. Beynin bu bölgeleri aynı zamanda madde bağımlılığı gibi kişinin kontrolünü ele geçiren diğer durumları da aktif hale getirir.
Tasavvuf edebiyatında aşk, ilahi aşk olarak tanımlanır ve Allah'a duyulan derin sevgi ve bağlılık anlamına gelir. Bu tür aşk, kişinin manevi dünyasında derin bir tatmin ve huzur sağlar. Öte yandan, beşeri veya mecazi aşk, iki insan arasındaki romantik sevgi ve bağlılığı ifade eder. Beşeri aşk, insan hayatında önemli bir yere sahiptir ve bireylerin birbirlerine duydukları derin ilgi ve sevgiyi yansıtır.
Aşk, dil, din, kültür ve coğrafya fark etmeksizin, evrensel bir duygudur. Her insanın hayatında bir şekilde karşılaştığı ve deneyimlediği bu duygu, insanları bir araya getirir ve bağlar. Evlilik, nişan ve düğün gibi ritüeller, aşkın toplumsal boyutunu yansıtır ve toplumların kültürel değerlerini aktarır.
Aşkın Toplumsal ve Kültürel Boyutları
Aşk, yalnızca bireyler arasındaki bir ilişki değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir fenomendir. Evlilik, nişan, düğün gibi ritüeller, aşkın toplumsal boyutunu yansıtır. Bu ritüeller, toplumların kültürel değerlerini ve normlarını aktararak, bireylerin toplumsal aidiyet duygusunu pekiştirir.
Baki selam ve dua ile