İzmir'den 6 yıl önce memleketi Rize'ye dönüş yapan Metin Akıncı, Soğuksu Mahallesi'nde, ormanlık alandaki ahşap evinde yaşamaya başladı. Yaklaşık 1000 metre rakımdaki evine 2 kilometrelik dik patika yoldan inip çıkan Akıncı, ağaçların kesilerek doğanın bozulacağı endişesiyle araç yolu için başvuruda bulunmadı. Bölgede yük taşımada kullanılan ilkel teleferiklerden esinlenen Akıncı, bir arkadaşının yardımıyla iki dağın yamaçları arasına 500 metre uzunluğunda ve yerden 400 metre yükseklikte teleferik sistemi kurdu. Çelik tele takılı 2 kişilik makaralı kabini bulunan ve elektrikle çalışan teleferik, uzaktan kumanda ile de kullanılabiliyor. Akıncı, yaklaşık 2 dakika süren yolculukla karşıdan karşıya geçen kabinle evine ya da yola ulaşabiliyor. Akıncı, ayrıca yörede yaşadığı evinin yanındaki gürgen ağacına yerden 4 metre yükseklikte 15 metrekarelik bir ev inşa etti. Otel olarak işletilen ağaç eve ulaşmak isteyenler, 400 metre yükseklikten geçen teleferiğe binerek karşıya geçiyor. Rize'nin sıra dışı yapılarını görmek isteyenler, Akıncı'nın tesisine akın ediyor. Herkesin cesaret edemediği teleferiğe binenler ise büyük heyecan yaşıyor.
DOĞAYA ZARAR VERMEMEK İÇİN TELEFERİK YAPTI
Kendine doğada bir yaşam kurduğunu anlatan Metin Akıncı, 'Burada bir ulaşım ihtiyacımız vardı. Onun için teleferiği düşündük. Doğaya ve ağaçlara zarar vermeden ağaçları kesmeden böyle bir model geliştirdik. Devamında küçük bir kafe restoran ve konaklama fikri düşündüm. Önce bungalovlar ve sonrasında uygun bir ağaç ev inşa ettim. Teleferiğin mesafesi 500 metre. Dere tabanından 400 metre yükseklikte. Bu teleferiği iki amaçla yaptım. İlk amacım ulaşımı sağlamaktı. İkinci amacım ise bu dağlara ve yaylalara yapılan, yaylacılık ve ormancılığı yok eden araba yollarına bir karşı duruş sergilemek için böyle bir sistem kurdum. Buraya gelen misafirlere çay kahve ve mıhlama ikram etme ihtiyacı ortaya çıktı. Konaklama fikri de bu ihtiyaçların takibinde ortaya çıktı. Kapasiteyi fazla artırmadan kendi faaliyetimizin içindeyiz. İlk etapta teleferiğe binerken biraz tereddüt yaşıyorlar ama bindikten sonra keyif alıyorlar' dedi.
'DOĞAYA DEĞER VERENLERİ BEKLERİM'
Yaptığı ağaç evin ilgi çektiğini anlatan Akıncı, 'Ağaç ev bu yörede fazla yok. İnsanlar görmedikleri şeyleri şaşırıyor. Rahmetli dedem bu gürgen ağacını fidanken ormandan alıp buraya dikti. Bir meyve ağacı gibi onu beslemiş, büyütmüş, dallarını şekillendirmiş. Ağacın üzerine arı koymak için bir tane çardak yapmış. Daha sonra biz bu turizm işine girince 'Arının yeri ormandır' dedim arıları ormana taşıdım. Üzerine bir ev inşa etme fikri gelişti. Ağacın dalları üzerime bir ev yap gibi duruyordu. Şu an yatak kapasitemiz maksimum 10 kişi. Buraya ziyaretçi olarak herkesi kabul etmiyoruz. Özellikle doğa dostu, doğayı seven, sözde değil de gerçekten fiili olarak doğayı koruyan insanları burada görmek istiyorum. Bu yüzden biraz seçiciyim. Her şey para değildir. Benim öncelikli tercihim parası olan insan değil de gerçekten burayı seven burada ne olup bittiğini anlayan doğaya değer veren insan burada görmek isterim. Çok insan gelsin çok para kazanalım bunun peşinde değiliz' diye konuştu.