Erkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, balık av sezonunun 1 Eylül'de başladığını ancak tezgahlarda beklenenden az balık görüldüğünü dile getirerek, küresel ısınma, aşırı ya da kayıt dışı avcılık, yasak boyuna uyulmadan yapılan balıkçılık nedeniyle avlanan balık miktarının önemli miktarda azaldığını, buna bağlı olarak da kişi başına düşen yıllık balık tüketiminin de düştüğünü anlattı.

Balık ve deniz ürünleri tüketiminin sağlık üzerindeki etkilerinin yeterince anlaşılmadığını belirten Erkan, şöyle devam etti:

'Hiçbir gıda maddesi yoktur ki ihtiyacımız olan protein, yağ, vitamin ve mineral ihtiyacımızı karşılayabilsin. Balık, diğer hayvansal ve bitkisel gıdalarla karşılaştırıldığında besin içeriği olarak çok değerli bir gıda maddesidir. Metabolizmamız bazı bileşenleri üretememekte, mutlaka gıda yoluyla dışardan almak zorundadır. Aminoasit, yağ asidi, vitamin ve mineraller bakımından deniz mahsulleri, diğer gıda maddelerine göre daha zengin olduğu için daha değerlidir. Bir öğünde bir porsiyon balık tüketimiyle ihtiyacımız olan bu bileşenleri karşılamak mümkün olabilmektedir. Sindirimi kolay bir gıda maddesi olmakla birlikte yüksek besleyicilik ve vücudu yormadan uzun süre tokluk hissi vermesiyle haftada en az 2-3 kez balık tüketimi faydalıdır.'

'Deniz mahsulleri, göz sağlığı ve romatizma gibi hastalıklardan korunmak için doğada tek kaynak'
Prof. Dr. Nuray Erkan, anne adaylarında fetüsün sağlıklı gelişimi ve çocuklarda beden ve zihin sağlığı gelişiminde su ürünleri tüketilmesinin önemine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

'Omega 3 yağ asitlerinden DHA ve eikozapentaenoik asit (EPA) içeriğiyle deniz mahsulleri, kalp krizi, felç gibi damar sağlığı ile ilgili sağlık problemlerinin yanı sıra göz sağlığı ve romatizma gibi enflamatuar hastalıklardan da korunmak için doğada tek kaynaktır. Yağlı balıkların A, D, E ve K vitaminlerini yüksek oranda da içermesi, metabolizmanın düzgün çalışmasında, hücre gelişimi ve yenilenmesinde, bağışıklığın korunmasında başta anne adayları ve emzikliler gibi hassas bir dönemden geçenler olmak üzere tüm bireyler için büyük önem taşıyor.'

Kadınlarda akciğer kanseri vakalarında artış yaşanıyor Kadınlarda akciğer kanseri vakalarında artış yaşanıyor

Erkan, yüksek risk grubu tüketicilerin özellikle yaşam ömrü uzun olan ton balığı, kılıç balığı gibi daha büyük balıklar ve bunların konserve gibi tüketime hazır ürünleri için tavsiye edilen miktarın kısıtlı olduğunu aktarırken, şunları söyledi:

'Hamile, emzikli, yaşlı ve çocuklar için bu tür balıkların tüketimi ayda bir kez bir porsiyonu geçmeyecek şekilde olmalıdır. Yine midye gibi kabuklu deniz ürünleri suyu filtre ederek beslendiğinden, gerek kimyasal gerekse mikrobiyolojik olarak kirlenmiş sulardan avlanan deniz ürünleri risk oluşturur. Bizim sularımızda avcılık yoluyla elde edilen, tezgahlarda sıklıkla bulunan hamsi, istavrit, sardalya gibi balıklar kısa yaşam ömrüne sahip olduklarından bu balıklar da menşei sorgulanarak ve oldukça kontrollü koşullarda kültürü yapılan çipura, levrek, alabalık gibi balıklar da satış yeri hijyenine dikkat edilerek, hamile, emzikli ve çocuklar, hatta bağışıklık tedavisi görenler tarafından rahatlıkla tüketilebilir.'

'Buzla örtülü olarak satışa sunulması kalitesinin korunmasında önemli'
Balığın taze olması gerektiğinin altını çizen Erkan, taze balık etinin sıkı olduğunu, parmakla ete bastırıldığı zaman parmak izinin kalmadığını, tazelik azaldıkça gözün parlaklığını yitirdiğini anlattı.

İÜ Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuray Erkan, kokunun tazeliği belirlemede ayırt edici olduğuna değinirken, 'Deniz mahsullerinin sunumu sırasında buzla örtülü olarak satışa sunulması kalitesinin korunmasında önemlidir. Evde balık hazırlarken porsiyonluk balık tüketimine dikkat edilmelidir. Dikkat etmediğimiz veya gözümüzden kaçırabileceğimiz bazı unsurlar nedeniyle hızla kalite kaybı olabileceği için tüketeceğimiz kadar balık alınması gereklidir.' diye konuştu.

'Kovid-19'la mücadelede hastalıktan korunma esas'
Erkan, Kovid-19 pandemisiyle sağlıklı ve dengeli beslenme, bağışıklığın korunması ve yükseltilmesi konusunda farkındalık oluştuğunu belirterek, şu önerileri sıraladı:

'Kovid-19'la mücadelede hastalıktan korunma esastır. Hazır preparatlarla kulaktan duyma bilgilerle gerek vitamin, mineral takviyeleri gerekse omega-3 takviyelerinin alınması sanıldığının aksine bünyenin direncini artırmamaktadır. Normal dönemde olduğu gibi pandemi döneminde de bağışıklığı koruyucu ve yükseltici bileşenlerin doğal yollarla alınması önemlidir. Pandemi döneminde bağışıklığı güçlendirmek için haftada en az 1-2 porsiyon balık tüketilmesi faydalı olacaktır. Sularımızda avlanan hamsi, istavrit, palamut, lüfer gibi deniz balıklarımız ve oldukça kontrollü koşullarda güvenle kültürü yapılan çipura, levrek ve alabalık gibi balıkları, sağlıklı beslenme için büyük nimettir. Bağışıklık koruma ve yükseltilmesinde özellikle tavsiye edilen bir kültür balığı olan Norveç somonu ile eş değerde olan sularımızın balıklarının tüketimi bu dönemde önem taşımaktadır.'

​​​​​​​Erkan, balığın, süt ürünlerinin balık ve deniz mahsulleriyle tüketiminde sakınca olmadığını dile getirerek, 'Bu ürünler hijyenik koşullarda gıda güvenliği anlayışıyla üretilmiş ve hazırlanmalıdır. Herhangi birinde düşük kalite veya hastalık yapıcı mikroorganizma bulaşması söz konusu ise gıda zehirlenmesi görülebilir. Bunun için yüksek kaliteli taze ürünlerin alımı tercih edilmeli, hijyenik koşullarda hazırlanmalı veya temizliğinden emin olduğunuz lokanta ve restoranlarda tüketilmeli.' dedi.

Editör: Haber Merkezi