'Bir musibet bin nasihatten evladır.' Der atalarımız. Ne güzel demişler...

Bir nimetin kıymetini anlamak için, illa da onu kaybetmek gerekmez aslında! Maalesef çoğu zaman elimizden çıkınca anlıyoruz!

Kar ve yağmurun, ne büyük bir RAHMET ve ne büyük bir NİMET olduklarını, Kainatın Sahibi biz aciz kullara birazcık hissettirdi!

Önceden haberlerde 'kar kabusu' 'kar çilesi' gibi tabirlerle karşılaşırdık! Cenab-ı Hak bizi biraz terbiye edip, işlerimizi biraz zorlaştırınca, adeta kar'ı ve yağmuru davul zurna ile karşılar hale geldik! Biraz daha geç gelseydi, Edirneye gidip yurda girişinde tören düzenleyecektik!!!

Ne buyuruyor Cenab-ı Hak:

'Şükrederseniz ziyadeleştiririm(artırırım)'

Bu ayetin mefhum-u muhalifi şu demek oluyor: Şükretmezseniz eksiltirim.

Apartmanlarımızın onuncu yirminci katlarında suyun şarıl şarıl akmasının ne derece şükrü gerektirdiğini yeterince anlayamadık bence!

Evet Aziz Dostlar!

Kar ve yağmur nimetlerinin faydaları saymakla bitmez! Barajlara, toprağa, ürünlere, havaya ne denli faydaları olduğunu hepimiz az çok biliriz.

Bilmek tabii ki yetmez, karşılığını vermeliyiz!

Aslında her şey güzeldir, ya bizzat güzeldir ya da neticeleri itibarıyla güzeldir.

Bediüzzaman Hazretleri kar nimeti hakkında şöyle diyor:

'Mesela kar'ı pek baridane(soğuk) ve tatsız telakki ederler. Halbuki o barid(soğuk) perdesi altında o kadar hararetli gayeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki, tarif edilmez.'

Son zamanlarda haberlerde, 'beyaz kabus' 'beyaz çile' gibi ifadeleri pek göremiyoruz, fakat o nimetin nerden geldiği ve Kimin gönderdiği noktasında eksiklerimiz var gibi...

Halen daha 'yağmur ve kar düşmesinden bahsediyoruz! Fakat Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerimde, kar ve yağmur için defaatle 'İNDİRMEK' tabirini kullanıyor!

Yani kar ve yağmur yağmaz veya düşmez, İNDİRİLİR!

Sadece bunu anlasak yeter geliyor bana...

Allah yine bizi tehdit eder gibi şöyle buyurur: 'De ki: Suyunuz (yerin içine) çekiliverse, söyleyin bakalım, size kim bir akarsu getirebilir!'

Değil bahçe ve tarlalarımızı sulamak veya yıkanmak; içmeye bile su bulamazdık!

Evet Dostlar, bu icraatlar, rastgele, tesadüfen veya kendi kendine olacak işler değildir.

Bu deniz ve okyanusları yeryüzünde tutup dökmeyen Birisi var!

Havaya kaldırıp bizi sulayan Birisi var!

Bu Zat, bizi tanıyor, bizi biliyor, bizi seviyor!

Biz aciz kullar olarak da görevimiz, O'nu tanımak ve sonra da isteklerini yerine getirmektir!

Hiç te zor olmayan bu asıl görevimize yoğunlaşıp, yara bere almadan bu hayatı bitirmeye gayret edelim inşallah.

Saygılarımla...